'Fotoğrafa hayatı dönüştüren bir işlev kazandırmak lazım'

09:09

Ceren Karlıdağ/ JINHA

İZMİR - Mültecilerin yaşamlarını fotoğraflayan Yrd. Doç. Dr. Suzan Orhan, insanların seyirlik dehşet izleyicilerine dönüştüğünü dile getirerek "Fotoğrafa hayatı dönüştüren bir işlev kazandırmak lazım. Yalnızca yıkımı değil onurlu direniş alanlarını göstermemiz lazım" dedi.

Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Ögretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suzan Orhan, İzmir'in mültecilerin yoğun yaşadığı semtlerinden Basmane sokaklarında yaşam mücadelesi veren mültecileri fotoğraflayarak "Gerçeksi" adını verdiği bir sergi çalışması yaptı. Çatışmalı savaş koşullarında fotoğrafın ve sanatın işlevsel önemine vurgu yapan Suzan "Özellikle böyle dönemlerde fotoğrafa hayatı dönüştüren, sorgulatan bir işlev kazandırmak lazım" dedi.

'Fotoğrafçı neyi dert ediniyorsa onu gösterir'

Yaz aylarının gelmesi ile çalışmasına başlayan Suzan'ın fotoğrafları Basmane'de zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren mültecileri anlatıyor. Fotoğraflarını çektiği Suriyeli mültecilerin dilencilik yaparak ya da çok düşük ücretlerde çalışarak hayata tutunmaya çalıştıklarını söyleyen Suzan neden böyle bir çalışma yaptığını ise şu sözlerle anlatıyor: "Fakat ben çekim yaparken çok fazla ajite etmeden, olduğu gibi gündelik hayattan fotoğrafladım. Fotoğraf hayatı gösterir, ama neyi göstereceğine fotoğrafçı karar verir. Fotoğrafçı neyi dert ediniyorsa onu gösterir. Savaş koşullarında gidip çiçek, böcek fotoğrafı da gösterebilirdim ama bugün yaşadığımız sorunlar benim derdimse böyle bir çalışma yapmalıyım diye düşündüm."

'Niye mültecileri çekiyorsunuz zaten her yerdeler?'

Sergiyi ilk olarak İstanbul'da açtığında "Niye mültecileri çekiyorsunuz zaten her yerdeler ve biz onlardan sıkıldık" şeklinde tepkiler aldığını dile getiren Suzan "Fakat bu durum 2015 yılında ki Türkiye'nin göstergesidir. Fotoğraf aynı zamanda bir kayıttır ve 2015'in görsel kayıtları da bunlardır" dedi.

'Resmi ideoloji gerçeği değil kurgusalı gösterir'

Çatışma zamanlarında resmi ideolojinin gerçek olanı değil kurgusal olanı gösterdiğini söyleyen Suzan "Zaten bu insanları buraya getiren ve yasal haklarını sağlamayan resmi ideoloji ve hükümettir. Hükümet minimum derecede bile bu insanların haklarını gözetmiyor. O yüzden bu insanlar dilencilik yapmak zorunda kalıyor. İstanbul'da zorunlu seks işçiliği yaptırılan küçük kız çocukları var. Resmi ideoloji ise istediğini görüyor, istemediğini görmüyor. Fotoğraflara baktığınızda daha çok kadınları görüyoruz. Kucaklarında çocuklarla umutsuz durumlalar, tek istedikleri ise çocuklarını yaşatmak" diye belirtti.

'İnsanlar dehşet izleyicilerine dönüştü'

"Başkasının acısını ve yaşananı seyirlik bir malzeme değil de o yaşanılan durumdan çıkacak şekilde göstermek gerekiyor" diyen Suzan, görselliğin çılgın boyutlara ulaştığı bu dönemde insanların artık dehşet izleyicilerine dönüştüğünü söyledi. Fotoğrafçının ise tam da bu noktada o durumdan nasıl çıkılacağı, nasıl çözüm yollarının bulunacağını sanatı ile göstermesi gerektiğini ifade eden Suzan, "Sanatın işlevi budur. Yalnızca acıyı seyretmek değildir. Sanatta başkasının kötü durumunu görüp ondan haz alma durumu var. Bundan kurtulmak gerek" dedi.

'Bu şiddetin teşhir edilmesidir'

YJA Star gerillası Ekin Wan'ın işkence edilmiş çıplak bedeninin fotoğraflanmasını da eleştiren Suzan "İdeolojinin en önemli aracı kadın bedenidir. Özellikle ölü bir kadın bedenine şiddet uygulamak 'Ben ne kadar güçlüyüm sana bunu yapıyorum' demektir. Bir çeşit meydan okuma ve bunu en aşağılık şekilde yapmaktır. Aynı durum Bosna'da yaşandığında Türkiye'de herkes çok fazla tepki gösterdi ama aynı durum kendi sınırlarımız içerisinde yaşandığında tepki konulmadı. Ekin Wan'ın fotoğrafı Ebu Gureyb Cezaevi'nde Amerikalı askerlerin Iraklıklara işkence yaparken çektikleri fotoğrafları hatırlattı. Bu şiddetin teşhir edilmesidir. Bunu kadın bedeni üzerinden yaparak sistem en önemli silahını kullandı" diye belirtti.

'Yapmamız gereken direniş noktalarını göstermek'

Çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerde fotoğraf çekenlere öneride de bulunan Suzan "Şuan ülkede karmaşa, kaos ve iç savaş var. Yapmamız gereken direniş noktalarını göstermek. Yıkımı ve çaresizliği değil. Özellikle böyle dönemlerde fotoğrafa hayatı dönüştüren, sorgulatan bir işlev kazandırmak lazım. Bu bizim elimizde. Resmi ideoloji zaten hep kötüyü gösteriyor ama bizim daha onurlu ve daha insana yakışan bir hayatın ipuçlarını göstermemiz gerekiyor. Olanı değil olandan nasıl çıkacağımızı göstermek lazım. Umut verici, direnişi gösteren fotoğraflar çekmeliler" dedi.

(fk)