Demokratik Özerklik gerçek onurlu bir yaşamın anahtarıdır
Kadının Kaleminden
Zılar Stêrk
Barışı sadece savaşan ve çatışan iki gücün çatışmasızlık hali olarak görmek ve tanımlamak büyük bir yanılgıdır.
Barışa; toplumun tüm dinamikleriyle, tüm sosyal kesimleriyle ortak bir sözleşme çerçevesinde, demokratik uyum etrafında yaşama hali olarak bakmak, böyle tanımlamak, içini doldurmak bakımından daha güncel ve yerinde olacaktır.
Kürt sorununun çözümü konusunda güncel haliyle, sadece tek taraflı ateşkes süreçlerine barış süreci demenin büyük bir yanılgı olduğunu, arkamızda bıraktığımız son örnekte gördük. 2013 Newroz’undan 2015 Dolmabahçe açıklamasına Erdoğan’ın yaptığı müdahaleye kadar geçen sürece, Türkiye kamuoyunun bir kısmı belli bir anlam biçerek barış süreci diyordu. Oysa bu sürecin bir barış süreci olmadığı, sadece bir çatışmasızlık dönemi olduğu, Türk devletinin ortaya çıkardığı yeni çatışmalı sonuçtan anlaşılıyor. Türkiye Demokratik kamuoyunun şu anda içine girmiş olduğu barış arayışlarını çok anlamlı olmakla beraber, geçen süreçten çıkarılan sonuçlar üzerinden yeni bir barış tanımına oturtması, başarısı bakımından önemli olacaktır.
Ortada büyük ve tarihi bir sorun var. Ortada dev gibi bir Kürt sorunu var. Bir halkın varlığını kabul etme ve özgür iradesini tanıma sorunu var. Bu halkın öz varlığını ve özgür iradesini kabul etme, tanıma yaklaşımı gelişmeden, Kürdistan ve Türkiye’de gerçek bir barıştan söz etmek, geçen süreçte olduğu gibi reel karşılığını bulmaz. Sebepleri ortadan kalkmadıkça, sorunun üzerinde müzakere edilip köklü çözümü oluşturulmadan, sadece geçici dönemler açısından karşılıklı ölümleri durdurmaya tek başına barış demek, sorunun esas çözümünü, sadece ertelemek oluyor. Sorunun kendi çözümünü dayattığı her süreçte, köklü çözümü ertelemek ve sadece silahların susmasını istemekle yetinmek, sorunu daha da derinleştirmekte, daha da çözülmez bir hale sokmaktadır. Sorunun sürekli sürüncemede kalması, toplumun demokratik yapılarını, halkı, insanları hem manevi hem maddi açılardan yıpratmaktadır. Bu bakımdan, sadece silahlı çatışmanın dönemsel olarak durmasına barış diyerek barışın tanımını daraltan, kendi içinde sorunun çözümünü ertelemeyi barındıran, bu dar tanımdan kurtulmak ve barışın gerçek anlamına denk, geniş kapsamlı bir tanım getirmek, 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne yaraşan bir yaklaşım olacaktır.
Doğru bir barış tanımı, sorunun doğru çözümünü geliştirmekten geçmektedir. Kürt sorununun çözümü etrafında yapılacak bir barış tanımı, tam da Kürdistan’da her gün bir başka il ve ilçede yapılan öz yönetim ilanlarına denk gelmektedir. Yani Kürdistan ve Türkiye’de barış demek, her yerde halkın kendi demokratik kararıyla ilanını yapmaya başladığı, Demokratik öz yönetime dayalı çözümü oluyor. Bu çözümde halkın demokratik kültürel ve siyasi hakları var. Eşitlik ve özgürlüğe dayalı bir iradeleşmesi var. Halkın kaybettiği, kendi demokratik-politik-ahlaki yapısına, komünal doğasına kavuşması var. En büyük barış, tam da böyle demokratik politik bir toplumsal yaşam sisteminden geçmektedir. Toplumun tüm kültürel, inançsal, etnik bütünlüğü içinde, komünal uyuma dayalı bir yaşam sistemine dayanmaktadır.
Kürt halkı şu anda Kürdistan’ın her yerinde kendi demokratik özerk sistemine dayalı çözümünü geliştirmektedir. Kürt halkının geliştirdiği bu demokratik çözüm hamlesi karşısında, devleti kendi tekeline alan Erdoğan’ın geliştirdiği faşizan saldırıları, yenilgiye mahkumdur. Çünkü bu faşizan saldırılar karşısında, kalıcı ve onurlu bir barışın savaşı ve direnişi yürütülmektedir. Bunu, kalıcı ve onurlu barış için zorunlu kalınan bir savaş olarak tanımlayabiliriz. Onurlu barışın savaşı olmaktadır. Dolayısıyla halkın haklı savaşı ve direnişi olmaktadır. Halkın kalıcı bir barış için mecbur kaldığı bir savaş ve direniş olmaktadır. Halkın demokratik iradesini kabul etmeyen, yok sayan, saldıran, şu anda devleti yürüten faşist kliktir. Haklı olan, Halkın demokratik çözüm iradesidir. Halkın geliştirmek istediği, talep ettiği, gerçek onurlu bir barıştır. Haklı talepler kırk yıldır cevapsız kalınca, halk taleplerini kendisi karşılama iradesini gösterecektir. Bu bakımdan Kürt Halk iradesi, kendi demokratik politik çözümü olan, demokratik öz yönetim ilanlarıyla, kendi onurlu barışını da inşa etmeyi başaracaktır. Halk haklıdır, haklı olanlar başaracaktır. Tüm Kürdistan ve Türkiye Demokratik Güçleri, bu haklı barışın savaşında Kürt Halkının yanında olmalıdır. Gerçek onurlu bir barışın savaşında ve direnişinde, ibreyi barışa evriltmek için, barıştan yana olan her kesin çaba sahibi olması gerekmektedir.
Yeni Özgür Politika'dan alınmıştır