KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Silvan düşerse Türkiye düşer

Kadının Kaleminden
Kasım 13 / 2015


 
Ebru Yiğit
 
Adım adım ülkeyi bölüyor devlet: Katlettiği Kürtler ve sağır ettiği Türkler. Ne yapılması gerektiği buradan da ortaya çıkıyor. Erdoğan'ın yıkmaya çalıştığı halklar arasındaki barış köprüsünü kurmak. Yarın değil bugünden başlayarak 'Silvan düşerse Türkiye düşer' bilinci ile bulunduğumuz her yerde bir ses olmak, çığlığa dönüşüp çoğalmak.
 
"Günler ağır/ Günler ölüm haberleriyle geliyor…" Nazım Hikmet'in şiiri içinden geçtiğimiz bu soğuk ve kan kokan zamanı özetliyor adeta. Ağır, hem de kurşun gibi ağır günler yaşıyoruz. Kürdistan'da bu cümle mecazi bir anlam taşımıyor üstelik. Gencecik bedenlerin devlet kurşunu ile yaşamdan kopartılıp alındığı, evlerin kurşun izleri ile dolduğu, misket yuvarlaması gereken çocukların kovan topladığı ve çocukların sesinin kurşun sesi ile bastırıldığı günleri yaşıyor Kürdistan. Ve biz peş peşe ölüm haberleri alıyoruz. Takvim yaprakları düştükçe yere, gencecik bir beden ekleniyor yanına. 
 
Silvan günlerdir kan ağlıyor, ağzından kan damlayan Yeni Şafak kalemşörlerinden İbrahim Karagül katliamın daha da derinleştirilmesinin emrini veriyor. Emri alan asker ve polis Silvan'ı havadan bombalıyor. Silvan bir çığlığa dönüşürken; sağır vicdanlar duymuyor, görmüyor ve sessizce onaylıyor. Adım adım ülkeyi bölüyor devlet: Katlettiği Kürtler ve sağır ettiği Türkler. "3 mahalleyi haritadan sileceğiz" diyen vali aynı zamanda vicdanımızı da siliyor.
 
Çok değil daha iki buçuk yıl önce Gezi'de devletin halka nasıl saldırdığını bizzat yaşayanlar "Devlet bize bunu yapıyorsa, yıllarca Kürtlere neler yapmıştır" demedi mi? Medya penguen belgeseli yayınlarken kimin medyası olduğunu bir kez daha kanıtlamadı mı? Kendi kararlarımızı aldığımız, kendi yaşam alanımızı oluşturduğumuz, kendimizi savunduğumuz barikatları yerle bir edip, bizi çapulcu ilan etmedi mi? Gezi kendi yaşam alanlarımıza yalpan müdahalenin isyanı değil miydi?
 
Şimdi de kendi yaşam alanını, mahallesini savunan, yaşadığı yerle ilgili kararı vermek isteyen Kürtlere saldırıyor. Ali İsmal'i, Ethem'i, Mehmet'i, Berkin'i, Medeni'yi vuran polis; Silvan'da çocuk, genç yaşlı kim varsa katlediyor. Halkın iradesini tanımayan AKP, iradesine sahip çıkan Kürt halkına savaş açıyor. Katlettiği her Kürt ile Türk halkına gözdağı vermek ve Türkiye halklarının birleşik mücadele zeminini yok etmek için vahşice saldırıyor. Silvan'a girmek isteyen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve heyetine gaz bombası ile saldıracak kadar gözü dönmüş durumda. Cizre'de, Gezi'de ve Kobanê serhildanında olduğu gibi köşeye her sıkıştığında halkımıza ve onun temsilcilerine vahşice saldırıyor. Yandaş medya ise bir kez daha savaş tamtamlarına cinsiyetçi politikaları ekliyor. Yüksekdağ şahsında bir bütün olarak direnen ve barış isteyen kadınlara saldırıyor.
 
Batıdan yükselecek küçücük bir barış sesinden bile korkan AKP, Kürt halkına barış elini uzatmak isteyen herkesi hedefine koyuyor. Silvan'ı tecrit ederek her türlü işlediği savaş suçu ile Kürt halkının iradesini kırmak ve topyekün imha politikası ile önce Kürt halkını ardından devrimci, ilerici, demokrat kim varsa yok etmeye çalışıyor. Erdoğan başkanlık hayalini seçim ile gerçekleştiremeyeceğini ve tek başına iktidar olsa bile anayasayı tek başına değiştiremeyeceğini çok iyi biliyor. Bundan dolayı fiili uyguladığı başkanlığı yasallaştırmak için önce Kürt halkını ardından da batıdaki devrimcileri ve demokratları susturma planını uyguluyor.
 
Rojava nasıl Ortadoğu halkları için birlikte, özgür ve eşit yaşamanın modeli olmuşsa; Kürdistan'ın çeşitli ilçelerinde ilan edilen özyönetimin Türkiye halklarının kendi yaşam alanları ile kendi kararlarını vermesine model oluşturacağının farkında AKP. Tüm saldırganlığı da bu yakınlaşma ve etkileşimin olmaması için. Tam da bu nokta da batıda devrimci, demokrat ve ilericilerin ne yapması gerektiği yalınlığıyla ortaya çıkıyor. Erdoğan'ın yıkmaya çalıştığı halklar arasındaki barış köprüsünü kurmak. Yarın değil bugünden başlayarak 'Silvan düşerse Türkiye düşer' bilinci ile bulunduğumuz her yerde bir ses olmak, çığlığa dönüşüp çoğalmak. AKP'nin Silvan'a sıkıştırmaya çalıştığı savaşı ve direnişi Türkiye'ye yaymak ve Kürt halkı ile birlikte direnmek. Yoksa hepimiz için çok geç olabilir yarın.
 
etha.com.tr'den alınmıştır