'Sınırlaşmış Zaman'la paslı bellekler tazelendi

19:47

JINHA

AMED - Diyarbakır'da Ermeni, Türk ve Kürt fotoğraf sanatçılarının ortak projesi olan "Sınırlanmış Zaman" adlı fotoğraf sergisi açıldı. Ermeni fotoğraf sanatçısı Anahit Hayrepetyan, "İnsanlara Ermeni misin diye sorduğumda bana, 'hayır Müslüman'ım' diyorlar. Oysa etnik köken ve din farklıdır. İnsanların kökenleri gözleme korkusu yaşamayacağı günler diliyorum" diye konuştu.

Diyarbakır'da NarPhotos ve 4PLUS bünyesinde çalışan 20 Ermeni, Kürt ve Türk sanatçıların projesiyle ''Sınırlanmış Zaman" adlı fotoğraf ve mültimedya sergisi düzenlendi. Video ve fotoğraflar aracılığı ile konu edindiği insanların hikayelerini birinci ağızlardan aktarmayı, şimdiki zamanın içinden geçmişe kısa yolculuklar yapmayı amaçlayan serginin açılışına sanatçı, gazeteci ve sanatseverler büyük ilgi gösterdi. Kürdistan, Ermenistan ve Türkiye'de geçen hikayelerin ve hikayenin sahiplerinin izleyiciyi başarılı bir şekilde buluşturan sergide, fotoğraflarla üstü kapatılmış tarih tekrar İrdelendi.

Susmak kabullenmektir

Yaşadıkları topraklardan, evlerinden koparılan, büyük çoğunluğu göç yollarında ölüme terk edilen, soykırımla yüz yüze gelen Türkiyeli Ermenilerin, zamanın sırrını kaldırmadıkları, dilsizliklerini korudukları müddetçe makbul vatandaş sayılacaklarına vurgu yapılan fotoğraflarda, oysa bir zamanların en güzel renklerinden biri olan Ermeni halkının ardından sessiz bir tarih kaldığının altı çiziliyor.

Sarkis amca unutulmadı

Serginin en anlamlı çalışmalarından biri de geçtiğimiz yıl eşi Bayzar'ı kaybeden seksen beş yaşındaki Sarkis Amca'nın "Zor e… Tenêbûn pir zor e" sözleri oluyor. NarPhotos ve 4PLUS'un birlikte Diyarbakır'da yürüttüğü bu çalışmada, sanatseverler Sarkis'in derin bir sessizliği yırtan odun sobasının sessiyle büyük yalnızlığını tanık olurken aynı zamanda izleyicin de kendinden bir parça yalnızlığı bulabilmesini amaçlıyor.

'Bu toprakların sesini duyurmak istedik'

Sanatseverlerden tam not alan sergide konuşan sanatçılardan Berge Arabian, kendisinin aslen Diyarbakırlı olduğunu fakat Suriye'de doğduğunu belirterek, " Bu ikili yaşamı fotoğraflarla anlatmak istedim. Türkiye'de artık farklı halklar biriyle iletişim kurabiliyor, bu beni çok sevindiriyor" derken, Ermeni sanatçı Anush Babajanyan da "Sürekli ayrı yapılmak istenen hakların birlikteliğini biz bu projemizle göstermiş olduk " dedi. Fatma Çelik de, " Sadece bu toprakların insanlarının sesini duyurmak ve onları fotoğraflarımızla yaşatmak istedik" dedi.

'İnsanlar kimliğini açıklamaktan korkuyor'

Son olarak konuşan Ermeni fotoğraf sanatçısı Anahit Hayrepetyan ise 8 yıl önce Diyarbakır'a geldiğinde sadece Sarkis amca ve Bezar'ın Ermeni olduklarını söylemekten korkmadığını belirterek, şimdi ise 8 yıla nazaran insanların etnik kimliklerini açıklama konusunda daha cesur olduğunu ifade etti. Anahit, "İnsanlara Ermeni misin diye sorduğumda bana, 'hayır Müslüman'ım' diyorlar. Oysa etnik köken ve din farklıdır. İnsanların kökenleri gözleme korkusu yaşamayacağı günler diliyorum" dedi.

(zd/fk)