Genç fotoğrafların mesajı
Kadının Kaleminden
Füsun Erdoğan
Günlerdir acı içinde gökyüzüne asılı kalan genç fotoğraflara bakıyoruz!.. Büyük bir coşkuyla yollara düşmüş Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan pırıl pırıl 330 genç! Yanıbaşımızda boğulmak istenen, DAİŞ çetelerine karşı direnmenin, iradenin, zaferin, umudumuzun adı olan Kobanê’nin inşasına katılmak içindi bütün bu sevinç, coşku dolu emek ve çabalar...
Hastane yapımında çalışacaklardı. Kütüphane kuracaklardı. Savaşın yakıp yıktığı Kobanê’de bir de Berkin Elvan ormanı için götürecekleri fidanları dikeceklerdi. Savaşın çocuk gülüşlerini soldurduğu Kobanê’li çocuklara oyuncaklar vereceklerdi. Çocuk gülüşlerini onlara yeniden armağan etmek için uğraşacaklardı. Onlar Gezi’nin çocuklarıydılar. Kobanê ile Türkiye arasında bir köprü olmak için yola çıkmışlardı.
Gençlerimizin sevgi ve umut dolu yüreklerinin güzelliğinin tam aksine düşman alabildiğine çirkindi. Alçaktı, kalleşti, namertti! Gözünü kırpmadan 300’ü aşkın gencin ortasında bir başka gencin beline sardıkları bombayı patlattılar! Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi yüzlerce genç yaralandı, 31 canımızı elimizden aldılar. Yola koyulduklarında yüzlerinden eksik olmayan o güzel gülücükleri soldurdular. Yaşayanlar kurtulduklarına sevinemediler...
Ağrı provokasyonunda Efkan Ala ile Ağrı Valisi arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesinde Ala’nın Vali’ye; “Götürdüklerinizi iyi seçin, her taraftan olsun onlara şenlik güvenliği için mi dersiniz rutin mi dersiniz…” diye verdiği talimatı unutmadık.
Memleketin her bir tarafına bir tabut göndermenin hesabını yapmışlardı. Gerçekleştirecekleri bu provakasyonla yıllar boyunca şovenizm zehrini zerk ettikleri Türk halkının nasırına basacaklardı. MHP’ye kaptırdıkları milliyetçi oyları yeniden potalarına akıtacaklardı. HDP’yi barajın altında bırakacaklardı.
Hem Ağrı’da, hem de seçim kampanyası boyunca yaptıkları bütün oyunlar, bir bumerang gibi dönüp kendilerini vurdu! Erdoğan’ın başkanlık hayalleri büyük bir hezimetle sonuçlandı. Seçimlerin hemen ertesinde, Erdoğan yeni provakasyon ve oyunlarını devreye koymanın planlarını yaptı. Bir erken seçimle başkanlık hayallareni hayata geçirmenin peşine düştü. Bu nedenle PKK’nin ateşkesi bozması için ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
Onlar için insan yaşamı neydi ki? Koca bir hiçti! İhtiyaç duyduklarında kötü emellerine kurban edilecek varlıklardı. Bunun için onlarca gencin kanı, Kuzey Kürdistan doğasının yok edilmesi, hepsi, her şey Erdoğan’ın başkanlık hayallerine, AKP’nin diktatörlüğüne göz kırpmadan feda edilebilirdi.
Tarihte de hep böyle olmamış mıydı? Erdoğan da, vatan-millet hamaset nutuklarıyla kendi halkını katleden diktatörlerden almıştı feyzini... Seçim kampanyası boyunca bütün provokasyonlarının elinde patlamasının verdiği hırs ve gözü dönmüşlükle SGDF’nin Kobanê’nin inşasına katılma planına saldırdı.
Seçim kampanyası boyunca Ağrı’da, Adana ve Mersin’de, Erzurum’da, Amed’de yapamadığını Suruç’ta gerçekleştirdi. Gençlerimizin ortasında patlattığı bombayla bir kaç kuş birden vurmayı planladılar. Ağrı provokasyonunda memleketin her tarafına bir iki tabut gönderme planları Kürt halkının ve HDP’lilerin sağduyusuyla suya düşmüştü. Suruç Katliamı’yla 16 kente 31 gencimizin tabutunu göndermeyi başardılar. Bütün bir topluma korku yaydılar. Bir de batıdaki devrimcilere dediler ki: Eğer Kürt halkıyla dayanışma içine girersen, eğer Rojava’da DAİŞ’e karşı savaşırsan senin payına da bomba ve katliamlar düşer!..
Haindi düşman... Bir o kadar da alçak ve namert! Memleketin birçok şehrinden güle-oynaya yola çıkan 300’ü aşkın gencin ortasında patlattı canlı bombasını. O sabah kahvaltısında gençlerin çektirdiği fotoğraf Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da bir dönemin daha sona erdiğinin resmi olarak tarihe kaydedildi!
Türkiye ve Kürdistan yaralarını sarmaya çalışıp, gençlerine ağlarken, AKP’nin polisi IŞİD’e operasyon adı altında Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve devrimci güçlere siyasi soykırım operasyonlarını başlattı. İstanbul Bağcılar’da Halk Cephesi’nden Günay Özarslan adlı devrimciyi kaldığı evde infaz ettiler! Günlerdir Gazi Cemevi AKP’nin polisinin saldırısı altında. Polis cenazenin defnedilmesine engel oluyor, gazıyla-tomasıyla, jopuyla saldırıyor. İşkenceyi sokağa taşıyan polis, gözaltına aldıklarına ters kelepçe takıp, saatlerce yerde bekletiyor. Cizre’de özel harekat timlerinin açtığı ateş sonucunda Abdullah Özdal isimli genç katledildi.
Batı kentlerinde ve Kürdistan’da Suruç Katliamı’nı protesto etmek için sokağa çıkan kitlelere AKP’nin polisi dur-durak bilmeden saldırırken, Amed semalarını yırtarak havalanan Türk savaş uçakları gerillayı bombalıyor... 24 Temmuz gecesi Türk savaş uçaklarının bombardımanında HPG Komuta Konseyi Üyesi Önder Aslan ile gerillalar İbrahim Oğuş, Veli Güler ve Ziya Özcan yaşamını yitirdi.
Attıkları bombalarla Kuzey Kürdistan ormanlarını cayır cayır yaktıkları yetmezmiş gibi, yangını söndürmeye çalışan halka engel oluyorlar, saldırıyorlar. AKP topyekün saldırı, savaş stratejisini Suruç Katliamı‘yla birlikte devreye koydu.
Yarattıkları kaos ortamında erken seçimi dayatıyorlar halklarımıza... Türkiye ve Kuzey Kürdistan çocuklarına ağlarken, AKP iktidarının ve Tayyip Erdoğan’ın halklarımıza dayattığı kirli savaşa karşı birlikte olmaktan, birlikte mücadele etmekten başka hiçbir yolumuzun olmadığı açık! Yitirdiklerimizin anılarını yaşatmanın, hayallerini gerçek kılmanın tek yolu da bu!
Kaynak: Yeni Özgür Politika