Handan Çağlayan: Bir evde sıkışmış üç kuşak ve iki dil var

09:08

Zehra Doğan/JINHA

AMED - Aynı evden üç kuşakla yapılan dil eğilimi araştırması "Aynı Evde Ayrı Diller" kitabı üzerine konuştuğumuz yazar Handan Çağlayan, "Bir evde iki dil arasında sıkışıp kalmış üç kuşak var. Kürt çocuklar artık Kürtçe konuşmak istemezken, kendisi dahi artık Kürtçe konuşmayan ikinci kuşak anne baba çocuğunu Kürtçeye zorlasa da bu dil konuşulmuyor. Nene ve dedeler ise hiç bilmediği Türkçe ile torunlarını sevemiyor. Ortada ciddi bir iletişim ve sevgi kopukluğu var" dedi.

Handan Çağlayan'ın DİSA çalışmaları kapsamında yaptığı "Aynı Evde Ayrı Diller" araştırma kitabı Lis Yayınevi'nden çıktı. Diyarbakır, Adana ve Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde Kürt ailelerle gerçekleşen yüze görüşmeler, okul ziyaretleri, konuyla ilgili toplum örgütü temsilcileriyle görüşmeler ve gözlem yöntemiyle hazırlanan Aynı Evde Ayrı Diller'i akademisyen-yazar Handan Çağlayan'la konuştuk. Çalışma kapsamında aynı aileden üç kuşakla görüşme aldıklarını ve ailelerin günlük hayatta dil kullanma eğilimlerini araştırdıklarını söyleyen Handan, Diyarbakır'da başlayan çalışmanın daha sonra zorunlu göçün izini süren bir hal aldığını anlattı. Handan, "Böylece daha derin bir işin içinde bulduk kendimizi, bir ailede Türkçeyi hiç bilmeyen bir nene, Türkçeyi anlayan fakat hiç konuşamayan bir anne ve Kürtçeyi çok az anlayana ve hiç konuşamayan o annenin çocuğunu gördük. Böyle birçok aile var, onların gündelik birbirleriyle iletişimini araştırdık" diye konuştu.

'Batıda kabul görmek için Türkçe konuşman zorunlu'

"Kürdistan'dan uzaklaştıkça Kürtçe giderek kayboluyordu" diyen Handan Adana Dağlıoğlu Mahallesi'nde göç mağdurlarının kendi aralarında dışarıda da Kürtçe konuşabilirken, Çorlu'da ise Kürtlerin evde Kürtçe konuşsalar dahi dışarıda kesinlikle konuşmadıklarını ve Türkçeyi bilmediklerine rağmen ya kendilerini konuşmaya zorladıklarını ya da hiç diyaloga girmediklerini gözlemlediğini söyledi. Handan, "Çünkü Çorlu gibi batı kentlerinde kendini kabul ettirmen için Türkçe konuşmak gerek. Görüşme aldığım bir genç, 'elektrik faturasını ödemeye gitmiştim, dış görünüş olarak pek Kürde benzemediğim için insanların tutumu gayet normaldi. Bir süre sonra telefonum çaldı ve arayan annemdi. Annem hiç Türkçe bilmez, zorunlu olarak Kürtçe konuştum, bu yüzden oradaki insanların bana karşı bakışları dahi değişti' demişti" diye anlattı. Handan ayrıca Adana ve Çorlu'da üçüncü kuşakların artık Kürtçeyi konuşmadığını kaydetti.

'Bilmediğin bir dilde sevgi eksik kalır'

