Kürt Kültür Sanat Festivali panelle devam ediyor
17:38
JINHA
İSTANBUL- 2. Kürt Kültür ve Sanat Festivali’nin ikinci gününde müzisyen, tiyatrocu, sinemacı ve edebiyatçıların katıldığı “Edebiyat ve sanat” konulu panel düzenledi.
Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM) düzenlemiş olduğu 2. Kürt Kültür ve Sanat Festivali’nin ikinci gün ekinlikleri kapsamında Cezayir Toplantı salonunda “Edebiyat ve Sanat” konulu panel yapıldı. Moderatörlüğünü Rugeş Kırıcı’nın yaptığı panelde, yazar Dilawer Zeraq, tiyatrocu ve tiyatro yazarı Çetoye Zedo, sinemacı İlham Bakır ve müzisyen Mizgin Tahir konuşmacı olarak yer aldı.
Genel çerçeve olarak Kürt edebiyat ve sanatının sorunları, geldiği aşama, eksiklikleri, Kürt sanatçılarının Kürt edebiyatı ile olan ilişkileri, Kürt dilinin edebiyat ve sanatta kullanımı ve yeri, Kürt dilinin yaşadığı sorunlar ve günlük yaşamdan sanata yansımaları tartışıldı. Panelistlerin konuşmalarının ardından söz alan Rojavalı sanatçı Mizgin Tahir sanata dair düşüncelerini dinleyicilerle paylaştı.
‘Kültür bir halkın ahlakıdır’
Dilin, kültürün ve edebiyatın bir halkı yorumlamada kodlar olduğunu dile getiren Mizgin, “Dört parça Kürdistan’ın sanatını yorumlayarak, halkı ve kendimiz tanıyoruz. Dil, senin dilini bilmeyenlere, senden farklı düşünenlere kendini ifade etme aynı zamanda da isteklerini gerçekleştirmede ve amacına ulaşmada araçtır” şeklinde belirtti. Kelimeye ve kelimenin anlamına önemle değinen Mizgin, “Sanatçı bu kelimeyle sanatı nasıl geçekleştirir? Kendini nasıl anlatır?” sorularını yönelterek kültürün bir halkın ahlakı olduğunun altını çizdi.
‘Sanat eleştiri aracıdır’
“Sanatçılar sadece film çekmek, yazmak ya da şarkı söylemek için sanatçı değiller” diyen Mizgin, bir müzisyen olarak kendisi içinde ilk sorunun, “Sanatı icra etmedeki amacımız nedir?” olduğunu ifade etti. Kelimenin anlamını bilmeden amaca ulaşılamayacağını belirten Mizgin, “Sanat eleştiriye vesiledir. Sanatla bir durumu eleştirebilirsiniz. Ben sanatçıları tanrı gibi görürüm. Tanrı her şey görür ya öyle. Sanatçı o halkın sorunlarını dile getirmeli. Eğer biz o halkın dilini, ruhunu bilemezsek o halkı yansıtamayız” şeklinde konuştu.
‘Ruhun toprağa bağlı değil ise…’
Kürt edebiyat ve sanatında Kürtçe’nin yerine vurgu yapan Mizgin, “Kelime ve cümleler sanatçının içinde yoğrulmaz ise sanatçı amacına ulaşamaz. Destanlar, masallar bizim kültür ve ahlakımızı yansıtan şeylerdir. Sanatçılarımız eğer Kürt destanlarını, hikâyelerini, masallarını bilmezler ise bu folklorun içinde pişmezlerse söz havada kalır. Aynı şekilde ruhun toprağa bağlı değil ise uzağında kalırsın. Örneğin sinema yeni bir alandır Kürtlerin arasında. Çok adımlar atmamıştır henüz. Yeni sanatların toprak, destan ve kültürle bağı yoksa amaçsız kalır ve hedefine ulaşamaz. Bu yüzden önce bu dili, bu kültürü anlamalıyız. Anlamalıyım ki anlatabileyim” açıklamalarında bulundu.
Kürt dili çok zengin bir dil
“Kürt dili bir romana bir filme yeter mi?” sorusu çerçevesinde yürütülen tartışmalara, “Yetmez” cevabını verenlere Mizgin şu şekilde cevap veriyor: “Bende diyorum ki eğer Kürt dili yetmiyorsa, hangi dil? Dört lehçesiyle çok zengin bir dil olan Kürtçe üzerine çalışmalar yürütmek ve bu çalışmaların içini doldurmak gerek” dedi. Kürdistan’da yaşananlara sanatın cevap olma konusunda yetersiz kalışını eleştiren Mizgin, “Yapılan çalışmalarda refleks olarak yapılıyor içi doldurulmuyor. Devrim şarkıları, resimler birçok konuda sanatçılar yaşananları dile getirmekte eksik kalıyor. Rojava Devrimi için bir tiyatro ya da bir şarkı yapılması refleks olarak yapılıyor. Sanatın durumundan uzak düşüyoruz. Kelimelerin sınırları sanatın sınırları, eğer sen pişmemişsen bu sınırları sen kendin çizersin” şeklinde belirtti.
Festivalin ikinci gününde, “Papucen min en xwesik” isimli çocuk oyunu ve Sakine Cansız’ın anlatıldığı “Sara: Bir kavgaydı yaşamım” belgesel filmi Gölge Kültür Merkezi’nde gösterildi. Film gösterimlerinin ardından Akşam saat 20:00’de “Yen xwedi ji wan stendi” tiyatro oyunu Su Gösteri Merkezi’nde tiyatro severler için perdelerini aralayacak.
(ce-ödk/ck/sy)