Cinsiyetçi masallara karşı feminist masallar
12:50
JINHA
ANKARA - İnternet arama motoru Google, Fransız yazar Charles Perrault'un doğum günü nedeniyle yazdığı masallardan özel bir doodle, yani logo çalışması yaptı. Charles'ın masalları arasında Külkedisi, Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı kız gibi masallar yer alıyor. Bu çocuk masallarının en büyük özelliği ise ataerkil söylemlerle toplumsal cinsiyet rollerini nesillerarası pekiştiren cinsiyetçi masallar olması.
12 Ocak 1628'de Paris'te doğan Fransız yazar Charles Perrault, çok sayıda çocuk hikâyesi yazdı. Külkedisi, Uyuyan Güzel ve Kırmızı Başlıklı Kız gibi hikâyelerin yüzyıllardır masal olarak anlatılırken, bu masalların en önemli noktası hep gözden kaçtı: Cinsiyetçiliği.
Neredeyse her çocuğun okuduğu ilk kitapların arasında, Charles Perrault'un eserleri arasında olan bu masallar yer alıyor. Hemen her masalda, kadınlar güzel ve alımlı, kız çocukları narin ve kırılgan, oğlan çocukları ve erkekler ise, güçlü, koruyucu ve kadınlara, çocuklara sahip çıkan karakterlerden oluşuyor. Korunmak için erkeklere ihtiyaç duyan, iyi, bakımlı, terbiyeli ve narin kız çocukları ile kadınlar, 'peri' gibi idealize edilmiş bir portrede sunuluyor. Toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak yazılan bu masalların en tehlikeli kısmı ise, bu rollerin nesiller boyunca yeniden üretilmesine neden olması. Kadınlar masallarda yalnızca kalıp güzellik ve iyilik anlayışlarıyla sınırlı kalmıyor. Toplumsal ahlâk ölçüleriyle oluşturulan bu masallar, yine toplumsal kalıbın dışında kalan, özgür ve kontrol edilemeyen tüm kadınları da 'cadı' olarak gösteriyor.
Erkek masal-cı-lara karşı, feminist masallar
Külkedisi masalında olduğu gibi, dayatılan güzellik anlayışındaki çirkin kadınlar 'evde kalan' kötü, sorunlu ve ahlâksız kadınlar olarak gösterilirken, yine bu güzellik anlayışına göre güzel kadınlar ise bütün ahlâk normalarına uyan, mutlaka evlenmesi ve 'evinin kadını, çocuklarının annesi' olarak hayatına mutlu, düzenli ve istikrarlı bir şekilde devam eden ve etmesi gereken kadınlar olarak resmediliyor. Sindirella'nın 'hayatının erkeğini' bulması için prensesler gibi giyinmesi gerekirken, Uyuyan Güzel'in ise yeniden uyanması için bir prens tarafından öpülmesi gerekiyor. Ancak Sindirella ile verilen bir diğer mesaj ise, "Geç saatlere kadar dışarıda kalman durumunda başına gelmeyen kalmaz, böyle bir durumunda suç sana aittir" oluyor. Bu söz, kadın cinayetlerini meşrulaştıran söylemlerden yalnızca bir örneğin bile, yüzyıllar öncesine dayanan toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl nesiller boyu aktarıldığını gözler önüne seriyor: "O saatte dışarıda ne işi varmış?"
Kadın kimliğini ataerkil söylemlerle oluşturarak yeniden üreten bu 'erkek' masalcılara inat Virgina Woolf'ün dediği gibi, erkekler ne der diye düşünmeden yazarken kendi masallarımızı da kendimiz yazıyoruz: "Feminist Bir Japon Masalı: Prenses Kaguya", "Küçük Feminist Ebba'nın Yolu", "Feministlere Masallar" bunlardan yalnızca birkaçı.
(sy/fk)