KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

'Hanım Ana Memo'suna biz de onun feryadına geç kaldık'

Kadının Kaleminden
Şubat 09 / 2016


 

 
Rojbin Ekin/JİNHA
 
SILEMANÎ - Cizre'de 59 gündür süren abluka ve direnişte katledilenlerin sayısını unuttuk. Hanım Yavuzel'in İpekyolu'ndaki feryadına yetişebilseydik, bodrum katlarında kalan yaralılar infaz edilmez, cayır cayır yakılmazdı ve biz de bugün insan olduğumuzdan utanmıyor olacaktık. 
 
İpek yolunda önünü kestiler Hanım ananın. Önünü kesen askerlere, panzerlere ve bunca zaman Cizre'ye sessiz kalanlara isyan ederken ki görüntüsünü hiçbirimiz unutamayacağız. Her iki eli havada zafer işareti yapan, yüreğine ekilen evlat acısından sarsılmış halini, halkının Cizre'de yaşanan ölümlere kayıtsızlığına, sessizliğine serzenişini unutmayacağız. Bir de bir bodrum katında yaralı halde ölüme terk edilen Memo'sunu. 
 
Memo'sunun yaralı olduğunu duyar duymaz Suruç'tan koşarak geldi, Botan yürüyüşçülerinin arasına katıldı. Belki yetişir, kurtarırım Memomu umuduyla İpek yoluna kadar yürüdü. Çocuklarının bodrum katında yaralı olduğunu duyan tüm annelerle birlikte herkesten daha koşar adımlarla yürüdü. En önde onları gördük biz. Hepsi yan yana birbirlerinin acılarına omuz dayamış gibi duruyorlardı. İnsanlığını kaybetmiş ve bodrum katlarında unutmuşlara öfkeli halleriyle, ağıtlarıyla hatırlayacağız onu, onları hep.   
 
"Annem kurban olayım… o kurşun benim yüreğime değseydi. Memmo Memmo. Hepsi Memmo." 
 
Bu çığlıklar, bu feryat Cizre'nin Cudi mahallesinde Bostancı Sokak'ta top mermisinin isabet ettiği ve evde yaralanan 10 kişiden biri olan DBP PM üyesi Mehmet Yavuzel'in annesi Hanım Yavuzel'in. Türk devletinin "terörist" deyip de katlettiği Kürt analarının biricik evlatlarından sadece bir tanesinin annesinin feryadı bu. 
 
Göğsünden taşan acıyı akıttı oturduğu asfalta. Yüreği zift gibi olmuşlara seslendi, merhamet dilemedi hiç kimseden. Çünkü karşısında barikat kuranların, insanlığını kaybettiğini biliyordu. Oğlunun yarasını sarmak için yola çıkarken, önüne çıkanlara insanlık dersi verdi. Acıdan sarsıldığı o anda bile önüne geçen askerin annesini düşündü. Onun da vurulabileceği ihtimalini ve ölüm haberiyle annesinin de kendisi gibi acı çekeceğini söyledi. 
 
Tanklarla, toplarla 59 gündür bombalanan, özel harekatçıların, bordo berelilerin, sat komandolarının işgal ettiği ve katliam üstüne katliam gerçekleştirdiği 10 bin askerin yerleştiği Kürt kenti olan Şırnak'ın Cizre ilçesi. Herkes için sözün bittiği yer diyoruz şimdi oraya. Türk devletinin katliamlarına terk edildi Cizre. Biz sustukça katliamcılar cesaret aldı. Hanım ana bir de ne yapmamız gerektiğini hatırlattı bize oturup kaldığı ne ilerleyip ne de geri dönebildiği asfalt yolun üzerinden, "Ey Kürtler siz neredesiniz, kendine Kürdüm diyenler nerede? Neden bu feryadı duymuyorsunuz? Çocuğum yerde yaralı yatıyor. Merhameti olanlar nerede? Artık ayaklanma zamanı gelmedi mi" diyordu.  
 
Hanım ana Memo'suna biz de Hanım ananın feryadına ses olmaya geç kaldık. Binlere ulaşıp İpek Yolundan Cizre'ye doğru Hanım ananın koluna girip onunla yürüyebilseydik o zaman, belki de yetişirdik, yarardık o barikatları. Hanım anayla birlikte ellerine beyaz bayraklar alarak çocuklarına ulaşmaya çalışan analara katılmış ve onların acılarını omuzlamış olsaydık bodrum katlarında kalan yaralılar infaz edilmez, cayır cayır yakılmazdı ve biz de bugün insan olduğumuzdan utanmıyor olacaktık. 
 
Artık katledilenlerin sayısını tutamadığımız bu kent hala ordunun ve AKP faşizminin ablukası altında. Kent tank ve toplarla yıkılıyor, canlılık belirtisi içinde olan her şey vuruluyor. Zulmün kaleler inşa ettiği bir ülkede direniş haktır ve meşrudur. Cizre bunu yaptı, zulmün karşısında direnmeyi seçti. Şimdi kendisine insanım diyen herkesin zulme karşı direniş meşrudur diyerek Cizre'ye akması gerekir. Devletin Cizre'de gerçekleştirdiği katliamları aydınlatmak, ifşa etmek ve bu katliamların hesabını sormak insani bir görev ve vicdani bir sorumluluktur. 
 
Akıbeti belli olmayan Cizre Halk Meclis Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un "diz çökmedik, çökmeyeceğiz" sözünü ve vasiyetini, Hanım ananın Memo'sunu, sokak ortasında infaz edilen gençleri, kadınları, çocukları ve kundakta vurulan Miray bebeği unutmamalıyız…
 
(fk)