Özgecan'dan Ayşe'ye kadın katillerine karşı yasalar objektif uygulanmalı
09:07
Rojda Oğuz/JINHA
İSTANBUL - Özgecan Aslan adına kadın katliamlarına ilişkin çıkarılan yasa henüz Meclis'ten geçmeden benzer bir durum Mardin'de yaşandı. Ayşe Akyüz evinin yakınında bir odunlukta yakılarak katledilmiş halde bulundu. Avukat Kamile Arısoy mevcut sistemde yasaların değil uygulanın sorunlu olduğuna dikkat çekerek, "Cinsiyetçi bakış açısının bir an evvel terk edilerek, kadın-erkek eşitliğini temin eden, mağdurun cinsiyeti, cinsel yönelimi ve kimliğinden bağımsız, objektif bir bakış açısıyla yasaların uygulanması gerekmektedir" dedi.
Mersin'in Tarsus ilçesinde Çağ Üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan, 15 Şubat 2015 tarihinde bindiği minibüs şoförü tarafından katledildi. Katliamın ardından kadına şiddetin simgesi haline gelen Özgecan, tüm kadın örgütlerini harekete geçirirken, katilleri olan 3 sanığa verilen indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla da benzer davalarda emsal oldu. Özgecan'ın katledilmesinin ardından giderek artan kadın katliamlarına karşı 'cinsel saldırı suçlarında zaman aşımı' ile 'haksız tahrik ve iyi hal indirimi'nin kaldırılmasını öngören ve "Özgecan Yasası" olarak adlandırılan kanun teklifi, Özgecan'ın ölüm yıldönümünde TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Bu kez Ayşe'yi benzer yöntemle katlettiler
Yasa Özgecan'la anılsa da eril sistemin kadın katliamları hız kesmeden devam ediyor. Ayşe Akyüz Mardin merkez Artuklu ilçesine bağlı Sulak (Sarincê) Mahallesi'nde 24 Eylül'de evine çok yakın mesafede bulunan ve odunlukta yakılarak katledilmiş olarak bulundu. Uzun süredir gündemde olan ancak hükümetin ağırdan aldığı yasa askıda kaldığı sürece eril sistem kadınları korumaya devam edecek. "Özgecan Yasası" ile ilgili gelişmeleri ve kadın katliamlarında mahkemelerin tutumunu avukat Kamile Arısoy değerlendirdi.
'Yasalar toplumsal normlara göre şekil alabiliyor'
Özgecan Yasası için kanun teklifinin en son 2016 yılının mart ayında 'Teklif metnindeki bazı ifadeler Meclis İç Tüzüğü'ne aykırı bulunarak düzeltilmek üzere' Meclis Başkanlığı tarafından iade edildiğini belirten Kamile, "İadeye konu ifadeler çıkarıldıktan sonra kanun teklifi Meclis'e tekrar sunuldu. Gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz" dedi. Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelenin yetersiz kalmasındaki temel soruna değinen Kamile, "Sorun mevcut yasalardan değil, bu yasaların tatbik edilmemesi veya mağdurun kimliği, cinsiyeti, cinsel yönelimi gibi ayrıştırıcı unsurlar göz önünde bulundurularak ayrımcı veya cinsiyetçi bir yaklaşımla tatbik edilmesinden kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle, mağdurun 'toplumsal normlara uygun' olduğu vakalarda yasalar nispeten doğru şekilde uygulanırken, mağdurun 'toplumsal normlara aykırı' olduğu hallerde vakaların ses getirmemesi, yasaların tatmin edici şekilde uygulanmaması durumuyla karşılaşmaktayız" ifadelerinde bulundu.
'Özgecan'a duyulan hassasiyet Hande'ye de gösterilseydi…'
Kadın cinayetlerinde bir ayrıştırmanın olduğunu söyleyen Kamile, örnek olarak katledilen trans Hande Kader örneğini verdi. Kamile verdiği örnek hakkında, "Son dönemde sivil toplum kuruluşlarının yoğun çabalarıyla gündemde yer alan trans kadın Hande Kader'in yakılarak öldürülmesi olayıdır. Maalesef, sistem tarafından, Hande Kader'e, daha önce benzer şekillerde katledilen heteroseksüel, 'toplumsal normlara uygun' kadınlara ait vakalarda gösterdiği hassasiyet gösterilmedi. Şayet aynı hassasiyet, trans, aktivist ve seks işçiliği yapan Hande Kader'e de gösterilmiş olsaydı bu çok ümit verici olurdu" diye belirtti.
