Kadınların hayatına dokunarak müzik yapan grup 'AlaMor'

09:01

Öykü Dilara Keskin/JINHA

İSTANBUL - Kadın direnişiyle toplumsal mücadeleyi harmanlayan AlaMor, kadınların yaşamına dokunarak var oluş için müzik yaptıklarını belirtiyor.

Kadın mücadelesini müzikle buluşturan AlaMor, 2013 yılında Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi'nde kadınlar tarafından kuruldu. İşçi, ev emekçisi, devrimci kadınlara yeni bir soluk olan AlaMor, toplumsal direnişle kadın mücadelesini harmanlıyor. Şarkı seçimlerini de cinsiyetçi söylemlerinden arınmış olarak yapan AlaMor, yaptıkları atölye çalışmalarıyla da kadınlara dokunuyor. AlaMor'dan Nilüfer Akta, AlaMor ismini toplumsal mücadelenin ve kadın özgürlük mücadelesinin renklerinden aldıklarını söyledi.

'Sanat cephesinden ses olmak'

AlaMor'un kuruluş amaçlarından birinin de sanatta kadın duyarlılığını geliştirmek olduğunu belirten Nilüfer, "Kadınların sesine yada kadınların dayanışmasına sanat cephesinden bir ses olabilmektir" dedi. Erkek egemen zihniyete karşı kadınların her alanda mücadele verdiğini ifade eden Nilüfer, "Bir kadın, hayatında müziği bir amaç haline getirmekte zorlanabiliyor. Evlendiği zaman müziği bırakmak zorunda kalabiliyor. Varoluş mücadelesi içerisinde hayatını devam ettirebilmesi için çalışmak zorunda kalması gibi nedenlerden kadınlar müzik yapamıyorlar" şeklinde konuştu. AlaMor olarak, bu baskı ve zorluklara karşı müzik yapabilmek için mücadele ettiklerini dile getiren Nilüfer, en büyük amaçlarının kadınları bir araya getirmek olduğunu sözlerine ekledi.

'Amacımız kadının sesini duyurmak'

AlaMor'un bütün süreçlerin parçası olduğunu söyleyen Nilüfer, "Bizim ilk amacımız kadınların sesini duyurmaktı. Kadınlar bize gelip heyecanlandıkları söylüyorlar. Bu anlamda bizim var oluşumuz eşitliğin bir parçasıdır" diye belirtti. Bazı şarkıların cinsiyetçiliğe hizmet ettiğini kaydeden Nilüfer, "AlaMor 7 kadınla oluştu. Amaç kadın dayanışmasını oluşturdu. Bir yıl sonrada kadın ritim atölyesi kurduk. Birçok kadının da buna ihtiyacı vardı. Ve bu aynı zamanda politik bir çalışmaydı" ifadesinde bulundu.

'Marşlarda cinsiyetçilik olabiliyor'

Bazı marşlarda cinsiyetçiliğin olduğunu söyleyen Nilüfer, "Beyaz Gelinlik marşında aslında cinsiyetçilik var. Vatan bir kadın olarak görülüyor, savaş koşullarında da böyledir. Oradan şunu anlıyoruz; tüm devrimciler erkektir. Bu bir örnektir ama bu marşlarda da dikkat ederek tartışıyoruz. Erkek egemen zihniyetin şarkılarda nasıl yaşadığını tartışıyoruz" diye vurguladı.

'İlk savaştığımız şey algılarımızdır'

Grubun bir diğer üyesi Gülçin Özer ise, repertuarı müzik topluluğundan kadınların kolektif kararıyla aldıklarını söyledi. "Mücadele eden insanların yaptığı sanat, genellikle sanatsal estetikten ödün veriyor. Bizim için her şeyden önce kadınların bir araya gelip erkeğin olmadığı bir alanda üretim yapabilmektir" diyen Gülçin, "İlk savaştığımız şeylerden bir tanesi kendi algılarımızdır. Üretmenin değeri, varoluş mücadelesinin değeridir" diye vurguladı.

'Kadınların duygularını müzikle ortaya çıkarmak istiyoruz'

Kadınların bir arada olarak üretmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Gülçin, düzenledikleri atölye ve provalarla birlikte üretimi keşfettiklerini kaydetti. Gülçin, "Yıllardır sanat denince aklımıza burjuva sınıfı geldi. Ama bu çalışmalarımızın amaçlarından biri de işçi bir kadının, emekçi bir kadının içindeki sanatı, duygularını müzik aracılığıyla çıkartmak istiyoruz. Bir anlayış yaratmaya çalışıyoruz. Keşfettiğimiz şeyleri paylaşmak istiyoruz" diye konuştu.

Fotoğraf: Duygu Ciniviz

(mg)