KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Gömülemeyen ölülerimiz

Kadının Kaleminden
Şubat 27 / 2016


 

 
Nuray Özdoğan
 
Latincede "humanitas" (insan) kelimesi "humando" (gömmek) kökünden gelir; "Human" toprak "üzerinde yaşayan" insanın "göklerde yaşayan" tanrılardan (divina) farkınıortaya koyuyor. Gömülebilen toprağa karışabilen varlıktır insan. 
 
Tabiatın diğer varlıklarından en temel farklarımızdan biri bu belki de; ölülerimizi gömebilmek. İnsan topluluklarının yaşama ve ölüme yükledikleri anlamlar kimi zaman eşdeğerdir. Ölünüzü bulamamak, ölünüzü kaldıramamak bir insana hayat boyu sürecek işkenceye maruz bırakmaktır.
 
Yaşam hakkı kadar kutsal bir hak gömülme hakkı. Mezarı olan ölü o tarihi de geleceğe taşır aynı zamanda.
 
Mezarsızlaştırma, kimsesizleştirme; tarihi, kimliği yok etme, belleksizleştirme çabasının da yansımasıdır. Gömülme hakkını tanımayanlar ölünün katilleri olmuştur tarih boyunca. 
Ölüyü ailesine verdiğinizde, gömülmesine izin verdiğinizde ortaya çıkacak gerçekler asıl katilleri için korkutucu olabilir.
 
Mezarsızlaştırma: kimsesizleştirme, tarihi, kimliği yok etme, belleksizleştirme çabasının da yansımasıdır. Yıllardır çocuklarını arayan Cumartesi Anneleridir fail meçhulleri (bellilerin) tarihin belleğinde yaşatan. 
 
Bugün de devlet yetkililerinin "operasyon başarı ile sonuçlandı" açıklamalarına rağmen Cizre'de sokağa çıkma yasakları hala sürmektedir. Yasak süresince birçok insan evlerinde sığındıkları bodrum katlarda katliamla yüz yüze kalmışlardır. Görüntüler evlerin, binaların moloz yığını haline geldiğini göstermektedir. 
 
Bu molozların altında hala ölü mü yaralı mı olduğu bilinmeyen insanlar olduğu anlaşılmaktadır. Yetkililer bağımsız gözlemci taleplerine, avukatların keşif taleplerine rağmen alelacele bir şekilde moloz yığınlarını insan parçaları ile birlikte Dicle nehrine dökmektedir. Dicle nehri yüzyıllardır bu ağır tanıklığa devam etmektedir.
 
Gömme ve gömülme hakkı yasalarda yer almasına gerek olmayacak kadar doğal, insanın var olması ile birlikte var olan tartışılmaz bir haktır. Havayı soluma, nefes alma nasıl ki bir kanuna yasaya bağlanma gereği olmayan en doğal, insanın varlığına bağlanmış kendinden bir hakise gömülme hakkı da savaş halinde dahi talep edilebilen, uyulması zorunlu en doğal haklardan birisidir. Bunun ihlal edildiği durumda tüm insanlığa karşı suç işlenmiş olacağı açıktır. Gömülme hakkını tanımamak bu hakkın kullanımına engel olmak insanın varoluşuna bir saldırı olup insanlığa karşı işlenmiş suç niteliğindedir. 
 
Öldürülenler kimlik tespitleri yapılmadan ailelerinden kaçırılarak hızlıca gömülmektedir. Kimyasal kullanıldığı iddiaları ile birlikte, yanmış parçalanmış, tanınmayacak hale getirilmiş olan cenazelerin, DNA sonuçları beklenmeden, aileleri, yakınları tespit edilmeden kimsesiz gömülmesi, yaslarının tutulamaması, yakınlarının sevdiklerinin kayıp yakını olarak ömür boyu sürecek bir işkence sürecine tabi olmaları anlamına gelmektedir. Üstelik bunu yapabilmek adına "Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği ile Mezarlık Yerlerinin İnşası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliklerde" üç gün arayla yapılan değişiklikle cenazelerin 24 saat için de teslim alınması, alınmaması halinde valilikçe defnedileceğine dair hukuka aykırı hüküm konulmuş olması bu şekilde düzenlemeler yapılması, cenazeler üzerinde ölümlerini aydınlatacak bir inceleme yapılmasının engellenmesi güvenlik güçlerine dair iddiaların ne kadar ciddi olduğuna da kanıttır ne yazık ki.
 
