Yönetmen kadınlar sinemaya kadınca bakışı anlattı
09:49
JINHA
İSTANBUL – Sinemacı ve belgeselci kadınların katılımıyla, “Hayata ve sinemaya kadınlarla ve kadınca bakış” söyleşisi düzenlendi.
İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali kapsamında belgeselci ve sinemacı kadınlar, “Hayata ve sinemaya kadınlarla ve kadınca bakış” söyleşisiyle Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde biraraya geldi. Söyleşiye senarist Süheyla Acar, senarist-yazar Emel Çelebi, belgesel-sinemacı Bingöl Elmas, belgesel-sinemacı Tülin Dağ'ın yanı sıra birçok kadın katıldı. Söyleşide ilk olarak “Bir adım ötesi” belgeselin yönetmeni Tülin Dağ konuştu.
‘İçeriden dışarıyı dışarıdan içeriyi anlatmak istedik’
Kadınlarla ilgili başka belgeseller de çekmek istediğini söyleyen Tülin, uzun süre hapishanede kalmış kadınların hikayesini, kendi hayatını da dahil ettiği bir belgesel çektiğini ifade etti. Tulin, "İnsanların hapishanede birilerinin kaldığını bilmemesi beni çok şaşırtmıştı. Buradan yola çıkarak bu belgeseli çekmek istedik. Filmin bir kısmı Bayrampaşa Cezaevi’nde geçti. ‘Bir hapishanede neler yaşanır, bir de kadınlar hapishanelerde neler yaşar?’ Bunları anlatmak istedik. Hapishaneden içeriyi, içeriden dışarıyı çekerek anlatmak istedik. Yıkılan bir cezaevi arasında on yıl yaşayıp dimdik duran üç kadını anlattık" sözlerini kullandı.
‘Resmi tarih gerçek olmayan şeylerle dolu’
Tülin’in ardından söz alan yönetmen Bingöl Elmas, geçmişten bu yana memleketteki uçsuz bucaksız dertleri içerisinde bir şeylerin kaydını tutmak istediğini dile getirdi. Bingöl, "Ağır bir memlekette yaşıyoruz. Bu yaşanan acıların ne kaydını tutabiliyoruz ne de hesabını sorabiliyoruz. Resmi tarih gerçek olmayan şeylerle dolu. Film üretirken bile rahatlıkla çalışma yapamıyoruz. Hakikat komisyonlarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Pippa Bacca, barış yolculuğuna çıkmış bir sanatçı ve bizim ülkemizde katledildi. Pippa’nın isyanını duymak istedim" dedi.
‘Evcilik belgeselinin ardından kampanya süreçleri örüldü’
Bingöl, 'Evcilik' belgeselini izleyen kadınların gelip kendi hikayelerini anlattığını, bunun buluşmaya vesile olduğunu söyleyerek, "Çocuk evliliklere karşı çalışmalar ortaya çıktı. Çeşitli kampanya süreçleri örüldü. Kız çocuklarının okumasına yönelik burslar sağlandı. Çocuk evlilik travmasını fark etmeyen insanlar, belgesel sayesinde bu gerçekliği görmüş oldu” ifadelerinde bulundu.
‘Kadınların görülmeyen emeğini çektim’
Söyleşide konuşan yönetmen Emel Çelebi ise, belgeselcilerin de sesinin kısılmaya çalışıldığı dile getirerek, şunları belirtti: “Belgesellerimde ki kadınlardan biri bendim, çünkü ben görünmez emeği anlatıyordum. Ev emekçilerinin ataerkil düzende nasıl emeklerinin görülmediğini anlatmak istedim. Tarlada pamuk toplayan kadınlar, eve gittiğinde emek harcamaya devam ettiğini söylüyordu. Kadınların sesini duyurmak istedim. Belgesel çekerken gerçek karakter ve olaylar üzerinden çalıştım. Kadınlar gündelik işlerde çalışırken ciddi sağlık sorunları yaşıyorlardı, bu belgesel sayesinde ben bunları öğrendim. Kadınlar gündelik işlerde ayrımcı şeylerle karşılaşıyor. Ev sahibi ile aynı masada yemek yemiyorlar, eski kötü tabaklarda yemek yiyorlar." dedi.
Konuşmaların ardından söyleşi soruların cevaplandırılması ile sona erdi.
(ga-dyc/mg)