KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Bir ülke ayaklandı Ferinaz için ya Gülay…

Kadının Kaleminden
Mart 24 / 2016


 

Rojbin Ekin
 
Kadına yönelik tecavüzlerin ve katliamların meşrulaştırıldığı Türkiye'de acısı içimize oturan bir ölüm haberi daha aldık. Gülay Bursalı, 20 yaşında bir üniversite öğrencisi ve bir oyuncu. Kendisine tecavüz etmek isteyen vahşi bir erkekten kaçıp bir apartmanın 10'uncu katından atladı. Haberi görür görmez aklıma 3 Mayıs 2015 yılında Doğu Kürdistan'ın Mahabat kentinde İran istihbarat üyesi bir erkeğin tecavüz girişiminden kaçıp Tara Otel'in 4'üncü katından atlayan Kürt kızı Ferinaz Xosrevani geldi. Birbirine benzeyen iki ölüm biçimi, daha doğrusu iki katliam biçimi. İkisi de daha çok genç ve belki de hiçbir zaman öyle bir sonu kendileri açısından düşünmek bile istemediler. Öyle bir ölüm biçimine onları zorlayan, tercih eden erkek gericiliği ve vahşeti maalesef akla halaya getirilmeyecek, düşününce bile insanın tüylerini ürperten, uykularını bölen ve hayatı bir kabus haline getiren ölüm biçimleri gösteriyor kadınlara, ya da zorluyor. 
 
Gülay Bursalı ve Ferinaz Hosrevani. Gülay Türk, Ferinaz bir Kürt kızı. Biri Türkiye'de biri de Doğu Kürdistan'ın Mahabat kentinde yaşanan birbirine benzer iki ölüm biçimi. Ferinaz bir otelin 4'üncü katından, Gülay bir apartmanın 10'uncu katından atlayarak intihar etti. İkisini de intihara götüren nedenler bir; tecavüz girişimi. Ferinaz İran rejiminin istihbarat üyesi bir erkek tarafından, Gülay bir Türk erkeği tarafından cinsel istismar girişimine maruz kaldı. Ferinaz için binlerce Kürt ayaklandı, Ferinaz'ın kendisini attığı ve tecavüz girişimine maruz kaldığı oteli yaktı. Sosyal medya üzerinden Ferinaz için adalet çağrıları yapıldı. Kürtler dört parça Kürdistan'da eyleme geçti, Kürt kadınları Ferinaz'a sahip çıktı ve tecavüzcünün yargılanmasını istedi. Bir ülke ayaklandı Ferinaz için. Gülay için de bir ülke ayaklanmalıydı dedim kendi kendime. Ama Gülay'ın intihar haberinin veriliş şekli, ya da Türkiye'de artık normalleşen kadın, çocuk ve bir bütün insan katliamlarının veriliş şekli, ölümlere, katliamlara meşruluk kazandırıyor.   
 
Türk medyası Gülay'a, Gülay'ın ailesine ve tüm kadınlara Gülay'ın haberini veriş tarzıyla özür borçludur. Gülay'ın intihar haberinde kullanılan dil, haberi yansıtış biçimi ve dikkat çektiği ayrıntılar Gülay'a tecavüz girişiminde bulunanları değil de, Gülay'ı suçlayacak tarzda. Tecavüzcüyü değil, Gülay'ı teşhir eden bir haber tarzı. Yok günlük kiralanan bir apartman dairesine gitmiş, yok yanında sevgilisi varmış vs. vs. Gülay'ı asıl öldüren gerçek bu. Bu da bir tecavüz girişimi. Eril dilli medyanın kadın ölümlerini, katliamlarını, intiharlarını meşrulaştıran haberlerden sadece biri. Toplumun tepkilerini tecavüzcüye değil, Gülay'ın neden bir kiralık apartman dairesine sevgilisiyle gittiğine çekiyor. Basın ahlakını bir iktidara satmış ve teslim olmuş bir basından çok şey beklememek gerekir. Sonuçta onu denetleyen iktidar ne söylüyorsa, ne düşünüyorsa ve ne yap diyorsa onu yapmak zorunda. Bağımsızlığını yitirmiş, ahlakını ve vicdanını kaybetmiş bir medya gerçeğinden başka bir şey beklememek gerekiyor. 
 
Kaldı ki o basına her gün ayar veren iktidar, Karaman'da Ensar Vakfı bünyesinde gerçekleşen çocuk istismarlarını bile meşrulaştıran bir iktidar. Kendisine kadınım diyen, aile ve sosyal politikalar bakanı olan Sema Ramazanoğlu, skandal bir açıklamada bulunarak, çocukları değil de çocuklara tecavüz ederek hadım merkezi rolü oynayan Enser Vakfı'nı tutmuş, "Bu, bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz," sözlerini kullanmıştı. Biz bu sözleri sarf edenleri, tecavüzcüleri savunanları hatırladıkça onlardan utanç duyacağız, iğreneceğiz, öfke duyacağız elbette. Ama biz Sema Ramazanoğlu'nu bakan yapan iktidarın 'teslim ol' çağrılarına direnişle cevap verenleri, katledildikten sonra bedenleri teşhir edilen devrimci ve onurlu kadınları hatırladıkça onur duyacağız. 
 
Gerici bir erkek aklının, zihniyetinin yönettiği Türkiye gerçeğinde ölüm biçimden biçime giriyor. Ölümün her gün daha acı ve korkunç bir biçim alıyor. Diri diri yakılanlar, parçalanarak öldürülenler… Ölümlere, katliamlara, tecavüzlere karşı tepkisizleştirilen bir toplum olamaz. Türk toplumu Kürt halkının onurlu direnişini, mücadelesini örnek almalı. Mabahat'ta onursuzlaşmış, gerici bir tecavüzcüden kaçarken Tara Otel'in 4'üncü katından düşen Kürt kızı Ferinaz için Kürt halkı nasıl ayaklanmış ve oteli ateşe verip tecavüzcüyü kendisi cezalandırmak istemişse, Türkiye toplumu da Gülay'a, sokak ortasında tecavüze uğrayan kızlarına sahip çıkmalı. Ensar Vakfı'nda cinsel istismara uğrayan çocuklarına, katledildikten sonra bedenleri sokak ortasında teşhir edilen onurlu Kürt devrimci kadınlarına sahip çıkmalı. 
 
Türkiye toplumu artık başına gelen bu felakete dur diyebilmeli. İktidar paranoyası olmuş zalim bir erkeğin hükümranlığına son vermeli.  
 
(mg)