Banga Roj ile Dersim'de dağların dili anlatıldı
09:10
Derya Ceylan- Eylem Daş/JINHA
İSTANBUL- Dersim'in dağlarında doğayla bütünleşmiş bir yaşamı gözler önüne seren 'Banga Roj' isimli belgeselin yönetmenlerinden Cemil Kızıldağ, Dersim dağlarında kalan PKK'li son grup içerisinde yer alan kadınların doğa içerisinde bir devrim yarattığını söyledi. Cemil, kadınların kendilerini doğanın bir parçası olarak gördüğünü aynı zamanda, doğada yaşamayı kendileri için bir şans olarak değerlendirdiklerini belirtti.
2013 Newrozu'nda PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın başlattığı çözüm sürecinin ardından PKK'lilerin dağdaki günlük yaşamlarını görüntülemek ve doğayla iç içe olan PKK'lilerin yaşamlarını konu alan "Banga Roj" isimli belgesel film yapıldı. Yönetmenliğini Cemil Kızıldağ ve Hamdi Akyol'un yaptığı belgesel, geri çekilme sürecinde Dersim dağlarında kalan son grup olan PKK'lilerin doğayla bütünleşmiş günlük yaşamından kesitler sunuyor. Yönetmen Cemil, başlangıçta amaçlarının geri çekilme süreci üzerine bir belgesel yapmak olduğunu, ancak geri çekilme sürecine yetişemedikleri için dağda kalan son grubun günlük yaşamlarını gözlemleyip görüntülemeye karar verdiklerini söyledi.
'Çekimleri üç mevsime böldük'
Belgeselin çekimlerinin bir yılı aşkın bir süre devam ettiğini söyleyen Cemil, bu süre zarfında çekimleri belli aralıklarla yaptıklarını dile getirdi. Cemil, "Çekimleri üç mevsime bölmüştük. Zaten biz çekilme olmayacağını gördükten sonra kalan grupları kendi mevsimleri içinde nasıl yaşadıklarını görmek üzerinden gittik. Üç mevsim, yani toplamda 46 günlük bir çekim süreci oldu. Yaz, Sonbahar ve Bahar mevsimlerinde gittik. Kış mevsimini çekemedik" dedi.
'Doğayı varlık gerekçeleri olarak sayıyorlar'
Cemil, belgeselin ilk yarısının PKK'lilerin karma bir şekilde, diğer yarısının ise sadece kadınların günlük yaşamından oluştuğunu kaydetti. Cemil, belgeselin içeriğine ilişkin şöyle konuştu: "Belgeselde neden çekilmediklerine dair taleplerini sıralıyorlar. Bunlar olmazsa çekilme olmaz diyorlar. Bunun dışında gerillanın doğada nasıl yaşadığı ve doğayla nasıl bir ilişki kurduğu, doğanın içinde yaşayan bir canlıyla nasıl bir bağ kurduklarına yer veriliyor. Her gün etraflarında dağ keçileri olmasına rağmen avlanmanın yasak olduğunu öğreniyoruz. Yanı başlarında nehir var. Orada balık olduğunu biliyoruz. O doğayı kendi hayatının varlık gerekçesi saymayı biz fazlasıyla yaşayarak gördük."
'İhtiyaçlarını doğadan sağlıyorlar'
PKK'lilerin dağdaki günlük yaşamlarının merak konusu olduğunu dile getiren Cemil, "Gerilla dağda ne yiyor, günlük bütün gelişmelerden nasıl haberdar oluyor, yiyeceklerini nasıl buluyor gibi soruların yanıtı ise gerilla yaşamını devam ettirmek için gerekli olan ihtiyaçlarının önemli bir kısmını doğadan sağlıyor. Her mevsimde hangi otun yetiştiğini biliyor. Su kaynaklarını nerede olduğunu ve ne zaman bu su kaynaklarının kuruyacağını biliyorlar. Oranın bir parçası olduğunu biliyorlar, çünkü kendi yaşamlarını bunun üzerine kurmuşlar" dedi.
'Kadınların yaşam alanı daha renkli'
Belgeselin ikinci kısmının PKK'li kadınların günlük yaşamından oluştuğunu kaydeden Cemil, kadınların dağdaki yaşamını devam ettirmek için yol ve yöntem konusundaki yaratıcılığına dikkat çekti. Cemil, kadınların kendi alanlarını kendilerinin belirlediğini söyleyerek, "Kadınlar kendi savunma sistemlerini kendileri kuruyor. Bütünüyle kendi başlarına orada bir yaşam kurmuşlar. Bizim gözlemimize göre erkekler ve kadınlar arasında bariz bir fark var. Kadınların yaşam alanları daha renkliydi. Süslemeyi, orayı daha güzel bir hale getirmeyi erkeklerden daha fazla önemsiyorlar. Şuna dikkat çekmek istiyorum, erkekler için orası bir barınma alanı iken kadınlar için sadece bir barınma alanı değil, aynı zamanda renkli bir yaşam alanı olarak görülüyor" diye konuştu.
'Kadınlar arasında güçlü bir iletişim var'
Kadınların doğa içerisinde bir devrim yarattığını söyleyen Cemil, kadınların kendilerini doğanın bir parçası olarak gördüğünü, aynı zamanda, doğada yaşamayı kendileri için bir şans olarak değerlendirdiklerini kaydetti. Cemil, kadınlar arasında güçlü bir iletişimin söz konusu olduğunu belirterek, sorunların çözümünde geliştirdikleri yöntemlere dikkat çekerek, gözlemlerini şöyle dile getirdi: "ilk olarak kadınların kendi yaşam alanlarını erkeklere ispatlamak zorunda kaldığını gördük. Dağdaki bu insanlar devrimci, toplumdan çok daha farklı bir yerdeler. Diyorlar ki, 'Biz kendi geriliklerimizle erkeklerde kendi gerilikleri ile mücadeleye katıldılar.' Bu gerilikleri aşma sürecini dağda birbirleri ile mücadele ederek, bu noktaya getirmişler."
'Sürece her türlü katkı sunmaya hazırlar'
Belgeselde yer alan bir diğer konunun Kürt sorunu ve çözüm sürecindeki gelişmeler olduğunu ifade eden Cemil, "Benim gözlemlerime göre, gerillalar Kürt meselesi ve demokrasi meselesini hakkaniyet ve adaletle çözülmesini istiyor. Sürece bakış dediğimiz şey budur aslında. Kendilerinin orada var olma nedenleri ortadan kaldırılırsa, sürece her türlü katkı sunmaya hazır olduklarını zaten söylüyorlar. Onlar bu işin demokratik yollarla çözülmesini isterken, aksi olabilecek her şeye bir yandan hazırlık yapıyorlar" diye belirtti.
'Kendilerini topluma anlatmak istiyorlar'
PKK'lilerin dağlarda olma nedenlerini topluma anlatma yollarına ilişkin bir arayış içerisinde olduğuna değinen Cemil, "Banga Roj belgeseli buna vesile oldu. Çünkü onlara karşı devlet kaynaklı oluşmuş toplumsal bir ön yargı var. Bu yüzden kendilerini topluma anlatmak istiyorlar. 'Bizi görsünler, nasıl yaşadığımızı, ne söylediğimizi duysunlar, bilsinler' diyorlar" dedi.
(fk)