Yeşim Coşkun: Savaş her zaman sahnemize yansıyor

09:06

Rojda Oğuz/JINHA

İSTANBUL - Savaşın, sanata etkileri üzerine konuşan MKM dans sanatçısı Yeşim Çoşkun, "Acılarımız ve savaş her zaman sahnemize yansıyor. Savaş ve katliamlar yaşandığında sahneyi durdurmamak lazım ve bütün çalışmalarımızı bu katliamlara atfetmek lazım" dedi.

Devrim sürecinde sanatı ve savaşın sanata etkisine ilişkin konuşan Mezopotamya Kültür Merkezi'nin (MKM) dans sanatçılarından Yeşim Çoşkun, savaşın ciddi tahribatlara neden olduğunu ancak halk gerçekliği içerisinde sanatın her zaman halkla iç içe olduğunu belirtti. Yeşim, "Biz halkımızın tarihini sahnelerden eksik etmeyeceğiz" diyerek sanatsız barış ve devrimin olmayacağını kaydetti.

'İşlediğimiz sanat Kürdistan tabanı üzerinden gidiyor'

Kürdistan halkının dans sanatında Türkiye'de yaşayan insanlardan daha fazla istekli ve ilgili olduğuna değinen Yeşim, "Sergilemek istediğimiz, yaratmak istediğimiz eserler genel itibarıyla Kürdistan tabanı üzerinden gidiyor. Bir gerçekliğimiz var. Bu da dertli olmamızdır. Türkiye'de de kitlemiz var ama gerçekliğimiz olan Kürdistan'ı esas alarak üretmeye özen gösteriyoruz. Onun için de bizim için Kürdistan daha önemlidir" diye konuştu. Kürdistan'da savaş politikaları, psikolojik baskılar ve daha birçok uygulamaya rağmen Kürt halkının her zaman değerlerine sahip çıktığını, en zor zamanların da bile gerçekliğine sarıldığını vurgulayan Yeşim, sayısal verileri göz önünde bulundurduklarında etkinliklerine Kürdistan'daki halkın Türkiye'deki halka oranla daha fazla katılım sağladığını belirtti.

'Halkımızın her konuda bir direniş ruhu var'

'Savaş koşullarında sanata dair çalışmalarınız nedir?' sorumuzu yanıtlayan Yeşim, "Ne yazık ki savaş bizim bir gerçekliğimiz. Yani genel olarak Kürtlerin bir gerçeği. Yıllardır var olan bir şeydir ve biz bununla mücadele ederken aynı zamanda 'biz bunu sanatla nasıl yenebiliriz, buna nasıl bir pozisyonda katkı sağlayabiliriz?' diye var olan mücadele üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Gerek müzik gerek dans ve tiyatro alanında cevap olmak için mücadele veriyoruz" dedi. İstanbul'da 2'incisinin düzenlendiği İstanbul Kürt Festivali'ne de değinen Yeşim, MKM'nin buna öncülük yaptığını aktardı. Yeşim festivalin etkilerinden söz ederek, "İstanbul gibi bir metropolde Kürdistan'ın dışında bir yerde böyle bir festivalin olması, isminin 'Kürt Kültür Festivali' olması bile alerjik bir durum yaratıyorken böylesi bir şeyi kırmaya çalıştık. Bunu ciddi bir savaş ortamında yaptık ve çok da ses getirdi. Gördük ki halkımızın gerçekten bir direniş ruhu var ve bu ruhla beraber büyük bir katılım oldu salonlarımız doldu" diye anlattı.

'Tarihi mekanlarımızın kamulaştırılması sanata vurulan bir darbedir'

Yeşim, savaşın tahribatlarına rağmen yurttaşların etkinliklerine ilgi göstermesine, "Sanatın devrimle iç içe olması her zaman umut verici" yorumunu yaptı. Yeşim bir kaç yıl önce jenosit yani kelime olarak soykırım anlamına gelen bir çalışmaları olduğunu ve Dersim, Maraş Katliamlarını işlerken Roboski Katliamı'nın yaşandığını söyledi. Birini henüz unutamazken yeniden bir katliamla yüz yüze bırakılmanın sanata yansımalarından bahseden Yeşim şunları kaydetti: "Acılarımız ve savaş her zaman sahnemize yansıyor. Savaş ve katliamlar yaşandığında sahneyi durdurmamak lazım ve bütün çalışmalarımızı bu katliamlara atfetmek lazım. Geçtiğimiz iki yıl önce biz tekrar Men û Zinê'yi Diyarbakır Şehir Tiyatrosuyla sahneleme fırsatı bulduk. Cemil Paşa Konağı var Diyarbakır'da. Çok kıymetli bir yerdir. Daha sonrasında Sur abluka altında kaldı ve biz bugün Cemil Paşa Konağı'nda oynayamıyoruz. Çünkü Valilikten tutun sistemin birçok alanı kamulaştırıldı, özelleştirildi, yakıldı ve yıkıldı. İnsanlar öldürüldü. Mem u Zin'in çıktığı asıl yerde artık oynayamıyoruz. Bu savaşın sanata vurduğu en büyük darbedir."

Yeşim, son olarak barış genele dek, Kürt halkı özgür olana dek sanatına devam edeceğini, Kürt halkının devrimini sanatsız kalmayacağını söyledi.

(dk)