İstanbul Bienali'ne protest eserler damgasını vurdu
09:08
Zehra Doğan/JINHA
İSTANBUL - Bu yıl 14'üncüsü düzenlenen İstanbul Bienal'inde protesto temalı eserler dikkat çekiyor. 30 farklı mekanda dünyadan 80 sanatçının eserlerinin sanatseverlerle buluştuğu bienal 1 Kasım'da sona eriyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 5 Eylül'de kapılarını sanatseverlere açan 14. İstanbul Bienal'i devam ediyor. Özellikle gençlerin çağdaş sanata ilgisini artırmak, çağdaş sanatla henüz hiç tanışmamış olanların dikkatini çekmek ve böylece çağdaş sanata duyulan ilgiyi canlandırıp yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen bienal 1 Kasımda son bulacak. "TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori" konusuyla İstanbul'da farklı mekanlarda bu yıl sanatseverlerin karşısına çıkan bienal, Carolyn Christov Bakargiev tarafından şekillendirildi.
Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan 80'in üzerinde katılımcının çalışmaları Boğaz'ın Avrupa ve Anadolu yakasında bulunan 30'dan fazla mekânda karşımıza çıkan bienal, müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarında sergilenerek, kenti sanatla bütünleştirmede büyük bir başarı kazandı. Sanatçı ve bilim insanlarının aynı düşünce biçimi ve arayışlara sahip olduğunun mesajı verilerek birçok bilim insanın çalışmaları ve Orhan Pamuk gibi başarılı yazarların not defterlerinin de sergilendiği bienalde dikkat çekici sanatçılar ve eserleri şöyle:
Sonia Balassania: Taşların Sessizliği (Slience of Stones)
1942 İran doğumlu Ermeni Sonia Balassania, ressam, heykeltıraş, enstalasyon ve video sanatçısı olarak protest işlere imza atıyor. 1979'da İran'daki olaylardan sonra feminist, politik ve aktivist sanata yönelen Sonia, Ermenistan'daki ilk güncel sanat mekanı olan Ermeni Güncel Deneysel Sanat Merkezi'ni açan sanatçıdır. Sanatçı, İstanbul'da Ani antik kenti yakınlarında, Türkiye'yle sınırın Ermenistan tarafında kurulu taşocaklarından çıkarılan sünger taşından yapılma ve gövdesinden kopuk, kabaca oyulmuş 12 büyük heykel başından oluşan yeni işi Taşların Sessizliği'ni sergiliyor. Bu ağır heykeller hiç sesleri çıkmasa da dolaylı olarak toprak, taş ve et bedenleri anlatıyor. Nisan 1915'te tutuklanan ve katledilen Ermeni entelektüellere gönderme yapılmakla birlikte, bu heykellerin soyut niteliği, enstalasyonu, günümüz dünyasında şiddetin ve baş kesmenin külliyen kınanması mesajını taşıyor.
Nikita Kadan: Sıığınak
Bienalin belki de en dikkat çekici eserlerinden biri de sanatçı Nikita Kadan'a ait. 1982 yılında Kiev'de doğan sanatçı, kentsel mimari ve toplumsal koşullara göndermeler yoluyla toplumumuzu dokunaklı bir biçimde yorumlayan enstalasyonlar üretiyor. Genellikle mimarlar, insan hakları aktivistleri ve sosyologlarla disiplinli bir şekilde çalışmalarını yürüten sanatçı bienal kapsamında yerel tarih müzelerine ve Sovyetler sonrası eğitim ve kültür altyapısına giderek artan ilginin bir ifadesi olan iki katlı bir enstalasyon yarattı. Üst katta Nikita, yakın zamanlardaki savaşta harap olmuş Doğu Ukrayna'daki bir müzenin resminden ve tarihinden esinlenerek, çoğunlukla barikatlarda kurulan araba lastikleri ve doldurulmuş hayvanlarla müzeyi yeniden inşa eder. İki katlı çalışmasının alt katında ise yeraltı sığınaklarında kullanılanları hatırlatan içi toprakla doldurulmuş ranzaların içinde yetiştirilmiş kerevizler karşımıza çıkıyor. Mesaj: Aydınlanma'nın müzeler gibi kırılgan kurumları saldırıya uğradıklarında yıkılsalar da yaşam var olamaya ve büyümeye devam eder.
