Ronayî Önen: Kürtçeyi savunmak herkesin sorumluluğudur
09:02
Rojda Oğuz/JINHA
İSTANBUL - Kürt Dili adına çalışmalar yürüten Ferheng ve Hinker'in yazarı Ronayî Önen, Kürt dilinin kendi yaşamındaki yeri ve önemini anlatarak, "Bir dilin var olma mücadelesine katkıda bulunmak cinsiyetinden arındırılmış bir şekilde kendini Kürt halkının haklarını savunanlar arasında pozisyonlandıran herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur" dedi.
Tarihten bu yana Kürt halkının yasaklanmış dili beraberinde de bir mücadele ağını oluşturdu. Kitaplar, filmler, şiirler, sözlükler… Asimilasyon, beraberinde gelişen oto-asimilasyonla karşı karşıya kalan Kürt dili büyük saldırılara rağmen kendini her zaman yaşatmıştır. Kendisini 'dil aktivisti' olarak tanımlayan, Bilgi Üniversitesi'nde Kürt Dili dersleri veren ayrıca Ferheng'i ve Hinker'i yazan Ronayi Önen, Kürt dilinin kullanımının yaygınlaşması ve gelişimini sağlamak üzere yürütülen çalışmalarda da yer aldığını söyledi. 2005 yılından beri İstanbul Kürt Enstitüsünde Kürt dili üzerinde önemli çalışmalar yürütülmesine katkıda bulunduğunu söyleyen Ronayi, " Dil ile ilişkim sadece eğitmenlikten ibaret değil, Aynı zamanda dil ile akademik olarak da ilgilenmekteyim. Dil siyaseti, dil ve kimlik inşası, anadilinde eğitim ve çatışma çözümlerinde dilin rolü alanlarında çalışmalarım var. Fakat buradan kendimi bir akademisyen olarak tanımladığım algılanmasın. Dil aktivizmi benim için çok daha önemli" dedi.
'Kaynak ihtiyacı yakıcı hale geldi'
1990'ların başından itibaren Kürtçenin üzerindeki baskıların azalması ile birlikte dil üzerine çalışmalar yürüten kurumların inşa edildiğini ve bu kurumların yürüttüğü çalışmaların arasında dil eğitiminin de geldiğini belirten Ronayî, çalışmalara katkıda bulunma sürecini şöyle anlattı: "Başlangıçta bu eğitimde kullanılan materyaller oldukça sınırlıydı ki hala bu alanda yapılacak çok şey var. Bu sınırlı materyallerin önemli bir kısmı 1980 darbesi ile Avrupa'ya sürgün olmuş değerli Kürt aydınlarının çalışmalarıydı. Örneğin çok uzun yıllar Baran Rizgar'ın hazırladığı ders kitabı fotokopi yoluyla çoğaltılarak derslerde kullanıldı. Gramer kitabı olarak da yine başta Celadet Bedirxan ve Roger Lescot tarafından hazırlanmış gramer kitabı olmak üzere az sayıda kaynaktan faydalanıldı. Daha sonra 2000'li yılların başında yürütülen dil aktivizmi ve mücadelesinin sonucunda dil üzerindeki baskılar yine görece biraz daha azalıp da Kürtçe resmi kuruluşlarda da ders olarak verilebilir hale geldiğinde kaynak ve materyal ihtiyacı daha yakıcı hale geldi. 2006 yılında kurulan Kürt Dili ve Eğitimi Hareketinin bünyesinde materyal hazırlamak üzere çalışmalar başlatıldı. Hînker kitapları da bu çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı."
'Dilin kadına atfedilmesi cinsiyetçiliktir'
Dilin aktarılması rolünün kadına atfedilmesi konusunu cinsiyetlendirilmiş bir rol olarak değerlendiren Ronayî, "Aslında bu, kadına annelik üzerinden yeni nesilleri yetiştirecek taraf olarak rol biçmek oluyor biraz. Bir dilin var olma mücadelesine katkı da bulunmak cinsiyetinden arındırılmış bir şekilde kendini Kürt halkının haklarını savunanlar arasında pozisyonlandıran herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur. Yine bu konu ile ilgili olarak yanlış ya da en azından eksik bulduğum bir yorum da şudur; bazen dilin öneminden bahseden ve bu konuda yazan çizen dostlarımız Kürt kadınlarının erkeklerden daha hızlı bir şekilde Türkçeye asimile oldukları tespitini yapıyorlar ve hatta daha ileri gidip buna çok hevesli olduklarını söylüyorlar. Bu tespit eksik bir tespittir, bu durumu bir hevese oto-asimilasyona indirgemek meseleyi basitleştirmektir. Sömürgecilik politikalarının kadının üzerinde tezahür bulması mevcut toplumdaki toplumsal cinsiyet rolleri ile birleştiğinde kadının üzerinde çok daha fazla etkili olmaktadır. Kadının bu durum ile başa çıkma yöntemlerinden biridir, egemenin diline sarılması, çünkü evinde yöresinde uygulanan cinsiyetçi baskıdan kurtulmanın yolu olarak görmektedir bu dili öğrenmeyi" dedi.
