Kadınların şarkıları zindanları aşarak yükseliyor

09:07

Emine Demir- Gönül Erdoğan/ JINHA

KOCAELİ - Gebze Kadın Kapalı Cezaevinde PAJK'lı tutsaklar tarafından kurulan Adule Müzik Grubu üyeleri IŞİD'in Şengal'e saldırdığı süreçte grubun kurulduğunu belirterek, isminin Şengal'de IŞİD çetelerine karşı direnen Derweş ve Adule'lerden geldiğini söyledi.

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan PAJK'lı kadınlar, iki yıldır cezaevi koşullarında Adule Müzik Grubu ismiyle sanat içerisinde üretimde bulunuyor. Yalnızca bir müzik grubu olmak ile kalmayan Adule, aynı zamanda tutsak kadınlar için bir direniş kaynağı. Kürt halkının Şengal, Kobane, Cizre, Sur direnişine kilometrelerce uzak zindanlardan şarkıları ile destek veren kadınlardan Ruhşan Bozan, Hediye Yayık, Behiye Kalenderoğlu, Aslı Calıhan, Dilşah Kocakaya, Ayşegül Ayaz ve Berçem ile "Toplumsal yaşamın temel dokusu sanat" ile ilgili konuştuk.

*Grubun adı neden Adule?

Dilşah: Şengal'e saldırı süreciydi. IŞİD Şengal'e saldırmış, halkımızın çoğu katledilmiş, bir kısmı ise dağlara sığınmıştı. Kadınlar ve çocuklar kaçırılmış, insan pazarları kurulmuştu. Tüm bunlar karşısında ise Derweş ve Adule'ler direniyor halkımızı korumaya çalışıyordu. Orada direnen Adule'lere atfen ve tarihin arka planına vurgu yapmak amacı ile bu ismi aldık.

Berçem: Birçok isim önerildi. Demokratik bir tarzda belirledik. Ama süreçten kaynaklı tüm arkadaşlar bu adı kabul etti.

*Bir müzik grubu oluşturma fikri nasıl doğdu, bu grupta yer almanızın sebebi nedir?

Dilşah: Grup ilk oluştuğundan beri içindeyim. Alanda 60-70 arkadaşız. Dönem dönem özel günlerde bir araya gelip kültür programları düzenliyoruz. Böylesi günler için bir koro oluşturulmuştu. Kültür-sanat çalışması ile ilgilenen arkadaşlar benimle konuşarak mevcut koro dışında daha farklı şarkılar söyleyecekleri, enstrüman çalacakları, dansla birleştirecekleri yeni bir tarz yaratacaklarını söylediler. Bunun için genç kadınların yer alması gerektiğini belirttiler. Bana çok çekici geldi. Bu alanın genç ve güzel sesli bir kadını olarak teklifi hemen kabul ettim.

Ayşegül: Ben 2015'te Gebze'ye geldim. Daha önce Sincan'daydım. İlk geldiğim dönemde programa çıkmaya az bir süre kala bağlamacıya ihtiyaç vardı. Alanın en genç ve en güzel bağlama çalanı olarak bana teklif ettiler. Ben de bir defaya mahsus olarak kabul ettim. Ama hala gruptayım. Artık kader ortağı olduk ve bırakamıyorum.

Berçem: Ben de 2013 yılında Sincan'dan buraya sürgün edildim. Geldiğim günden beri bu çalışmadayım. Aslında önce bir koro oluşturduk. Bu koronun en genç ve yetenekli üyesi Gülistan Üstün (Eylem) arkadaştı. Gülistan arkadaş bu son süreçte Cizre direnişinde ilk bodrumda mahsur katledilenlerden. Alanımızda sanat çalışmalarına özel bir ilgi var. Gitgide beklentiler artmaya başladı. Bir süreden sonra beklentilere cevap veremez olduk neredeyse. Halbuki sanat çalışmasının işlemi dönemin ihtiyaçlarını görüp karşılamaktır. Mesela enstrümansız söylüyorduk. Enstrüman çalabilenimiz de yoktu. Sadece bidondan yaptığımız bir davulumuz vardı. Kendi kendimize bazı enstrümanları öğreniyoruz ama ilk etapta kimse çalabileceğini düşünmüyordu. Şimdi ise her şarkıda enstrüman kullanıyoruz.

