KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Dört ay sonra yeniden Sur'da

Kadının Kaleminden
Şubat 12 / 2016


 

 
Elif Akgül/JINHA
 
AMED - En son 15 Ekim'de Diyarbakır'da Sur'daydım. 1 Kasım seçimlerinden hemen önceydi. Yine sokağa çıkma yasaklarının, yine ölümlerin ertesiydi. Dört ayın ardından yeniden, bu sefer Haber Nöbeti için Diyarbakır'a,Sur'a geldim. JINHA muhabiri olarak gezdiğim sokaklar, 15 Ekim'dekinden çok farklı. O sokaklara artık giremiyoruz bile.
 
Çarşamba günü sabah saatlerinde, Tesisler'deki JINHA ofisinde başlayan dayanışma nöbetine, Medine ve Esra ile birlikte, Diyarbakır sokaklarında Sur'daki sokağa çıkma yasaklarıyla ihlal edilen sağlık hakkı için nöbetteki sağlıkçıları, öldürülen çocuklarının cenazelerini almak için nöbette olan aileleri ve ablukanın kaldırılması için direniş orucundaki Müslümanların nöbetini ziyaretle başlıyoruz.
 
Benimse en çok merak ettiğim Sur. Sokağa çıkma yasaklarının hala mahalle mahalle devam ettiği Sur'da, ilçeyi son gördüğüm dört ay öncesine kıyasla nelerin değiştiğini görmek istiyorum.
Önceki geldiğimde, ilk gözden "EsedullahTim"lerinin imzasını attığı Hasırlı mahallesine gitmiştim. Şimdiyse o mahalleye girmek imkansız olduğunu öğreniyorum. 
Bunun üzerine üç gazeteci kadın, kadınlarla konuşmak için Sur'un dar sokaklarına dalıyoruz.
 
Surlu kadınlar kameradan uzak duruyor. Ama söz konusu sohbet olduğunda dertlerini dile dökmek istiyorlar. Günler süren sokağa çıkma yasakları, evlerini terk etmek zorunda kalan akrabaları, komşuları ve hiç durmadan süren çatışma sesleri kadınlara tekrardan "artık yeter" dedirtmiş.
 
"Eskisi gibi olsun, barış olsun" diyen kadınlar en çok da "terörist" lafına sinirleniyor.
 
Lalebey Mahallesinde tanıştığımız, Aralık ayında Sur'da öldürülen 16 yaşındaki Ramazan Öğüt'ün halası "14 yaşındaki ayağı terlikli çocuk mu terörist, hamile kadın mı, 70 yaşındaki adam mı terörist" diye soruyor.
 
Surlu kadınlar, "güvenlik" güçlerinin "ya gidin yoksa evinizi tararız" tehdidi nedeniyle evlerinden çıkmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Ama biri, ne olursa olsun terk etmemiş evini. "Başka gidecek yerim yok ki" deyip evinde yaşamaya devam etmiş. Kapısının önündeki çatışmaları duymuş ama bugün kendinden önce Cizre'ye ağlıyor.
 
Sokaklarda en çok kedilere kalmış. Onlarca kedinin arasında bir pitbull korkan gözlerle dolanıyor. Bir de çocuklar. Buldukları her alanda oyun oynuyorlar.
 
Yetişkinler ise endişeli. Açık açık konuşmayı istemiyorlar. Onlara en güvenli gelen "Biz barış istiyoruz" demek.
 
Duvarlar üst üste yazılamalarla dolu. Kimi Kobane'ye ama bir duvar hariç. Yemyeşil elbisesiyle Şahmeran bir duvarı süslüyor. 
 
(fk)