Nevin oy kullanamayacak
Kadının Kaleminden
Ayşe Toksöz
Eğer Erdoğan, iki ay öncesinde kendi eliyle kuyuya taş atıp, "Her kürtaj bir Uludere’dir," demeseydi, ardından tüm AKP kurmayları yek seda kürtajın cinayet olduğunu, tecavüz sonucu hamile kalan kadınların bile doğurmaları "gerektiğini" bas bas bağırmasalardı, belki Nevin Yıldırım’ın kendisine tecavüz eden adamı öldürmesinin haber değeri olmayacak, bizler de onun ismini bile bilmeyecektik. Belki Nevin yine aynı isyanı edecek, haysiyetini korumak için yine aynı şekilde başkaldıracaktı. Ya da belki de istemediği hamilelikten kurtulmak konusunda umutsuzluğa düşmeyecek, belki gerçekten bunun bir yolunu bulacaktı. Geriye doğru, bir sürü belki...
Ama o 'belki'lerin hiçbiri gerçekleşmedi. Nevin, daha geçtiğimiz ay, ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Nevin, Isparta’da hükümlü.
Sandığa sığmayan mücadele
Nevin, 7 Haziran seçimlerinde oy kullanamayacak. Nevin, erkek şiddeti sonucu canından olan, ya da canını umutsuzca savunurken "erkeği öldüren," yani o en ağır suçu işleyen kadınların tümü gibi, bu seçimde yok. Zaten Nevin’in aradığı, biz feministlerin Nevin için istediği adalet, seçimlere, seçim bildirgelerine, parti programlarına sığacak türden değil. Nevin, başka kadınlar, bizler, erkek egemenliğine karşı mücadelenin -bilhassa Erdoğan’ın yapmaya çalıştığı gibi- oya, sandığa sıkıştırılamayacağını biliyoruz. Yine de seçim öncesi, hangi siyasetlerin sonucunda bugün kadınlar açısından bu kadar karanlık bir tablonun ortaya çıktığına, nasıl bir siyasetin bizim taleplerimiz ve mücadelesini verdiğimiz toplumsal dönüşüm için daha fazla alan açacağına ilişkin birkaç söz söylemek yerinde olur.
AKP’nin tek parti olarak iktidara gelişinden itibaren geçen on yılı aşkın süre içerisinde uyguladığı, kadınlara gerek doğrudan,
HDP'nin erkek şiddetine karşı mücadeleyi ilke edinmesini, kürtajı bir kadın hakkı olarak benimsemesini; LGBTİ’den bahsetmekten çekinmemesini mücadele çizgimizle uyumlu buluyoruz
gerek dolaylı yollardan değen politikaları üzerine ayrıntılı bir değerlendirme yapmanın yeri burası değil. Fakat muhafazakarlığın devlet eliyle perçinlendiği, kadınların erkeklere eşit olamayacağının resmi ağızdan tekrar tekrar dillendirildiği, kadın düşmanlığının kurumsallaştırıldığı, sosyal hakların budandığı, ailenin kadınlar için tek meşru var oluş alanı olarak işaret edildiği, kadın hakikatlerinin ve taleplerinin barış müzakerelerinden dışlandığı yıllardan sonra, "kadın düşmanlarına oy vermeme" çağrısı ilk refleksimiz.
Pozitif bir adres
Fakat bu seçimlerde, AKP iktidarına karşı durmanın yanı sıra, gösterecek pozitif bir adresimiz de var. Feminist hareketin ve kadın kurtuluş mücadelesinin herhangi bir parti çatısı altına sığmayacağını düşünsek de, HDP’nin gerek milletvekillerinin önceki dönemlerde ortaya koyduğu, gerek seçim bildirgelerinde belirlediği çizgisinin hem feminizme, hem de tüm demokratik siyaset biçimlerine açmayı vaat ettiği alan, bizi HDP’ye yakınlaştırıyor.
"Kadın" meselesini yalnızca kadın bildirgesine sıkıştırmayıp, örneğin ekonomi bildirgesinde kadın emeğine özellikle değinmesini; erkek şiddetine karşı mücadeleyi ilke olarak benimsemesini; kürtajı bir kadın hakkı olarak benimsemesini; LGBTİ’den adlı adınca bahsetmekten çekinmemesini; çoğulculuğu ve ezilen kimlikleri tanımasını, kendi mücadele çizgimizle uyumlu buluyoruz.
Yani HDP’nin yüzde on barajını aşamamasının Türkiye açısından imleyeceği otoriter ve antidemokratik kara ütopya bir yana, HDP’nin Meclis’e girmesi durumunda çeşitli taleplerimizin, çeşitli açılardan Meclis seviyesinde temsil edileceğini de düşünüyoruz.
Kadın mücadelesini destekleyen damar
Cumhuriyet tarihi boyunca devletin tüm kurumlarına sinmiş olan tektipçiliğin, farklılığa tahammülsüzlüğün, azınlık nefretinin, sokak siyasetine düşmanlığın, "genel ahlak"çılığın bir seçimle aşılmayacağının farkındayız. Bunları aşındıracak siyasetin öncelikle sokaktan ve öz örgütlenmeden geçtiğini düşünüyoruz. Fakat HDP’nin barajı aşması, bu siyaseti üretebilmek için ihtiyaç duyduğumuz alanı koruyabilmemiz, hatta genişletebilmemiz için elzem.
Nevin bu seçimde oy kullanamayacak. Oy kullanacak olan bizlerinse, oyumuzu, kadın mücadelesini besleyen bir damarı güçlendirecek şekilde kullanmamız gerekiyor. Tüm demokratik alanları genişletmek için, oyumuzu HDP’ye veriyor ve herkesi HDP’ye oy vermeye çağırıyoruz.
*Sosyalist Feminist Kollektif Üyesi