Ruhşan: 2015'te buraya geldim. Burada beni önceden gerilladan tanıyan arkadaşlar vardı. Eskiden beri şarkı söylediğim bilinir ve sesim beğenilirdi. Arkadaşlar gruba yeni üye almak isteyince kendimi önerdim. Aslında burada da kendimi, duygularımı denemek istedim. İçeride de her şeye rağmen duyguları canlı kılma, daha yoğun ifade etme gücüne erdirmeyi anlamlı buldum ve katıldım. Mekan darlığına, imkan kısıtlığına rağmen coşku ile katılıyoruz.

Hediye: 2013 yılında Amed'den bir grup arkadaş ile Gebze'ye geldim. Orada da koro çalışmalarındaydım. Dışarıda herhangi bir çalışmam olmamıştı. Kendi kendime şarkı söylemeyi severdim o kadar. Burada 2014'de koro ile başladık. Sadece moral olsun diye bir araya gelirdik. Zamanla daha düzenli ve yaratıcı şeyler yapmak isteyince müzik grubuna evrildik. Her hafta düzenli toplanmaya başladık. Yıllık planlama ile çalışmaya başladık. Ayrıca eğitim çalışmaları da yapıyoruz.

* Daha önce kültür-sanat alanında deneyimleriniz olmuş muydu?

Aslı: İlk dönem koro çalışmasında yer almadım ama arkadaşların çalışmalarını ilgi ile izlerdim. Daha sonro Adule'nin kurucuları arasında yer aldım. Ben de devrimci-kültür sanat anlayışı ile yürüyebilmek, bu anlayışı pratikte örgütleyebilmek için bu çalışmada yer aldım. Tabi ki bu aynı zamanda kendimi örgütleyebilmek oluyor. Yoğunlaşmamızın ağırlığı bu eksende olduğu için bu çalışmanın bize kazandırdığı en önemli avantaj budur.
Behiye: İlk kültür-sanat çalışmalarına 95 yılında Zap kıyısında gençler grubunda başladım. Çok tanınan "Çiyaye Reşke" şarkısını besteleyen, söyleyen Şehit Sipan arkadaş, biz genç gerillalara müzik, tiyatro eğitimi veriyordu. Bu vesile ile Şehit Sipan ve Çiyaye Reşke şehitlerini de saygı ile anıyorum. Adule'nin ise en yeni üyesiyim. Adule 4 kez sahneye çıktı ben 2'sinde yer aldım.

*Cezaevinde kültür-sanat çalışması yürütmenin zorlukları nelerdir, çalışma koşullarınız nasıl?

Aslı: Adule olabildiğine zorlu koşullarda çalışma yürütüyor. Küçücük, penceresiz, havasız bir odada bir araya geliyoruz. İstediğimiz gibi ses bile çıkaramıyoruz çoğu kez. Yine de şikayet etmiyoruz. Bu koşullarda bir şarkı yapmak, repertuvar hazırlamak bize daha anlamlı geliyor. Katılan her emek bu anlamı büyütüyor. Cizre'de şehit düşen Gülistan arkadaşın çok emeği var. Yerel parçalar söylerdi. Bunlar bizler hala söylüyoruz. Bu deneyim bize biz kadınların yaratıcılık sınırlarının üstünde seyretmemiz gerektiğini gösterdi. Bu pratik deneyimle kültür-sanat alanında neyi inşa edeceğimizi göreceğiz.

