Kürtçeyi karlar üzerinde öğrendi şiirlerini sigara yapraklarına yazdı
09:04
Mizgin Adım/JINHA
ŞIRNEX - PKK gerillasıyken karlar üzerine yazdığı harflerle Kürtçeyi öğrenin şair Fatma Savcı, 12 yıl kaldığı cezaevinde ise sigara yapraklarına Kürtçe şiirlerini yazdı.
Cizre Belediyesi tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Kültür ve Dil Festivali sona ererken, festivale şiirleriyle renk katan şair Fatma Savcı ile konuştuk. Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Girêmîran köyünde 1974 yılında dünyaya gelen Fatma, henüz 16 yaşındayken üç arkadaşı ile birlikte PKK saflarına katılıyor. Kürtçe alfabeyi PKK'de öğrenen Fatma, "Kürtçeyi karların üzerine yazı yazarak öğrendim. Çocukluğumdan itibaren Kürt diline karşı bir hassasiyetim vardı. Alfabeyi PKK'de öğrendim. O zamanlar pek imkanımız yoktu. Binevş diye bir arkadaşım vardı. Karların üzerine Kürtçe harfler yazarak bana anadilimi öğretiyordu. Kendisi de okuma-yazmayı dağda öğrenmişti" sözlerini ifade etti.
'İlk şiirimi dağda yazdım'
İlk Kürtçe şiirini PKK saflarındayken yazan Fatma, şiir yazmaya başladığı günü şöyle anlatıyor: "Çok değer verdiğimiz bir arkadaşımız vardı yaralanmıştı. Çok üzülmeme rağmen ağlamak yerine yazmayı seçtim. O gün anladım ki şiir yazmak da ağlamak gibi insanı rahatlatan bir şeymiş. Bu nedenle o günden sonra şiire tutundum." PKK saflarında iki yıl kaldığını ardından tutuklandığını kaydeden Fatma, tüm baskılara rağmen boyun eğmediğini belirtti. 12 yıl cezaevinde kaldığını ifade eden Fatma, ilk şiir kitabını da cezaevinin zor şartları altında yazdığını söyledi.
Sigara yapraklarına yazılan kitap
İlk şiir yazan kitabını sigara yapraklarına Fatma, "Hayata Dönüş Operasyonu" sırasında İstanbul'da olduğunu belirterek, "O dönemde arkadaşlar dediler ki 'hiçbir şeyinizi yanınıza almayın' fakat ben şiirlerimi yanıma aldım. O zamanlar şiirlerimle ölmek istediğimi söyledim" sözlerini ifade etti. Şiirlerini ayakkabısının bir bölümüne saklayan Fatma, "Aranmamak için direndim. O zamanlar bir Türk arkadaşım da vardı. İkimize de büyük hakaret ve işkencelerde bulundular. Sonuçta şiirleri kurtardık fakat ben hep arkadaşım için vicdan azabı çektim. 'Keşke benim yüzümden o işkencelere maruz kalmasaydı' dedim hep" şeklinde konuştu.
'Kürtçe yazan kadınların sayısı artıyor'
Dünyada ve Kürdistan'da kadın eserlerinin azlığına dikkat çeken Fatma, "Bu durum kadının düşünemediği veya hissetmediği anlamına gelmez. Kadının yaratma gücü elinden alınmıştı fakat şimdi kadın buna karşı direniyor ve yaratıyor" dedi. Fatma bundan 10-15 yıl önce Kürtçe yazan kadın sayısının bir elin parmak sayısını geçmediğini fakat şimdi bu sayının oldukça artığını ve birçok yeni yazarı henüz tanımadığını söyledi. Gençler arasında da dil bilincinin geliştiğini de sözlerine ekleyen Fatma, "Birçok edebiyat dergisi çıkıyor. Gençler Kürtçe eserleri takip ediyor, değerlendiriyor ve bu eserlere büyük değer veriyorlar " diye belirtti.
'Cizre Kürt edebiyatın ruhudur'
Cizre'de olmanın mutluluğunu paylaşan Fatma, son olarak şunları dile getirdi: "Şu an ruhum huzur içinde evini bulmuş gibi. Cizre'ye 16 yaşımda gerillaya katılmak için gelmiştim. Cudi dağına doğru yol aldığımda şehrin ışıklarına bakıp 'bu şehir benim' dedim. Cizre Kürt edebiyatının ruhudur. Cizre Mem û Zîn'in evidir. Melayê Cizîrî de burada o da Kürt dilinin aşkıdır. Mezopotamya'nın can damarı Dicle Nehri burada. Bunları anlatmaya sözcükler yetmez fakat zaten bunların kendisi sözcüklerin ruhudur."
(mg)