Öğrencilerin yargılandığı davada üç kişi ‘şartlı’ tahliye edildi

19:26

JINHA

İSTANBUL- Yaklaşık bir yıldır 5’i tutuklu 14 öğrencinin yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında Şilan Okut ve Sinem Oğuz’un tutukluluk halinin devamına, Heja Türk, Barış Çiçek ve Çağrı Kurt’un “adli kontrol” şartı ile tahliye edilmelerine karar verildi. Duruşma 16 Kasım’a ertelendi.

İstanbul’da yaklaşık bir yıldır 5’i tutuklu 14 üniversite öğrencisinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması Çağlayan adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. “Örgüte üye olma”, “örgüt propagandası yapma” ve “örgüte bilerek, isteyerek yardım etme” gerekçesiyle tutuklu yargılanan Şilan Okut, Barış Çiçek, Heja Türk ve Çağrı Kurt ile tutuksuz yargılanan diğer öğrencilerin hazır bulunduğu duruşmaya tutuklu Sinem Oğuz ise SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşmaya öğrencilerin arkadaşları, aileleri ve üniversite hocalarının yanı sıra yabancı gazeteciler ve Londra'dan gelen avukat Margaret Owen ve Ali Has da katıldı.

Mahkeme heyeti ilk olarak davanın seyrine göre başka bir dosyadan yargılanan Şilan Okut davasını da yargılanan öğrencilerin dosyasına eklendiğini ve sebebini de “suç ortaklığı kapsamında” yer aldığını açıkladı. Duruşma kimlik tespitinin yapılması ile başladı.

'Yaşamımın kendisi ortadadır, tahliyemi istiyorum'

Duruşmada İlk söz alan tutuklu öğrencilerden Barış Çiçek savunmasında, "Beraber suçlandığım Şilan'ı daha önce de tanıyordum. Kültür sanat faaliyeti dolayısıyla kendisiyle görüştüm. Beraber bu sebepten dolayı bahsi geçen araçla Diyarbakır'dan İstanbul'a geldik. İstanbul'da gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra geri döndük ve aracı geri verdik. Olaydan 4 ay sonra da tutuklandım. Kullandığım aracın eylemde kullanacağını bilmiyordum. 7 yıldır öğretmenim ve bu güne kadar her hangi bir soruşturmaya dahi alınmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Yaşamımın kendisi ortadadır. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

'Kürtçe savunma yapamadığım için halkım beni affetsin'

Şilan ise savunmasını mahkemeye yazılı olarak sundu. Şilan’ın savunmasında, "Ben Kürtçe savunma yapmak isterdim ama Kürtçe bilmediğim için yapamıyorum. Halkımdan özür diliyorum" sözleri yer aldı. Şilan devamında, "Savcılıkta verdiğim ifadede kafam çok karışık olduğu için Barış'ı tanımadığımı söyledim. Hakkımda yeterince bilgi toplanmadığını düşünüyorum. Doğan Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı’nda stajyer muhabirlik yaptım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" diye belirtti.

'Olayla bir ilgim yok'

Soruşturma esnasında verdiği ifadeyi hatırlatan mahkemeye heyetine Şilan şu sözlerle yanıt verdi: "Ben başka bir dosyada yargılanıyorken cezaevinden ifade için çağırdılar. Bu şekilde konuştum çünkü ne diyeceğimi bilemedim. Barış çalıştığım kafeye gelip giden biriydi. Yakından tanımıyorum. Bahsi geçen aracı bir arkadaşım aracılığıyla ben temin ettim. İstanbul'a bir proje için geldim. O dönem babamla aram iyi olmadığı için araç temin ettim. Aracı ben ve Barış beraber kullandık. Bana aracı veren arkadaşım İstanbul'da aracı Rıdvan isimli kişiye vermemi istedi, ben de verdim. Aracı teslim ettikten sonra uçakla döndük. Herhangi bir örgüte üye değilim. Bahsi geçen aracın ben de eylemde kullanılacağını bilmiyordum. Aracın sahte olduğunu da bilmiyordum. Yaklaşık 8, 9 aydır cezaevindeyim. Beraber kaldığım 18-20 yaşlarında insanların tutuklu olduğunu görünce özsavunmayla ilgili savunma vermek istedim. Yargılandığım davayla ilgili değil. Kaçma ihtimalim yoktur."

'Tutukluluklar tedbir değil ceza şeklini aldı'

Öğrencilerden Heja Türk ve Çağrı Kurt'un avukatlarından Levent Pişkin daha önceki duruşmalarda beyan ettiklerini yeniden ifade ederek, "Dosyanın nasıl absürt hazırlandığı gözler önünde. Dosyadaki absürt delillerle nasıl bu insanlar 9 aydır tutuklu bulunur. Tutuklamalar artık tedbir değil ceza şeklini almıştır. Müvekkillerimin tahliyesini talep ediyorum" diye konuştu. Avukat Ramazan Demir de yaptığı savunmada davanın ilk zamanlarında avukat olarak başladığını sonrasında Çağrı Kurt'la koğuş arkadaşı olduğunu aktardı. "Avukatların, hakimlerin, savcıların bir süre mesleki olarak cezaevini görmeleri, orada kalmaları gerekir" diyen Ramazan cezaevlerinin insan haklarına aykırı bir ortam olduğunu söyledi.

Avukat Dildar Erdem de, OHAL kapsamında cezaevlerinde yaşananlardan ötürü öğrencilerin tahliye edilmesini istedi. Diğer avukatlar da savunma yapan avukatların savunmalarına katıldıklarını beyan etti.

'Emniyet çalışıyoruz imajı vererek insanları mağdur ediyor'

Şilan Okut'un avukatı Ayşe Acinikli de savunmasında, müvekkilinin yoğun bir hayatı olduğunu ve her hangi bir örgüte üye olmasına vaktinin yetmediğini söyledi. Ayşe, "Türkiye'de yaşanan patlamalarda emniyetin zaafiyeti vardı. Bu dosyanın esasında emniyet 'çalışıyoruz' imajı vermek için insanları mağdur ediyor. Zaman her yerde aynı akmıyor. Ertelenen mahkemelerde dışarı ve içeride zaman aynı geçmiyor. Ben de müvekkilim için tahliye istiyorum" dedi.

Duruşmanın devamında savcı, tutuklu öğrenciler için haklarında “kuvvetli delil bulunduğu” gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamını istedi.

Kısa bir aranın ardından devam eden duruşmada mahkeme heyeti, Şilan ve Sinem’in tutukluluklarının devamına, Heja Türk, Barış Çiçek ve Çağrı Kurt’un ise “adli kontrol” şartı ile tahliye edilmelerine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 16 Kasım tarihine ertelendi.

(ro/dc)