KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Viyan Soran halaya durur gibi atılmıştı yaşam kavgasına...

Kadının Kaleminden
Şubat 01 / 2016



Rêheval Sozda/JINHA
 
HABER MERKEZİ - Viyan, halaya durur gibi atılmıştı yaşam kavgasına... Özgürlük mücadelesinde, bilinçle donanmakta ve insan sevgisiyle dolu dolu yaşamaktaydı. Parçalanan ülke ve halk gerçekliğini yüreğine beynine sığdıramayan Viyan, onlarca yıl açılan mesafeyi kapatmak, halkı bir bütünlük içinde görmek için tüm gücüyle çalışır, didinirdi. Umutluydu ve başaracağımıza inanmaktaydı...
 
 
Özgürlük mücadelesinde büyük yürüyüşün sahibi olan YJA Star Komutanı Leyla Wali Hüseyin (Viyan Karox-Soran) ile ilk kez bir kongre ortamında karşılaştık. Yaşama katılımı dikkatimi çekmişti. Karşılıklı mangalarda kalıyorduk. Yaşam karşısında sürekli kendisini sorumlu görmesi bende bir hayranlık uyandırmıştı. Sıcak sempatik bir arkadaştı ilk bakışta, sohbetleriyle arkadaş ortamını rahatlıkla oluşturabiliyordu. Daha sonraki konuşmalarımızda kendisini tanıdım. Küçük yaşta mücadele saflarına katılmıştı. Sorumluluk duygusunun o kadar derin olmasının nedenini çok dinamik ve güçlü bir potansiyeli oluşundandı. Birde iddiası büyüktü inkarcı ve kendisi olmayan, güvensiz ve iradesiz duruşlara, bu tür anlayış ve yaklaşımlara karşı özgüven ve irade sahibi olmayı söylerdi. Arkadaşlarının gönlünde yer edinmek için müthiş bir çaba harcarken, aynı zamanda bölgeciliği aşan bir kişiliğe sahipti. Viyan yoldaş sıcak sohbetleriyle insanlar arasına hiçbir fark koymadan, ilişki tarzındaki mütevaziliği ve sempatik güler yüzlülüğü ile bir çekim merkeziydi. Yaşam renginde kendisini tek bir şeye kilitlemiyordu. Yaşamın bütün alanlarına, yani askerliğe, siyasete, sosyaliteye göre bir öz katılımı vardı. Onun cesareti, kendine güvenen serbest, özgür bir duruşu vardı. Yaşama tutku derecesinde bağlılığı, coşkusu, etrafına sürekli umut veriyordu. 
 
Viyan yoldaş, halaya durur gibi atılmıştı yaşam kavgasına... Özgürlük mücadelesinde, bilinçle donanmakta ve insan sevgisiyle dolu dolu yaşamaktaydı. Parçalanan ülke ve halk gerçekliğini yüreğine beynine sığdıramayan Viyan yoldaş, onlarca yıl açılan mesafeyi kapatmak, halkı bir bütünlük içinde görmek için tüm gücüyle çalışır, didinirdi. Umutluydu ve başaracağımıza inanmaktaydı. Çünkü o’nun inandığı, Başkan Apo’ydu. Onun ideolojisi ve felsefesinin başta Kürt halkı olmak üzere, bölge halklarının kardeşliğini yaratacağına inanırdı. Güney Kürdistan’daki sessizliği bozmak istemekte ve toplumsal devrimin bir kadın devrimiyle gelişeceğine olan inançla hep o çağrısını yenilemekteydi. Eylemi, Kürt halkı arasında birlikteliği yaratma ve yaşanan duyarsızlığı, sessizliği bozmaya yönelik bir çağrıyı da içermekteydi. Ulusal birliğin önemini vurgularken, Güney Kürdistan’da yaşanan trajediyi hep anlatır, ulusal ve siyasal birliği engelleyen zihniyeti sorgular, kişilikte dönüşümün zorunluluğu üzerinde yoğunlaşıp paylaşırdı. Güney Kürdistan toplumsal yapısından kaynaklı kendine güvensizliğin kaynağını irdeler ve bunu tartışır, aşmanın yol yöntemlerini ortaya koyardı. 
 
