KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Özyönetimler ve faşizm

Kadının Kaleminden
Kasım 24 / 2015


 
Dilzar Dîlok
 
Rojava Kürdistanı’nda süren özgürlük savaşını engelleyemeyen ve kendi lehine bozamayan Türk faşist zihniyeti savaşı Bakurê Kürdistan’a taşıyarak orada bir yenilgi üretmeye çalışmaktadır. Kürdistan kentlerinde halkımıza karşı savaşan, halkımıza onursuzluğu, teslimiyeti dayatan, işkence yapan, katledenler kimlerdir? Osmanlı ocakları adıyla reis denen bir heyula etrafında bir ekol yaratmaya çalışırken Silvan, Cizre, Nusaybin başta olmak üzere Kürdistan kentlerinde yürütülen faşist işgal saldırılarında her gün yeni boyutlar ortaya çıkıyor. Kürdistan toplumunun karşısında her tür savaş tekniğiyle ve tüm insanlık dışı vahşet donanımıyla, insanlığından boşaltılmış yüreğiyle ve toplumsallığını yitirmiş beyniyle savaşanlar, koşullanmış robotlardan oluşan bir güruhtur.
 
Gerilla karşısında yenilgilerden yenilgi yaratması bir yana, Şırnak’ta görüldüğü gibi istemediği savaşa sürüklenen Türk Silahlı Kuvvetleri var. Bu boşluğu kendi özel ordusuyla kapatmaya çalışan Türk Cumhurbaşkanı Türkiye toplumunun tamamını kendi mülkü olarak görmekte ve kendi reisliğini evinin sınırları olarak gördüğü tüm ülkeye taşımaya çalışmaktadır. En son Kürdistan kentlerinde savaşanların duvarlara yazdıkları yazılar, binlerce yıldır yaşadığı ve cumhuriyet tarihi boyunca unutturulmaya çalışılan demokratik ulus anlayışını yeni ve çağa uyarlanmış haliyle Önderliğimizden öğrenip hayata geçiren Kürdistan halkını tahrik etmeyi amaçlamaktadır.
 
Heyula bir reisin Türkiye sınırlarının ötesinden devşirdiği paralı ordusunun yeni adı mıdır Esedullah? Tarihin cilvesine bakın ki her gün hakaretlerle başta AKP’liler olmak üzere inkar zihniyetine sahip olan siyasetçilerin dillerinden düşürmedikleri isim Kürtlerin imhasında kullanmak için sarıldıkları can simidi olmuş. Kimdir bu Esedullah timi? Esed adını Allah adıyla birleştirerek neyin savaşı verilmek istenmektedir?
 
İnkar ve imha sistemi cumhuriyet tarihinin en geri, en vahşi, en çaresiz ve en kirli halini yaşamaktadır. Esedullah timi ancak inkâr ve imha sisteminin bu geri, vahşi, çaresiz ve kirli halini yaşayabilir. Basına da yansıdığı haliyle kendine Esedullah timi diyenlerin Azerice ve Arapça konuştukları, tekbir getirdikleri, genelde elli yaşların üzerinde oldukları, yine evlerin duvarlarına faşist içerikli olduğu kadar İslami içerikli yazılar yazdıkları aktarıldı. Bu kişilerin kilise yanında camileri de tahrip ettikleri de not düşüldü.
 
Kimdir bu Allah’ın evini yıkarak Allah’ın aslanı olmaya heves edenler? Galiba Kürdistan toplumunu inkar ve imha etmeye Türk ordusu, askeri ve polisi yetmeyince, komşu ülke ordularının emeklilerinden inkar timleri ithal edilmeye başlanmıştır. İdari yetkililerin yaptıkları gayri ciddi açıklamalara, soykırım suçunu masum gösterme yalanlarına başta Kürt çocukları olmak üzere hiçbir Kürt insanı ve hiçbir demokratik insan inanmaz. Bunların tamamı faşizmi meşrulaştırma çabasıdır.
 
Mezarları, şehitlikleri, camileri yıka yıka İslam devleti kurmaya çalışan vahşi bir grubun Türkiye versiyonu da böyle olmalı. DAİŞ gittiği her yerde kutsal yerleri, türbeleri, anıt mezarları, camileri ve benzer ziyaretgahları yıka yıka başta zihinlerde kendi vahşetini inşa etmeye çalışmıştı. Kürdistan’da yaşanan bu savaşın öğreteceği çok gerçek vardır. Birincisi Türkiye’de vatan-türklük vs.adına savaşanlar Türkiyeliler değildir. En Türkçü olanın Arapça konuşması, yine en faşist olanın ve Türklük adına en yüksek sesi çıkaranların Türk olmayışına şaşırmamak gerekir. Hepsi bir yana Esed adı üzerinden bunca karşı propaganda yapıldığı bir dönemde aynı adla allaha hizmete koştuğunu söyleyen katil robotların Bakurê Kürdistan’da Türkiye adına savaşması tarihsel bir ironidir. Türkiye bu ve benzeri fikirler, kurumlar, timler, şirketler vs tarafından işgal edilmiştir. İşgal edenlerin ikinci bir işgali Kürdistan kentleri üzerinde gerçekleştirmeye çalışmaları da Türk faşizminin Kürdistan toplumu üzerinde yüzyıldır uyguladığı soykırım yönteminden vazgeçmediğini ortaya koymaktadır.
 
Kürdistan özgürlük mücadelesinin, Önder Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin tüm Kürdistan parçalarında yarattığı özgürlüksel ve demokratik gelişmelere faşizmin tahammülü yok. Faşizmin özgürlüklere, demokrasiye, barışa ve insani olan hiçbir şeye tahammülü yok. Faşizmin Kürdistan’da özyönetime tahammülü yok. Rojavayê Kürdistan’da yaşanan özerk demokratik adımlara tahammülsüzlüğünü her fırsatta ortaya koyan Türkiye devleti yetkilileri burada kendi vesayetlerindeki DAİŞ ile bitiremedikleri özgürlük ve özerklik mücadelesini Bakurê Kürdistan’a taşıdıkları savaşla bitirmeye çalıştılar. Türkiye siyasi sınırları içindeki Kürdistan kentleri Rojava kentleri gibi delik deşik edilmiş evlerle dolu bir hale getirildi. Mahallelere hava saldırıları yapıldı, ağır silahlarla evler vuruldu, insanlar evinin önünde suikast edilerek katledildi. Her gün işgal görüntüleri, hava saldırıları, sokak katliamları, olağanüstü hal ilanları, sokağa çıkma yasakları ve başka her tür savaş hali Türkiye halkının sorgulaması gereken bir savaş durumudur.
 
Her şeye rağmen Kürdistan halkı Silvan, Nusaybin, Cizre başta olmak üzere direnecek ve kendi özyönetimlerini kuracak, tüm Kürdistan’da da özyönetimler gelişecek ve bu kentlere verilecek destekle Kürt toplumsallığı yeniden özgür bir dirilişi yaşayacaktır.
 
Özgür Gündem'den alınmıştır.