Hediye: Önderlik, "Toplumsal yaşamın temel dokusunu sanatla yaratabiliriz" diyordu. Bizim de şiarımız buydu. Devrimci sanat anlayışında farkındalık geliştikçe, yaratıcılık, fikir üretme ve manevi paylaşımı derinleştirme çabalarımız da gelişti. Yaşamın diyalektiğini sanatla yakalamaya çalışıyoruz. Yazımsal çalışmalar da yapıyoruz. Ama dışarıda ki gruplarla karıştırılmasın. Ne profesyonel ne amatörüz. Bu çalışmayı yaşamın bir parçası olarak ele alıyoruz.

Dilşah: Dışarıda yapılan, yeni çıkan müzikleri önemsiyoruz ama radyodan dinleyip ezberleyebiliyoruz. Bu da yeterli olmuyor. Burada 4 beste yaptık. İkisi Şehit Arin Mirkan üzerine, bir tanesi de hendekler üzerine. Grup dışından arkadaşlar da söz yazıp bize veriyor. Ama bunları dışarı ile buluşturamıyoruz. Bu besteleri notaya döküp dışarı yolladık ama kendi sesimizi de dışarı ile buluşturmak istedik. Bunun imkanına sahip değiliz.

Ayşegül: Mesela Berçem arkadaş davulunu içeri aldıramadı. Biz de yaratıcılığımızı kullanıp turşu bidonundan davul, boncuklardan, şişelerden enstrümanlar yaptık. Elimize ne geçiyorsa değerleniyoruz. Çok değişik ritim aletlerimiz oldu.

Behiye: Koşulların kısıtlığı bir de arkadaşların yoğun beklentileri bizi yaratıcılığa zorluyor. Arkadaşlara yeni bir şey sunmaktan mutlu oluyoruz. Ama koşulların kısıtlığı üretimi etkileyebiliyor.

*Hangi müzik türlerini kullanıyorsunuz ve hepiniz enstrüman çalmayı burada mı öğrendiniz?

Berçem: Ben davul çalmayı dışarıda öğrendim. Burada gitar ve bağlama öğrenmeye başladım kendi kendime. Bu gruptaki tüm arkadaşlar ritim çalabiliyor. Yoğut kovasının içine kaşıkları koyup yeni bir alet yaptık. Sesi çok güzel. Dışarıdaki müzisyenler de deneyebilir. Tahta kaşık kullansınlar. Sazımız olmasaydı mutlaka onu da yapardık.

Ayşegül: Bağlama çalıyorum. İlk defa Sincan Cezaevinde iken Berçem arkadaş çalmayı gösterdi. Sonra kursuna da gittim. Erbaneyi dışarıda da çalıyordum. Şimdi ne bulursam çalmaya çalışıyorum.

Aslı: Flüt ve erbane çalıyorum. Çocukken dümbelek çalarak başladım. Ritim kulağı gelişince bendir de çalmaya başladım.

*Kaç beste yaptınız ve hangi dilde müzik yapıyorsunuz?

Ayşegül: Şehit Arin Mirkan için iki beste yaptık. Hendekler üzerine rap yaptık. Bir de Önderlik üzerine Dimilki dilinde beste yaptık. Dil sınırımız yok ama genelde Kürtçe müzik yapıyoruz. Sistemin tek tipleştirme ve kültürsüzleştirme politikalarına karşı halkların öz kültürüne dayalı, farklıları bir arada buluşturan bir tarzı esas alıyoruz.

Berçem: Enternasyonal müzik yapıyoruz. Grubun yetenek çeşitliliğinden kaynaklı her tarzı uyguluyoruz. Müzalden Roman havalarına, dans ile pandomimle süslüyoruz.

*Kısa süre önce burada bir program yaptınız. Kürdistan'da devam eden direniş esnasında müzik çalışmalarınıza nasıl bir anlam yüklediniz?