Yaklaşık on yılı kapsayan mücadele yaşamına çok şey sığdıran ve yoğun yaşayan Viyan yoldaş, sevgi ve sorumluluk duygusuyla dopdoluydu. Bir çocuk saflığındaki yüreği hep çevresine güven-sevgi aşılardı. Hep güzellikleri paylaşan ve pozitif düşünen bir duruştu. Öncülük vasıflarını taşıyan ve bunu üstlendiği görevler kapsamında yerine getirmesini bilendi. Genç, bir o kadar da olgun olan Viyan yoldaş, özgürlük mücadelesi içinde önemli görevlerde üstlendi. En büyük özlemi Önderlikle buluşmak, ona yakın olmaktı. Ki, bunu mücadele yaşamı içerisinde yoldaşlarıyla paylaşarak, görev- sorumluluk anlayışıyla yaşayarak karşıladı. Yine Önder Apo'nun “Güney devrimi kadın devrimidir” belirlemesi üzerinde yoğunlaşıp kadının ideolojik kimliğinde derinleşerek, Güney toplumsal devriminin gerçekleşmesi için çalıştı. Kadınla kaybedilen tarihin yazılması için, Önderliğin kadın kurtuluş ideolojisi ekseninde, Güney’de kadın bakış açısıyla kadın eksenli bir örgütlenmenin gelişmesi için çalıştı. Mücadele yaşamı içinde zamanla yarışır tarzda öğrenmek ve öğretmek, öğrendiğini pratikleştirerek sonuç almak istedi. Güneydeki kazanımlara anlam biçerken, bunun kalıcılaşması için demokratik bir tarzda toplumsal sorunlara cevap olunması ve bu temelde örgütlenmenin gelişmesi gereğini vurgulamakta ve bu inançla çalışmaktaydı.
 
Özgürlük hareketimizin en zorlu süreçlerinde kararlı ve iradeli duruşuyla en sade, en mütevazi, en özgürlükçü bir militan olmasını bildi. Gençti, heyecan doluydu, yaşama bir coşku seli gibi akardı. Duruşunda Mezopotamyalı bir tanrıçanın duygu yüklü zekâsını, özgürlükçü doğalitesini, bilgeliğini, yaşama saygısını ve anlam yüklü dünyasını taşırdı. Böyle bir eylemi yaşamsallaştırmanın gücünü, bu kahramanca direnişlerin mirasından aldığının bilinciyle hedefinin üzerine yürüdü. Elde edilen tüm kazanımlara ve başarılara rağmen, Kürt halkı ve bölge halklarının kapitalizmin tuzağından kurtulamadığını, yeni Halepçeler korkusunun aşılamadığını ve Önderliğimizin durumuna ilişkin pozitif bir yaklaşım sergilenmediğinin bilinciyle, mücadelesini bunları aşma ve Önderliğe doğru yürüyüşü yükseltmenin gerekçesi haline getirdi. Dolayısıyla böyle bir eylem, Türkiye devleti için de bir uyarı oldu ve devlet sadece kuzey değil, diğer parçalardaki özgürlükçü gençleri de karşısında buldu. Kuzeydeki anaların yüreğindeki ışığı, Güneydeki anaların ve babaların yüreğine göndererek vicdanlarını uyandırmak istedi. Sokaklardaki sloganları ve Kürdistan’ın tüm parçalarındaki direnişi, Güneydeki ilkel milliyetçi ve gerici partizan yaklaşımlara karşı sürekli bir mücadele yürüttü. 
 
