Mizgin Tahir: Halkım için bir şeyler yapacağım

09:05

Rojda Oğuz/JINHA

İSTANBUL - Kürt müziğinin başarıdan başarıya atladığı bir dönemde savaşların ve yıkımların arasından yükselen Mizgin Tahir’in naif sesi politik kimliği ile bütünleşiyor. Mücadelesini sanatçı kimliğiyle harmanlayan Mizgin, “Ne kadar layık olabilirim halkıma, devrime, direnişe ve bu harekete? Layık olacağım konusunda umudum var. Halkım için bir şeyler yapacağım” diyerek sanatın ve devrimin iç içe geçmişliğini hatırlattı.

İlk Kürt opera sanatçısı Mizgin Tahir’in dengbejlerden gelen güzel ve uzun nefese dayalı sesi Kürt müziğine önemli gelişmeler kazandırdı. İstanbul’da 7-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen Kürt Festivali’nin öncü katılımcılarından olan Mizgin Tahir sesi ve yorumunun dışında sahip olduğu politik kişiliği ile Kürt halkının son zamanlarda yaşadığı zorlu süreci değerlendirerek sanatın böylesi durumlardaki önemine dikkat çekti. Mizgin, “Bunca baskı ve katliama, kültürel saldırılara karşı Kürt halkının kendini bu baskılardan vahşetten kurtarması ve koruması gerçekten çok zordur ve büyük bir sorumluluk gerektirir. Sorumluluk aynı zamanda sanatçılar ve aydınlara da düşüyor” dedi.

‘İçimden haykırmak geliyor’

Sürecin Kürt halkı için zahmetli bir süreç olduğu yorumunu yapan Mizgin, sanatçıların ve aydınların Kürt halkının sesini dünyaya duyurması gerektiğini ama baskıcı bir süreçte üretmenin de zorlu olduğunu söyledi. Öz eleştiri niteliğinde, Kürt halkının sesine cevap olamadıklarını belirten Mizgin Dım Dım Kalesi destanına değinerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Dım Dım Kalesi’nde yaşananlar acılı süreçler atlatıldıktan sonra duyurulabilmiştir. Çünkü bir olaya yoğunlaştığında ve ‘ben sanatçıyım halkımın sanatçısıyım’ deyip mevcut acıya cevap olmaya çalıştığında hemen ardından başka bir acı daha yaşanıyor. Annelerimizin dediği gibi, güldüğümüzde bile hemen ardından ‘çok güldük başımıza bir şey gelmesin…’ Durumumuzda biraz buna benziyor.”

Kürt halkının var olan savaş politikalarıyla karşı karşıya kalmasına bir sanatçı olarak sessiz kalamadığını ifade eden Mizgin, sanatçı ve aydınların da içinden miting alanında bağırmak, haykırmak geldiğini dile getirdi.

‘Saldırı ve baskılara cevap olmak gerekiyor’

Savaş politikaların yürütüldüğü Kürdistan’da sanatın yeterince cevap olamadığını belirten Mizgin, her şeyin bir bütünen baskı altında olduğunu söyleyerek, “Biz sanatçılar olarak bu saldırılara baskılara ve acılara cevap olamıyoruz” şeklinde konuştu. Mizgin, Kürt Festivaline katılımın az olduğundan yakınarak, “Şuan festivale geldim İstanbul’a ama halkın katılımı yok. Aynı durum Amed içinde geçerli. Amed’de de aynı durum var. Halkımızı katamıyoruz. Bir şey yapmamız gerekiyor, halkımızı katmak için. Sokak eylemlerinde halk katılım sağlıyor ama bir tiyatro, konsere katılım sağlanamıyor” şeklinde konuştu.

‘Yaşam sadece yemek, ekmek, su değildir'

Kürt Festivali’ndeki konumundan söz eden Mizgin, festivale panelist olarak katıldığını aktardı. Mizgin, katılımlarım azlığından duyduğu üzüntüyü belirterek şunları söyledi: “Halkın arasında daha çok çalışmamız gerekiyor. İstanbul gibi bir metropolde yasayan çok Kürt var. Bu festivaller, konserler onlar için yapılıyor. Bu çalışmalara aktif katılmaları gerekiyor. Bu sanat onlar içindir. Ben onları da anlıyorum. Sonuçta ülkelerinden uzaklar ve burada çalışmaları, ekonomik olarak ayakta kalmaları gerekiyor. Ama yaşam sadece yemek, ekmek, su değildir. Yaşam kültürdür, yaşam fikirdir, yaşam ahlaktır, yaşam duruştur.”

Son olarak Kürditan’da yaşanan katliamlara dönük şiir yazdığını ve Diyarbakır’da bulunan sanatçıların şiirinin seslendirdiğini anlatan Mizgin, “Sanat öyle bir şeydir ki için kaynamalı. Şunu düşünüyorum: ne kadar layık olabilirim halkıma, devrime, direnişe ve bu harekete? Layık olacağım konusunda umudum var. Halkım için bir şeyler yapacağım” dedi.

(ödk/ck/mg)