Aslı Çavuşoğlu: Kırımızı/Kırımızı (Ermeni ve Türk kırmızısı)
1982 doğumlu Aslı Çavuşoğlu İstanbul'da yaşıyor. Tek bir rengin (kırmızı) hikayesini yine kırmızı üzerinden anlattığı enstalasyonu sergileyen sanatçı, kültürel ve tarihsel olguların temsil edilme ve dönüştürülme biçimlerini keşfe çıkıyor eserinde. Sanatçı geleneksel olarak Ararat Kırmız böceğinden elde edilen özgül bir kırmızı pigmentini araştırdı. Bu böcek bu gün Türkiye'de önemsiz olsa da bu rengi elde etme tekniğinin bir sır olarak kaldığı, Ermenistan'da kayıp ve geçmiş bir tarihi ifade eder. Yeni resimlerinde ve heykel kitaplarında sanatçı, bu kayıp tarihi, bu koyu kırmızı pigmentten, başka bir kırmızı pigmentine, Türk bayrağındaki daha parlak kırmızıya geçişle resmeder. Bu gün Türkiye'de yaygın olan kırmızı ile Ararat Kırmız böceğinden elde edilen karmen kırmızısı mürekkebi karşılaştırılır. Türkiye kırmızısı varlığını sürdürmektedir oysa Ararat kırmızısı yok olmaya mahkum edilmiştir…
Liu Ding: Sosyalist Gerçekçilik
1976'da Jiangsu eyaletinde doğan Liu Ding, Pekin'de yaşıyor. Liu, pratiklerinde sanat, sanat tarihi ve ideoloji arasındaki soruşturur ve son yıllarda Sosyalist Gerçekçilik ve bu akımın Çin'deki mevcut sanat pratiği ve söylemleri üzerine kapsamlı araştırmalar yapar. Sovyet Gerçekçiliği üzerine eğitim almış yetenekli bir ressama yaptırdığı iki yeni tabloyu bienal kapsamında sergileyen Liu, Çin'deki farklı toplumsal gerçeklikleri ele alan tavrıyla ayrıca gerçekçi tarzda yazdığı şiirlerini İstanbul'da otel odalarına bırakarak ilginç işlere imza atmaya devam ediyor.
Grace Schwindt: Minik Kuşlar ve bir iblis (Little Birds and a Demon - A Still Life)
Grace Schwindt ise "Little Birds and a Demon - A Still Life" işinde iri taneli deniz tuzunu, ahşap bir yemek masası, yıkılmış ve az önce kötü bir şey olmuş hissi yaratan devrik sandalye ve bir de kazanın bulunduğu işiyle İstanbul Moder'ndeki yerini alıyor. İri taneli deniz tuzunu, antik yemek masası ve sandalyeler, bir kuş gözlemcisi ve yağla doldurulmuş kuşlar, bir şeytan ve bir kazanda, kaşıklar ve kaselerdeki giyilmiş bale ayakkabısı, çorbasını bir araya getiren bir enstalasyonu sergileyen sanatçı, ayrıca hoparlörden okunan "Kuzey Deniz Rotası" operayla işini destekliyor. Malları tüm dünyada dolaştırmanın sorumluluklarının kapitalist özgürlük, erişim ve bağlantılık, fantezisinin ve işçinin bedeninin kırılganlığının bir sorgulanışıdır bu. Hareket eden ve düzeni olmayan, tahrip edici ekonomik ve toplumsal etkiler pahasına çoğu kez fareyi bir kez tıklatarak sipariş edilebilen malların taşınmasının yavaşlığı ve ağırlığının…
Annie Besant, Charles Webster Leadbeater: Düşünce Şekilleri
Sosyalist feminist Annie Besant, 1989 yılında Teosofistlere katılır. Teosofistler, dinleri karşılaştırmalı olarak inceleyen ve ırk, d,n ve etnisite ayrımı gözetmeksizin insanların eşitliğine inanan spiritüalistlerdi. Charles Webster'le birlikte kaleme aldığı "Düşünce Şekilleri" kitabı modern soyut sanat teorisinin ilk örneklerindendir. Annie'ye göre "düşünce biçimleri" hem gerçek dünyanın hem de imgesel alanın vücut bulmuş halidir. Yoğun farkındalık, meditasyon, duygu ve arzu hallerinde kavranabilen, çoğunlukla görünmez olanın görünen ve titreşen tezahürleridir. 1981 doğumlu Danimarkalı sanatçı Lea Porsager, Annie'nin kitabındaki guaş boya resimlerinin el yapımı kopyalarında, İngiliz selefinin teorilerine hem bağlı kalır hem de onları yeniden etkinleştirir.
Marwan Rechmaoui: Sütunlar (Pillars)
1964 Lübnan doğumlu Marwan hala Beyrut'ta yaşıyor. Sanatçının Beyrut'tan ve coğrafyasından ilham alan heykel çalışması, kentleşme ve güncel toplumsal ve davranışsal demografi gibi temaları yansıtır. İstanbul Modern'de çeşitli malzemelerden yapılan yapılmış bir dizi yeni heykelin yanı sıra kütüphanede yeni bir çalışma sergiliyor. Bu heykeller, çimento, seramik, çiniler ve metal bileşenleri ama aynı zamanda kent mimarisinin temel yapı unsurları. Beton sütunlara gömülü meskun binaların izleri gibi görünen dikmeler ve diğer maddeleri birleştirir. Sütunlar bombalandığı halde ayakta kalmayı başarmış gibi görünen bir şehrin küllerini bir araya getiriyor.
(fk)