Üçüncü kuşakların sadece Türkçe konuşmasından kaynaklı aile ve çocuk arasındaki iletişimin kopuk olduğunu söyleyen Handan, "Kürtçe büyüyen ama çocuğuyla Türkçe konuşan anne babanın arasında yine de bir iletişim kopukluğu varken, nene-dede ve torun arasında tamamen bir iletişim kopukluğu var. Sırf torunuyla iletişim kursun diye zorla Türkçe konuşmaya çalışan yaşlılar var, ama yine de torun onu anlamak istemiyor. Bir evde birbirine yabancı birkaç kişiyi düşünün, işte Kürt ailelerin birçoğu böyle bir aile. Bilmediğiniz bir dilde sevemezsiniz" dedi. Artık çocuğun sokakta, parkta, okulda ve onlarca televizyon kanalında duymadığı bir Kürtçeyi konuşmak istemediği, ona daha çok gerekli olan ve televizyonda özendiği kişilerin konuştuğu dil olan Türkçeyi konuşmayı seçtiğini söyleyen Handan, "Anne babaların Kürtçe konuşmakta ısrarına rağmen çocuk Kürtçeyi reddediyor. Buna iki örnek verebilirim; eğitimli anne babaların düşünce dili Türkçe olduğu için, çocuğa aslında istediği Kürtçeyi veremiyor, eğitimsiz olan anne babaların dilini de sistem tarafından özenti hale gelmiş çocuklar tarafından da onların konuştuğu dil itici bulunuyor. Birçok çocukla konuştuğumuzda çirkin, kirli ve cahil çocukların dili Kürtçe, güzel, temiz ve zengin çocukların dili ise Türkçe olduğunu söylediler" dedi.

'Oysa Türkçe zorunlu olmasaydı daha iyi konuşulurdu'

Yurtdışında yaşayan ailelerde Kürtçe konuşmanın daha yaygın olduğunu söyleyen Handan, "Çünkü Avrupa'da dil hiyerarşisi yoktur. Zaten Avrupa ülkelerinin çoğunda birkaç dil bir arada konuşulduğu için çocuk kendi dilini ötelemez. Kürtçenin kendi dili olduğunu anlar ve onu sahiplenirken, bir o kadar da yaşadığı ülkenin dilini de iyi konuşur. Oysa Türkiye'de öyle bir şey yok. Kendi dilini çoğaltmak adına koyduğu baskı nedeniyle kendini her iki dilde de ifade edemeyen çocuklar yetişti bu topraklarda. Oysa Türkçe de çok güzel bir dildir ama sırf bu yüzden ortaya çok bozuk bir dil çıktı. Herkesin kendi istediği dili konuşsaydı eğer eminim ki yine de Kürtler zaten Türkçeyi de konuşurdu. Melih Cevdet Anday, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali gibi daha birçok güçlü yazarları okumak için Kürtler bu dili zaten öğrenirdi. Bu sayede hem kendi edebiyatını geliştirmişken, öğrenmeye zorlanmadığı bir dili de çok iyi öğrenirdi" diye konuştu.

'İnsanlar aşkı dahi kendi diliyle yaşayamıyor'

Bir halkın aşkı dahi kendi starnları, şiirleri ve destanlarıyla ifade edememesinin çok dramatik bir durum olduğunu söyleyen Handan, "Mum û Zîn, Dewreş û Edulê, Siyabaned û Xecê gibi aşk destanlarına sahip bir halkı Türkçe konuşturmaya, o dile özendirmeye, aşkını Türkçe ilan etmeye zorlanıyor. Düşünsenize Evdalê Zeynikê'nin güçlü aşk sözcükleri, zengin hitaplar artık kullanılamıyor. Bu yetmezmiş gibi içi boşaltılmış bir aşk şekli önümüze sunuluyor. Günümüz gençleri artık sevginin bu olduğunu sanıyor ve televizyonlarda gördüğü aşkı ve o dildeki hitabı seçiyor. Bu durum Türk, Kürt fark etmez tüm halklar için çok kötü. Günde 5 kadının katledildiği, erkek egemen sistemin en ağır şekliyle yaşandığı bu ülkede şaşalı hayatlar gösterilerek örnek aşk modeli yaratmak çok vahimdir. Bırakın dil, insanlarda his kırılması yaratılıyor" diye belirtti.

'Kürtçeyi yaşam dili yapmak gerek'

Son olarak Kürdistan'da Kürtçe çizgi filmlerin, romanların ve çocuk masallarının giderek daha çoğalmasının çok anlamlı olduğunu söyleyen Handan, "Çocuklar anane ve babasının kendisine sadece Kürtçe dayatmasından çok, etrafından Kürtçe kitap okuyan, misafirleri Kürtçe ağırlayan, Kürtçe ağlayan, Kürtçe gülen annen baba istiyor. Kürtçeyi abartarak da öğretemezsiniz, onu normalize ederek bir yaşam dili olarak çocuklarınıza öğretmelisiniz" dedi.

(fk)