Sabriye Duman
 
Kuzey Kürdistan'da yaşananlar bir dönüm noktasıdır. Bu kadar yıl süren savaş, direnişin nedeni, sömürgeci, soykırımcı ve işgalci devlet yapılanmasının yürüttüğü Kürt politikasıdır. Türk devletinin sömürgeci-soykırımcı politikalarına karşı, halkın geliştirmiş olduğu özyönetimler radikal demokrasi örneğidir. Gerçek demokrasiler, halkın kendisini yönettiği doğrudan demokrasilerdir. Halk, demokrasi iradesiyle, demokratik yerel özyönetim sistemi gerçek bir demokrasi örneği oluyor. Liberal değil, radikal bir demokrasi örneği oluyor. Temsili, birilerinin aracılığıyla değil, direkt kendisinin günlük politika belirleyerek kendisini yöneteceği bir demokrasi örneği oluyor. 
 
AKP, Kürt halkını kendi basit iktidar hesaplarına kurban etmek istiyor. Bunun için savaşta, çatışmada ısrar ediyor. Ama Türkiye halkları bu savaş siyaseti karşısında yılmayacaklar. Kürt halkı 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana bu kadar katliamlara rağmen direniyor, Sur'da, Cizîr'de, Silopi'de, Gever'de olduğu gibi bu halk direnecektir. Cizîr halkı direndiği için bodrum katlarında infazlar oluyor, bedenler yakılıyor, ölmüş bedenlere işkence ediliyor. Şiddet çözüm değildir. Kürt halkı, demokrasiden yana olan herkeste bunu söylüyor. AKP'nin gücüne ve olanaklarına dayanarak şiddete acımasızca başvurmaktan başka, Kürtlere söyleyecek sözü, yutturacak yalanı kalmadı. Polis-asker terörü can alıyor, ortalığı kana buluyor. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeksizin Kürtlerin bedenine mermiler yağdırılıyor, bedenleri ateşe veriliyor, cenazelere işkence ediliyor, cenazelerin defnedilmesine izin verilmiyor. Cansız bedenler günlerce sokak ortasında bekletiliyor. Kürdistan'ın birçok yerinde sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Sokağa çıkanlar katlediliyor. Barışı, demokrasiyi haykıran akademisyenler gözaltına alınıyor, görevden uzaklaştırılıyor, tehdit ediliyor. Siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. 
 
Şimdi sayıları beş yüze ulaşan ve devam eden insan katliamları neden oluyor? Çocuklar neden katlediliyor? Katledilen insanların cenazeleri neden günlerce sokak ortasında bekletiliyor? Neden 40 yeni karakol inşa ediliyor? Neden aralıksız askeri sevkiyatlar yapılıyor, halk yerinden göçertiliyor? Demokrasiden, barıştan, özgürlükten yana olanlar neden tehdit ediliyor, gözaltına alınıyor, görevden uzaklaştırılıyor? Evlatlarının cenazelerini, yaralıları almak için olay yerine giden annelere neden izin verilmiyor, onlara ateş açılıyor?  Her türlü yöntemle yok etmeye çalışılan Kürt halkı her saldırıya karşı direniyor. Her çapta direniş sergiliyor. Kürtler mücadeleyle yarattıkları siyasal ve toplumsal kazanımlarıyla devlete cevap veriyor, yok olmayacaklarını başını eğmeyeceklerini her defasında gösteriyor. 
 
Devlet ve hükümet öldürme dahil hiçbir çekince duymadan özgürlükten yana kesimlere yöneliyor. Devlet terörünün dozajı arttıkça halkların mücadelesi gün geçtikçe güçlenerek devam ediyor. Onurlu bir barış ve özgür yaşam için geleceği belirleyecek olanlar Cizre'de, Sur'da direnen, mücadele eden halkların olacaktır. Demokratik Modernite çizgisinde bölgeyi demokratikleştirme mücadelesi tüm Kürt halkını ve Ortadoğu halklarını özgürleştirme mücadelesidir. Herkesin özlemi olan demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan her zamankinden daha fazla yakınlaşmış ve halklar bunu gerçekleştirme imkanına sahip olmuşlardır. Bu devrimin heyecanı, coşkusu ve azmiyle tarihsel rolü oynama ve kazanma imkanı artmıştır. Bu temelde zafer, direnenlerin olacaktır.