Aslı: Zindanda da sürecin ağırlığı yoğun yaşanıyordu. Morallerimizi örgütleme amaçlı bu programı yaptık. Öfkenin de had safhada olduğu bir süreçti. Duygularımızı örgütleyerek sürece cevap vermek zorundaydık.

Berçem: Bütün enerjimizi şarkılara yüklemeye çalıştık. Sürecin heyecanını, acısını müzikle yaşamaya çalıştık. Ama asıl olmamız gereken yerde olamayınca o eksiklik duygusunu bir türlü aşamıyorsun.

Ayşegül: Halkımızın topyekün imhasının hedeflendiği bu sürece inadına var olma anlamı yükledik. Her bir şarkının, melodinin sözü barikatlarda, hendeklerde direnen halkımız ile buluşmaydı aslında. Duygusal boyutta zorlayıcı olsa da yaşanan direniş ile birleşmesiydi tüm amacımız.

Ruhşan: Kürt halkı onuru ile yediden yetmişe direniyor. Dışarıda yaşanan mücadeleyi yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz. Duyguda derinleştirerek, sesimizle, sözümüzle, nefesimizle, biriken öfkeyi birleştirme amacı ile gittik üstüne.

Dilşah: Sahneye ağır bir yük hali ile çıktık. Parçaları sesimiz titreyerek söyledik, psikolojik olarak sesimiz kısıldı. Ama inadına söyledik. Sonra sahneye komedi oyunu çıktı. Komedi oyunu ağlayarak izledik.

Behiye: Duygusal zorlanmalar provalara hakim oldu. Provalara her geldiğimizde yeni bir vahşet duyuyor, binbir zorluk ile moralimizi toparlıyorduk. Şarkı söylemek bir suçluluk duygusu yaratıyordu. Ama her şeye rağmen yaşamak ve direniş ile bütünleşme ihtiyacı duyduk. Arkadaşlar anısına, direniş yapıyor ama orada olamıyorsun…

Hediye: Müzik insan duygusunu en iyi ifade eden sanat dalıdır ama müzikle dahi duygularımızı ifade edemediğimizin farkına vardık. Ama katlanılamaz dediğin duyguları dahi müzik ile direnişe kanalize edebilirsin. Koma Adule'nin böyle bir etkisi oldu.

* Özyönetim alanlarında Awaze YPS kurulmuş. Onlara bir mesajınız var mı?

Berçem: Haberi okuduğumuzda çok heycanlandık. "Asıl olmamız gereken yer" dedik birbirimize. O koşullarda müzik yapabilmeleri çok anlamlı. O fotoğraftan güç aldık. Müzik orada da direniyordu. YPS müzikle sınırları ortadan kaldırdı.

Dilşah: Gözlerim gitar çalan arkadaşın toprak dolu tırnaklarında takılıp kaldı. Devrim şarkılarını çalan en güzel ellerdi onlar. Belki şarkıları duymuyorduk ama sözlerini okuduğumuzda adeta melodisini de duyuyorduk.

* Son olarak Adule size hangi hayalleri kurduruyor?

Dilşah: Bir gün bu grubumuz ve kendi yaptığımız şarkılar ile Amed Newroz'una katılmak istiyorum

Berçem: Şuan evin duvarında asılı olan davulumu ve grup arkadaşlarımı alıp Surlara çıkmak hep beraber avazım çıktığı kadar bağırıp özgürlük türküleri söylemek istiyorum.

Behiye: Ben de hiç gitmediğimiz Cizre'ye memleketime gitmek istiyorum.

Hediye: Adule'ye girdiğimden beri Önderliğe ve halka bir program yapmayı hayal ediyorum.

*Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Dilşah: Berxwedan Jiyane!

Aslı: Devrimci kültür-sanatı bize miras bırakan şehitlerimizin ve direnen kadınların yaratımlarını melodileştirerek kalıcı kılmaya çalışırken asıl amacımız onlara layık olmaktır.

(ck/dk)