'Asıl mesele farkındalık yaratmaktır'
Asimilasyon ve oto-asimilasyonun bireylerde oluşturduğu 'Kürtçeyi kullanamama öz güvensizliği' hakkında da konuşan Ronayî sözlerini şöyle sürdürdü: "Son yıllarda mücadelenin etkisi ile Kürt dilinin değersizliğine dair toplumsal algı yıkılmaya yüz tutmuştur ancak bu politikalar öyle derin nüfus etmiştir ki bu etkiyi ters düz etmek çok zor. Türkçeyi düzgün kullanamama kaygısı yerini Kürtçenin hakkını verememek kaygısına bırakmıştır. Tabi ki bu kaygıyı tek başına Hînker ile gidermek mümkün değil, Hînker o doğrultuda atılacak adımlarda bir araç olabilir sadece. Özellikle gençlerin önünü açacak çalışmalar yapmak, dili kullanmaya özendirmek çok önemli diye düşünüyorum. Eğer Hînkeri veya başka dil kitaplarını 'doğru' Kürtçenin adresi olarak sunarsak, faydadan çok zarar veririz. Bu kitaplar sadece motive eder, asıl mesele dil meselesinde farkındalık yaratmaktır. Yöresel ağızların yanlış olmadığını, her birinin kendi içinde bir siteminin olduğunu ve kıymetli olduğunu bilmek gerekir. Dile tekçi yaklaşmamak ve ağızlarda dahil çoğulculuğu esas almak gerekir."
'Amatör ruhlu dil aktivizmi….'
"Sadece kuru bir ajitatif dille, dilin Kürtler için önemini anlatmanın ötesinde mevcut asimilasyon politikalarıyla başa çıkmanın yolları aranmalı" diyen Ronayî, Kürtçenin geliştirebilmesi için yapılabilecek çalışmaları ise şu şekilde sıraladı: "Dediğim gibi en geniş anlamda bilinçli dil politikaları geliştirmek şart, bunun içinde profesyonel kadroların çalışma yürütmeleri lazım. Alan çalışmaları yaparak yöresel dil haritaları çıkarmak, dil kaybını ve bu kaybın hızını tespit etmek gerekir. Mevcut resim ortaya çıktıktan sonra çatışmalı ortamlardan geçen ülkelerin dili canlandırma tecrübelerinden de faydalanarak bir dizi tedbirler listesi oluşturulmalı. Ve bunları pratiğe dökecek platformalar yaratılmalı. Bunun yanında genel mücadelenin bir parçası olarak amatör ruhlu dil aktivizmi çok önemli. Mahallelerde, üniversiteli öğrenciler arasında ve çocuklar için farklı pratikler geliştirilebilir. Dil atölyeleri, edebiyat okuma grupları, tiyatro çalışmaları, film-belgesel çekimleri profesyonel çalışmaların yanında da amatör ekipler oluşturmak da çok önemli. Çoğu zaman bizi ayakta tutacak olan o amatör ruhtur. Bireysel olarak da özellikle gençler bu saydığım alanlarda kendilerine yer açabilirler örneğin."
Son olarak Kürt Dil Bayramı'na kaynaklık yapan Celadet Bedirxan'ı anan Ronayî, sözlerini şöyle tamamladı: "15 Mayıs 1932'de ilk sayısını yayınladığı Hawar dergisi ile Kürt diline sunduğu eşsiz katkıların ilk adımını atmış oldu. Özellikle Kurmancî lehçesinin gelişmesi için çok önemli çalışmalar bıraktı arkasında, bugün bu alanda çalışma yürüten değerli insanlar onun açtığı yoldan ilerlemektedir. Bu bayramın Kürt Dilinin önündeki tüm engellerin aşılmasına vesile olmasını dilerim."
(ro/ck/dk)