Şöhret Baltaş: Edebiyat piyasalaştı ve erkekleşti
17:28
JINHA
İSTANBUL- Gazeteci-yazar Şöhret Baltaş, edebiyatın piyasalaşmış olduğuna vurgu yaptı ve "Edebiyatı piyasalaştıran erkekler başarı kavramını hayatımıza sokmuş durumdalar. Bu rekabetçi anlayış erkeklerin dünyasında vücut bulduğu için edebiyatta erkekleşmiş halde" dedi.
Sancı Dergisi 1. Yıl dönümü vesilesi ile Cezayir Toplantı Salonu'nda Kültür Sanat Edebiyat Sempozyumu'nu gerçekleştirdi. Toplumsal gelişmelerde edebiyatın rolü ve tanıklığı, kadın ve edebiyat konuların konuşulduğu sempozyuma Şükrü Erbaş, Asım Önen, Melike İnci, Sibel Özbudun başta olmak sanat ve edebiyat dünyasından pek çok isim katıldı. Türkçe ve Kürtçe yapılan "Kadın ve edebiyat" başlıklı oturumun moderatörlüğünü yürüten Edebiyat eleştirmeni Ayşegül Tözeren, barış istemenin imkânsızlaştığı bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, "Bunu teşhir edilen gerilla bedeninden, Özgecan Aslan'ın katledilmesinden, Sur'da, Cizre'de askerlerin duvarlara yazdıkları yazılardan görüyoruz" dedi.
'Erkekler edebiyatı piyasalaştırdı'
Ardından söz alan Gazeteci-yazar Şöhret Baltaş ise, kadın olarak yasamanın en başta mutfakta yazarak başlanan bir süreç olduğunu belirtti. Mutfağın kadının dünyasında özgün bir yerde olduğunu söyleyen Şöhret, "Kadınlar mutfakta dünyalar devirir. Sınıfsal olarak yazan kadınlardan hiçbir zaman tam yazar olmuyor çünkü kitap yazabilmesi için ekonomik yaşamının rahat olması gerekiyor. Kadın, çocuklarına, eşine bakmak için yaşamaya mecbur kılındığı için sadece boş kalan vakitlerinde yazması zor bir şeydir" diye belirtti. Edebiyatın piyasalaşmış olduğuna vurgu yapan Şöhret, "Edebiyatı piyasalaştıran erkekler başarı kavramını hayatımıza sokmuş durumdalar. Bu rekabetçi anlayış erkeklerin dünyasında vücut bulduğu için edebiyatta erkekleşmiş halde" ifadelerinde bulundu.
'Yazmak kadın için bir mücadele alanı'
Yazar Bade Osma Erbayav, kadına ne yazması için ne de düşünmesi için bir alan bırakılmadığını ve başkalarını yaşatmak için zamanlarını harcadıklarını söyledi. Bade, "Bu iktidarda ve toplumda kadın olmak zor oluyor. Yazmak kadın için bir mücadele alanı" diye konuştu.
Yazar Melek Öztürk ise yazan kadınlar olarak duvarları yıkmaları gerektiğini ve evlilik kurumunun ev işlerinin hepsini kadınların yapması zorundalığından kurtarılması gerektiğini ifade etti.
'Yazmak yaşamla mücadele etmektir'
Yazar Gulgeş Deryaspî de kadın olarak yazmanın mutfaktan ibaret olmaması gerektiğini çünkü toplumun mutfağı kadınlara zindan olarak dayattığını dile getirerek, "Kadınlara yüklenen roller olmasaydı belki bende mutfağı severdim" diyerek kadınların sanki hiç yaşamayan, hayatta hiç bir değeri olmayan varlıklar olarak görülmesini asla kabul etmediğini belirtti. Kadınlara biçilen toplumsal cinsiyet rollerini kabul etmediği toplumun için kendisini deli olarak gördüklerini söyleyen Gulgeş,"Toplum beni anlamadığı için kendimi yazılarda anlatmak istedim. Benim için yazmak yaşamla mücadele etmektir" diye konuştu.
'Kürtlerde sözlü edebiyatın temeli kadın'
Kürt edebiyatında kadın olmayı anlatan Gulgeş,"Kadın yaşamın kendisidir olmadan yaşamın hiçbir alanı tam olamaz. Bu yüzden edebiyatın başlangıcı kadındır. Hem Kürtlerde hem de dünyada sözlü edebiyatın temelinde hep kadın var olmuştur" diye ifade etti. Gulgeş,"Kürt edebiyatı yasaklanan bir dil olduğu için Kürt edebiyatının gelişmesi ve yaygınlaşması da oldukça zorlaştı" diye belirterek, anadille ilgili olumsuzluklardan dolayı edebiyatla ilgilenen kadınların görünür olmasının da önüne geçtiğini ifade etti. "Ama Kürt kadınlar Kobanê ve Rojava'da verdikleri insanlık mücadelesi ile dünyada görünür olmayı başardılar" diyen Guldeş, "Bu direniş, hem insanlık hem de edebiyat alanında ciddi bir mücadele örneğidir" diye belirtti.
Sempozyum "Hangi Kültür?" konulu panelle son buldu.
(dek/ck/