Kadın, öykü, barış ve Ayşe Kulin: Her şey bizim öykümüz
14:38
JINHA
ANKARA - 14 Şubat Dünya Öykü Günü Bildirisi'ni kalem alan yazar Ayşe Kulin, "Doğumla ölüm arasında bize dokunan, bizi biz yapan her şey, bizim öykümüz. İnsana, hayata ve hayatın içindeki her şeye dair… Dünya döndükçe ve dünyada insan olduğu sürece öykü de olacak" dedi.
Bugün 14 Şubat Dünya Öykü Günü. Edebiyatın biriciği öykünün kendi gününde Ankara'dan İzmir'e, Diyarbakır'dan Edirne'ye ve Erzurum'a kadar yazarlarla okurların öykü buluşmaları gerçekleştirildi. Geçen yıl Murathan Mungan'ın kaleme aldığı Dünya Öykü Günü Bildirisi'ni bu yıl Türkiye edebiyatının en önemli yazarlarından Ayşe Kulin kaleme aldı. 14 Şubat Dünya Öykü Günü'nde, bildiri Türkiye'deki farkı kentlerde okunurken, farklı dillere çevrilerek dünyadaki öyküseverlerle de paylaşıldı. Ankaralı öyküseverler ise, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Abdulkadir Noyan Konferans Salonu'nda bir araya gelen bir araya geldi.
Edebiyat yolculuğuna 1984 yılında öykü ile başlayan Ayşe Kulin, "Biz, aynı toprağın çocukları bulacağız bir çözüm," diyerek, barışa söz veren edebiyatçılar arasında yer aldı. 2016, 14 Şubat Dünya Öykü Günü Bildirisi'ni de kaleme alan Ayşe Kulin, kadın, öykü ve barışla bildiride şöyle seslendi:
'Öykü, budur işte!'
"Çırpı bacaklı küçük kız, sokakta yaşlı dedesiyle el ele yürüyor. Ona demişler ki, sakın elini bırakma dedenin, kulakları iyi duymuyor, sen onun kulakları olacak, korna seslerini onun için duyacaksın. Dikkatli ol! Nasıl içime işlemişse dedeme kulak olma sorumluluğu, kırk iki yıl boyunca yüreğimde kuluçkaya yatıp sonra bir gün, birden bire öyküye dönüşmüştü. Bir başka anımda, anneanneminon yaşından beri çaldığı piyanosundan, doksan üç yaşını sürerken ayrılmak zorunda kaldığı güne dair. Ben büyümüştüm, koskocaman bir kadındım artık ama o anda hissettiğim çaresizliği, isyanı nasıl döktümse kağıda, bana iki değerli Öykü Ödülü kazandırmıştı Piyano adlı hikayem. Aradan yıllar geçti, bir arkadaşım kanser oldu. Göğsünü alacakları için korkuyordu. Ben de korkuyordum hem onun için, hem ya benim de başıma gelirse diye. Bu korku, bir kaç ay sonra parmaklarımın ucunda yine bir öyküye dönüştü. Öykü, budur işte!
'Öykü, insana, hayata ve hayatın içindeki her şeye dair'
Anılar, kokular, renkler, sevgiler, korkular, anlar ve algılar... Hayata dair ne varsa, yazıya dönüştüğünde, paylaşıldığında, biz buna öykü diyoruz. Aslında öykü biziz, hepimiziz. Hatta hayatı bizle paylaşan canlı cansız her nesne...kedimiz, köpeğimiz, atımız, pencere önünde duran saksımız, fıstık ağacının ardındaki mehtap,dudağımızın ucundaki sigara, kovadaki balık, yüreğimizdeki heyecan, sevgi ya da kin ve elbette hayallerimiz... Doğumla ölüm arasında bize dokunan, bizi biz yapan her şey, bizim öykümüz. Üstelik bir roman gibi sonu olması da gerekmiyor, bir iç dökme ya da sırf coşku olarak kaldığında dahi, anlamlı. Öykü, sırf bu yüzden yaşam kadar değerli ve saygın. İnsana, hayata ve hayatın içindeki her şeye dair olduğu için.
'Dünya döndükçe öykü de olacak'
Dünya döndükçe ve dünyada insan olduğu sürece öykü de olacak, bizi bize anlatmaya, bizi çoğaltmaya, hayatın her anını ve halini bize samimiyetle aktarmaya devam edecek. 2016 Yılının Öykü Günü'nde, tüm öykü yazarlarının ve okurlarının Öykü Günü'nü kutluyor, yazanlara, okuyanlara, düşünenlere, hayal kuranlara ve umudun peşini bırakmayanlara aydınlık, güzel günler diliyorum."
Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği, Çankaya Belediyesi ve Ankara Üniversitesi ortaklığında düzenlenen etkinlikte eleştirmen Ayşegül Tözeren de Ayşe Kulin ile söyleşi gerçekleştirecek.
(sy/mg)