"Temizlik operasyonu" adı altında devam eden operasyonlar, kimi ceset parçalarının moloz yığınları ile birlikte nehre dökülmesinden anlaşılmaktadır ki birçok kayıp vakası da gündeme gelecektir.
 
TİHV avukatı Senem Doğanoğlu'nun da basına verdiği demeçte yer aldığı üzere, Türkiye devleti, altında imzası bulunan Jordan Prensipleri ile Minnesota Otopsi Protokolü doğrultusunda Cizre'de gerçekleşen katliam ve Kürdistan'da son aylarda yaşanan her katliama dair bağımsız bir heyet oluşturmak zorundadır. 
 
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yayınlanan 18.12.2011 insan hakları ihlalleri ile işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturmalar konulu 8 No'lu genelge, ölü muayene ve otopsi işlemleri konulu 9 nolu genelge de Minnesota otopsi protokolüne uyulması gerektiği belirtilmektedir. Genelgeye tüm yargı mensupları uymakla yükümlüdür. Sokağa çıkma yasağı uygulamasına maruz kalan ilçelerin cumhuriyet savcılıkları yasalarla kendilerine zorunlu tutulan görevlerini yapmaktan imtina etmektedirler. Durumun yargısal değil idari boyut taşıdığını beyanla aslında sürecin yargı dışı hukuk dışı işlediğini itiraz etmektedirler. Minnesota Otopsi Protokolü; devletin suça karıştığı şüphesinin bulunduğu hallerde, özel bir soruşturma komisyonu kurulmadıkça, objektif ve tarafsız bir soruşturmanın yürütülmesi mümkün olmayabilir der. Bu nedenle etkin soruşturmanın koşullarının yaratılmak zorunda olduğuna dair hükümler emredici hükümlerdir. 
 
Uluslararası hukukun kurucularından Hollandalı hukukçu Hugo Grotious (1583-1645), Savaş ve Barış Hukuku eserinde "Gömülme hakkı" başlıklı kısımda, "Ölülerin gömülme hakkının uluslararası hukuktan kaynaklandığı" ifade eder.  Ölü bedenin yakınlarına verilmemesi, teşhis olanaklarının ve ölüm mekanizmasının açıklanmasına dair ispat araçlarının ortadan kaldırılması delileri karatma yok etme bağlamında Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmektedir. Adeta barışmak istememenin, kindarlığın ölü bedenler üzerinden devamına şahitlik ettiğimiz günlerdeyiz.
 
Yas ve mezardan mahrum bırakma "insanlıktan çıkarma" amaçlı olup devletin egemenlik pratiğidir. İktidar sahipleri ölümün şekil, anlam ve değerinin ne olacağına hükmetmekte, kayıp mezar ve cenazelerin tarih ve toprak ile bağını kurmamıza engel olmaya çalışmaktadır. 
 
Cenazesi 7 gün sokakta bekletilen almaya çalışanların keskin nişancıların hedefi haline geldiği Taybet İnan cinayetinde oğlu şöyle diyordu: "Annem tam tamına yedi gün sokakta kaldı. Hiçbirimiz uyuyamadık köpekler gelir, kuşlar konar diye. O orada yattı, biz 150 metre ilerisinde öldük. Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize yedi günde bunu yaptı. Tam yedi gün annemizin cenazesi sokak ortasında kaldı. İnsan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor."