Kadın Eserleri Kütüphanesi kadınlar için arkeolojik kazı niteliğinde

09:08

JINHA

İSTANBUL - Kadın eserlerinin bellek yitimi ile yok olmaması için önemli bir mücadele ayağı olarak kurulan Kadın Eserleri Kütüphanesine ilişkin bilgi veren Kadın Eserleri Kütüphanesi Genel Kurulu Üyesi ve yazar Tülin Tankut, “Düşmanlık beslemeyen her insan kütüphanemizden faydalanabilir. Kadın Eserleri Kütüphanesi, kadın ve erkelerin yüklenmiş cinsiyet misyonlarından arınıp kendilerini dönüştürebilecekleri bir yerdir” dedi.

Dünyanın birçok kentinde, kadın konusunda bilimsel çalışmaların daha kolayca yapılabilmesi ve kadınların çok yönlü birikimlerinin derlenebilmesi için kadın konulu kütüphane ve arşivler oluşturuldu. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, kadınların kendilerini ifade etme, yaşamlarını yazıya aktarma, iktidarların savaş politikalarına karşı örgütlü mücadelelerini yarınlara taşımak amacı ile gelecek kuşaklara tanıklıklar bırakma konusunda mevcut yasal ve toplumsal eşitsizlik nedeniyle, erkeklere göre çok daha sınırlı olanaklara sahip oldukları bilinmekte. Çağlar boyunca emekten, yaşamdan yana olma mücadelesi veren kadınların bir yandan da tarihi belleği taşımaları adeta hayati öneme sahip. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı kadının kadın eserlerinin bellek yitimi ile yok olmaması için önemli bir mücadele ayağı olarak 25 yıl önce kuruldu ve o gün bugündür yeni bellekler ekleyerek ayakta kalmaya devam ediyor.

‘Kadın Eserleri Kütüphanesi gerçekleştirme olanağı olan bir düştü’

Kadın Eserleri Kütüphanesi’ne ilişkin konuştuğumuz Kadın Eserleri Kütüphanesi Genel Kurulu üyesi ve yazar Tülin Tankut, vakfın kuruluş öyküsünün Jale Baysal ve Füsun Akatlı’nın 1985 yılında bu projeyi ilk kez düşlemesiyle başladığını ifade etti. 1985’li yıllarda gerçekleşmesine olanaksız bakıldığını dile getiren Tülin, “1988'de üçüncü kurucunun katılmasıyla ‘gerçekleştirme olanağı olan bir düş’ olan vakıf gerçek bir projeye dönüştü. Böylece 1989 yılında Jale Baysal, Füsun Akatlı, Şirin Tekeli, Füsun Yaraş ve Aslı Davaz'ın kurucusu olduğu Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı hayata geçti. Kütüphane açıldığı günden bu yana, hem ayakta kalmak, hem de koleksiyonları oluşturmak ve korumak için, yüzlerce gönüllü kadının ve onlarca kurumun desteğiyle, uzun bir mücadele sürecine girmiş oldu" şeklinde konuştu.

‘Dünyada örneğine az rastlanır bir çalışma’

Kütüphanede kitap çevirilerinin yapıldığını, kadınların şiddete karşı neler yapabileceklerinin yöntemlerini araştırdıklarını söyleyen Tülin, “İlk kurulduğu zaman kitaplar yok denecek kadar azdı. Kadın Kütüphanesi dünyada bile örneğine az rastlanır bir çalışma oldu. Gönüllülerin katkısı ile Kadın Eserleri Kütüphanesi dünyadaki örnekleri bizzat gidip yerinde araştırdı. Bu yüzden kütüphanenin bağımsız bir yapısı var" diyerek araştırma yapmak isteyen herkese açık olduklarını belirtti.

‘Kadınlar hakkında arkeolojik kazı’

Kadın Eserleri Kütüphanesinin, tarihte unutulmuş, görünmez olan kadın eserlerini ve kadın yazarları görünür kılmak için başlatılan bir çalışma alanı olduğunun altını çizen Tülin, “Bu aslında kadınlar hakkında arkeolojik kazı çalışması yapmaya benziyor. Özellikle üniversiteler kadın eserlerine çok rağbet ettiler. O dönemde kadın hareketi Türkiye genelinde çok yaygınlaşmıştı. Üniversitelerde 'kadın araştırmaları bölümü' kuruldu. Aynı zamanda muazzam bir edebiyat gelişmeye başladı" dedi.

‘Geçmişle bağımızı sağlayan nadir eserler…’

Kütüphanenin daha çok gönüllü emeği ve bağışlar ile ayakta durduğunu söyleyen Tülin, Kadın Eserleri Kütüphanesinin giderek 'bilgi merkezi' haline gelip dijitalleşmeye de paralel olarak kendisini öne çıkarmaya başladığına dikkat çekti. Farklı kesimlerden kadınların Kadın Eserleri Kütüphanesine arşivlerini bağışladığının Tülin, “Bu bağışlar sayesinde arşiv bölümümüz gelişmeye başladı. Üniversitelerin tez ve doktora hazırlığı sürecinde kütüphaneden yararlanılarak hazırlandı” diye belirtti. Tülin, "Geçmişle bağımızı sağlayan nadir eserler var kütüphanemizde. Yazı alanındaki etkinliklerin yanı sıra kültür sanat alanında da etkinliklerimiz oluyor” ifadelerinde bulundu.

‘Düşmanlık beslemeyen her insan kütüphanemizden faydalanabilir’

Kadınların bilim, sanat, kültür ve önde oldukları tüm çalışma alanlarının gün ışığına çıkarılmasının, akademisyenlerin bu tür konuları kitaplarında yazması ve genç kuşaklara bunların aktarılmasının önemli olduğunu vurgulayan Tülin, “Kadınların tarihi ve geçmiş, bugün, gelecek düşüncesi toplumları ileri götürecektir. Kadın Eserleri Kütüphanesi insanlara ne cinsiyetçi ne de ırkçı yaklaşmaz. Burası araştırma merkezidir dolayısı ile kadın ya da erkek hiç fark etmez" dedi.

Tülin son olarak, “Önemli olan insan olma erdemine erişmiş olan. Düşmanlık beslemeyen her insan kütüphanemizden faydalanabilir. Kadın Eserleri Kütüphanesi, kadın ve erkelere yüklenmiş cinsiyet misyonlarından arınıp dönüştürebilecekleri bir yerdir. Kadın Eserleri Kütüphanesi toplumun demokratik ve özgür düşünme becerisine erişimine destek oldu" ifadelerinde bulundu

(dek/sg/ck)