Avukat Banu Güvener: Sibel’in hayatından çalıyorlar!
09:40
JINHA
İSTANBUL – Bir yıldır tutuklu bulunan Sibel Çapraz’ın hayati tehlikesi devam ederken, mahkeme heyeti Sibel’in ağır hastalık durumuna rağmen serbest bırakmamakta ısrarcı. Ajansımıza konuşan Sibel’in avukatı Banu Güvener, "Cezaevi yönetiminin bahaneleri Sibel'in her geçen gün hayatından çalıyor. Bununla beraber mahkemelerin hepsi hukuku değil siyasi çıkarımları baz alarak kararlar veriyor. Biz de bu zihniyeti yıkmak için elimizden gelen herşeyi yapacağız” dedi.
Hakkari İl Genel Meclis üyesi Sibel Çapraz, 27 Kasım 2015 tarihinde Hakkari Yüksekova'da zırhlı araçtan açılan ateşle ağır yaralanmıştı. Karnı parçalandığı için bağırsakları dışarıda olan, sondayla yaşayan, tek kolunu kullanamayan ve kendi başına kişisel ihtiyaçlarını gideremeyen hasta tutsak Sibel Çapraz, 11 Ekim 2016 tarihinde görülen ikinci duruşmasında da serbest bırakılmadı. Sibel’in avukatı Banu Güvener, mahkeme heyetlerinin Sibel Çapraz davasındaki tutumunu ve bundan sonra ne yapacakları konusunda ajansımıza konuştu. Sibel’in siyasi kimliğinden ötürü tutukluluğunda hastalığının gözardı edildiğini belirten Banu, “Sibel biran evvel tedavi edilmesi gerekiyor. Eğer tedavi edilmezse, kim inkar ederse etsin bunun sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne aittir. Biz bu konuda gereken uluslararası tüm girişimleri yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz” dedi.
‘Sibel’e isnat edilen suç; ifade özgürlüğü’
Banu, Sibel Çapraz’ın vurulduğu gün Yüksekova’da yaşananları kısaca hatırlatarak şunları söyledi: “Sibel Çapraz'ın Gever’de bir basın açıklamasında bulunmasına istinaden bir soruşturma başlatıyor. Sibel DBP Hakkari İl Genel Meclis üyelerinden biri ve DBP'nin parti tüzüğünde yer alan demokratik özerklik için mücadele etmesi gereken bir siyasetçi. Aslında devletin bilmediği, bugüne kadar hiç duymadığı yeni bir şey değildi yaptıkları. İfade özgürlüğü bir taleptir. Bugün nasıl sistem tartışılıyorsa, nasıl ‘başkanlık sistemini getireceğiz’ diyorlar ise ve bunun propagandasını yapıyorlar ise kişilerin kendi yerellerinde kendilerini yönetmek istemeleri de bir sistem sorunudur. Bunu dile getirmek de suç değildir. Sibel'e isnat ettikleri suç budur!”
‘Sibel hastaneden zorla taburcu edildi’
Banu, Sibel Çapraz hakkında verilen yakalama kararında Sibel’in yaralı olmasından ötürü hastanedeyken hayati mücadele verdiğini ama buna rağmen gözaltına alındığını hatırlattı. Banu, ”Sibel hastanedeydi, vurulmuştu, bağırsakları dışardaydı ve kolu parçalanmış vaziyetteydi. Hayatını kurtarmak için yapılan bir dizi operasyon geçirmesi gerekiyordu. TEM şubenin yaptığı baskılar sebebi ile hastaneden zorla taburcu ettirilip ve sedye ile hakim karşısına çıkartılarak tutuklanıyor, gerekçesi de Sibel'in Yüksekovalı olması. İran ve Irak sınırında bulunan bir yerde yaşıyor olması. Sibel’i bu hale getirmelerinin gerekçesi öz yönetim açıklamasına katılması. Sibel verdiği ifade de bunu inkar etmedi. Böyle bir talebin olduğunu ve bunun insanların iradesi olduğu, bunun da suç olmadığını söyledi” şeklinde konuştu.
‘Bütün delilsizlikler ortada ama Sibel hala tutuklu’
Banu, Sibel Çapraz’ın dosyasında bulunan ifadelerin zorla imzalatıldığını daha sonra ifade veren kişilerin ifadelerini geri çekmesine rağmen mahkeme heyetinin bu durumu dikkate almadığını kaydetti. Banu, bütün bunların hukuka ayrı olduğunu, mahkeme heyetinin bütün bunlara rağmen yasaları çiğneyerek, Sibel Çapraz’ı cezaevinde tutmaya devam ettiğini belirtti. Aile ve avukatlar olarak bütün yolları denediklerini ve deneyecekleri vurgusunu yapan Banu, “Biz mahkeme heyetinin tavrının politik olduğunu düşünüyoruz. Bütün delilsizlikler ortada olmasına ve Sibel’in ağır hasta tutsak olmasına rağmen hala bir sonuç çıkmaması dönemin siyasi durumundan kaynaklıdır. Bu sadece Sibel şahsında somutlasan bir durum değil, maalesef ki bugün seçilmiş tüm insanların teker teker hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanmasıyla da bağlantılı bir durum” dedi.
‘En ufak bir enfeksiyonda Sibel’in hastalığı ağırlaşabilir’
Sibel’in sağlık koşullarının gün geçtikçe ağırlaştığını dile getiren Banu, sözlerine şöyle devam etti: “Sibel ameliyat edilmediği takdirde hayatını kaybedebilir. Ya da bir organını ömür boyu dışarda tutmak zorunda kalabilir. En ufak bir enfeksiyonda yine hayatı tehlike altına girebilir. Derhal ameliyat edilmesi gerekir. Bu da toplamda 1-2 sene gibi bir süreyi kapsayabilir. Fakat bu ameliyat için gereken hiçbir koşul sağlanmıyor. Sibel’in pansumanını bile herhangi bir doktor, hemşire yapmıyor. Koğuş arkadaşları tarafından pansumanı yapılıyor. Ne temizlik için gereken malzeme veriliyor ne de tıbbi herhangi steril bez, makas gibi şeyler Sibel'e veriliyor. “
‘Sibel’in her geçen gün hayatından çalıyorlar’
Banu, “Cezaevi yönetiminin bahaneleri Sibel'in her geçen gün hayatından çalıyor. Mahkeme de bu hayati durumun sorumluluğunu almıyor. Biz de hükümetin ve mahkemelerin bu tutumunu kınayarak, elimizden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğiz. Bütün hukuki yolları denemeye devam edeceğiz. Ama bilinmesi gereken en önemli durumlardan biri de bu süreçte mahkemelerin hepsi hukuku değil siyasi çıkarımları baz alarak kararlar veriyor. Biz de bu zihniyeti yıkmak için elimizden gelen herşeyi yapacağız” diye anlattı.