Viyan arkadaş genç yaşta büyük sorumluluklar yüklendi, ama kendini adayarak yüklendi. Hiçbir zaman, yüzeysel, geçiştirmeci, hesapçı vb. yaklaşımlar içerisine girmedi. Kendini yürekten adadı, her zaman için beynini çalışmasına ve amacına kilitledi. Belki de bu nedenle hep bir ışıltı vardı gözlerinde, çevresine yaydığı bir parıltı. Güzelliği; zekasında, sadeliğinde, mütevaziliğinde, mücadeleciliğinde, arayışçılığında, Önderliğe, örgüte, halka ve kadına bağlılığında, yürek büyüklüğündeydi. Bu nedenle insan sıcaklığına, yoldaşlığına-dostluğuna, gülüşüne doyum olmazdı. İnsan sevgisi öyle derin ve etkileyiciydi ki, karşıdakinin yürek toprağına bir tohum gibi derinden gömülür ve yeşerirdi. Eylemi de böyle oldu. Hepimizin, gerillanın, halkın, tanıyan-tanımayan herkesin yüreğinde O’nun gibi bir yoldaşı kaybetmenin acısını yaşattı, ama aynı zamanda böyle soylu bir kadın direnişçiliğine saygıyı, sevgiyi, düşmana karşı inadı, direniş azmini çok daha güçlendirdi, biledi. Kürt halkının, özelde de Büyük Güney halkının bu yiğit ve soylu evladı, tarihe ve yüreklerimize ateşten harflerle özgürlük aşkını, Önderlik aşkını, mücadele aşkını silinmezcesine yazdı. Cesaretin tanrıçalaştığı kişiliğinde Viyan arkadaş, yaratılmak istenen karanlığa bir ateş, yok edilmek istenen özgür Kürt, özgür insan kimliğine büyük bir yaşam gücü oldu. 
 
Viyan arkadaş her zaman genel çalışmalarda yer alıyor olmasına rağmen, mücadelesi sürekli kadın kurtuluş ideolojisi temelinde olmaktaydı. Kendi kurtuluşunu da bunda görmekteydi. Genel çalışmalara aktif katıldığı gibi, aynı zamanda kadın kurtuluş mücadelesinde de aktif yer almaktaydı. Sürekli egemen sisteme karşı bir mücadele içerisindeydi. Bu anlamda eylemi de, egemen sistem gerçekliğine olduğu kadar, geleneksel aşiret mantığına ve kadına reva görülen haksızlık ve baskılara da bir darbedir. Güney gerçekliğinde kadını özünden boşaltıp, metalaştıran, şekilde-biçimde özgür; özdeyse, özgürlükle hiçbir bağı olmayan bir gerçeklik söz konusudur ve bununla bağlantılı olarak, Viyan yoldaşın eylemi sınıflı toplumun dondurduğu beyinlere bir darbedir. Aynı zamanda Güney Kürdistan’da yaşanılan sessizliğe bir darbe olup, baskı altında tutulup umutsuzlaştırılan kadına da umut olmuştur. Ortadoğu’da kadın çektiği acıları, Ortadoğu gerçekliğinden kopuk ele almamakta, “Ortadoğu’da kadının da özgürlük arayışı var”, demekteydi. Keşfedilmemiş bu özgürlük arayışı, ancak Önderliğin kadınlara yönelik perspektifi yaşamsallaşırsa karşılık bulur şeklinde yaklaşıyordu. 
 
Viyan yoldaşın Önderliğe bağlılığı ve özlemi, yazdığı her kelimede anlam bulurken, bir Şubat’ı daha Önderliksiz yaşamanın zor olduğu duygusu kadar, “Önderliksiz-PKK’siz” çözüm konseptinin Kürt halkı için taşıdığı tehlikeleri görerek, eylemine anlam biçti. Ve eylemiyle bu tehlikeye dur demenin çıkışını gerçekleştirdi. On yıl önce sanki bugün yaşanan katliamları görebildi. Çünkü derin bir öngörüye sahipti. Yoldaş Başkan Apo’nun şahsında Kürt halkına yönelik izlenen politikaları ve konseptleri değerlendirerek, başta kadrolara ve kadın yoldaşlarına olmak üzere, halka çağrı yaparak sorumlu bir devrimcinin duyarlılığıyla hareket etti. Tabii gelinen aşamada çağrısının ve yazdıklarının içeriğini insan daha iyi anlayabiliyor. Bugün Kürdistan coğrafyasında ve Ortadoğu’da yaşanan vahşeti o zaman sezinleyip Kürtler üzerindeki imhayı öngören Viyan yoldaş eylemiyle bugün yaşadığımız tehlikelere dikkat çekerek eyleminde uyarıcı oldu. Bugün bunu daha iyi anlıyoruz. Bu açıdan Kürt halkı her zamankinden daha fazla günümüz koşullarında bu tehlikeleri görerek, ulusal ve siyasal birliğini yaratarak Viyan yoldaşın vasiyetini yerine getirmelidir.