'Cezasız bırakılan saldırgan şiddete devam ediyor'
Kadın cinayetleriyle mücadelede mahkeme tarafından caydırıcı cezalar verilmediğini dile getiren Kamile, temel sorunun yasaların cinsiyetçi şekilde uygulanmasından veya hiç uygulanmamasından kaynaklandığını söyledi. Kamile, "Özellikle, kadına yönelik tecavüze varmayan taciz ya da ölümle sonuçlanmayan şiddet türündeki vakalarda saldırgan, ki bu birçok vakada eş, sevgili, eski sevgili, eski eş olmaktadır, denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması mekanizmasından yararlandırılarak serbest, cezasız bırakılmakta ve cezasız bırakılan saldırgan ise şiddet uygulamaya devam etmektedir" şeklinde konuştu.
'Cezalarda indirimler bir sorundur'
"Kadın cinayetleri ve tecavüz vakalarında, aslında yasalarda öngörülen cezalar sanılanın aksine oldukça yüksektir" diyen Kamile, 'iyi hal' indirimleri hakkında anayasada bulunan maddeler hakkında bilgiler verdi. Kamile, verdiği bilgilerde öncelikle daha önce de gündeme gelen 'iyi hal' ve 'haksız tahrik' indirimlerinin kadın cinayetleri vakalarında uygulanmasının bir sorun olduğu kaydetti. Kamile, anayasal maddeler hakkında şu bilgileri verdi: "Türk Ceza Kanunu'nun 62. Maddesi'nde 'Takdiri İndirim Nedenleri' başlığıyla düzenlenmektedir. Bu maddenin II. fıkrasının ikinci cümlesi aynen şöyledir, 'Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.' Bir kadını öldüren veya bir kadına tecavüz eden bir saldırgana bu madde uyarınca iyi hal indirimi uygulanmasının hukuka uygun bir tarafının olmadığını açıkça söyleyebiliriz. Kaldı ki, hükümde 'göz önünde bulundurulabilir' ifadesi kullanılarak, bu uygulama zorunlu olmadığının, mahkemenin inisiyatifinde bulunduğunun altı çizilmektedir. Şayet 'iyi hal' indirimi zorunlu olsaydı 'göz önünde bulundurulur' ifadesi kullanılırdı."
'Gerekçeler haksız tahrik indirimi olamaz'
Kamile, haksız tahrik mekanizmasının son derece gerekli ve başkaca suçlarda da uygulanan bir mekanizma olmakla birlikte, haksız tahrik mekanizmasının işletilebilmesi için öncelikle ortada objektif olarak haklı nedenlerin var olması gerektiğini belirtti. Kamile, "Kadın cinayetleri ve tecavüz vakalarında ileri sürülen yaygın 'namus', 'erkekliğine laf edilmesi' gibi gerekçeler kesinlikle haksız tahrik indirimi olarak kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 24 Aralık 2011 tarihinde imzaladığı Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ve bu sözleşmeden başka CEDAW 19 Nolu Tavsiye Kararı'nın ivedilikle dikkate alınması gerekmektedir" dedi.
'Yasalardaki mevcut cezalar yeterlidir'
Yasalar kadın cinayetlerini önlemek açısından yeterli midir? sorumuzu yanıtlayan Kamile, son olarak sözlerine şunları ekledi: "Yasalardaki mevcut cezalar yeterlidir. Esas mesele faillerin birtakım indirim mekanizmalarından yararlandırılarak cezasız bırakılmasının önüne geçilmesidir. Cinsiyetçi bakış açısının bir an evvel terk edilerek, kadın-erkek eşitliğini temin eden, mağdurunun cinsiyeti, cinsel yönelimi ve kimliğinden bağımsız, objektif bir bakış açısıyla yasaların uygulanması gerekmektedir. Bunun haricinde yasalarda öngörülenden daha ağır cezalar düzenlemek, hadım gibi öç alma mekanizmalarını tesis etmek, şiddeti beslemekle birlikte, yalnızca bireyin cezalandırılmasına ancak şiddeti besleyen ve yeni saldırganlar doğuran erkek egemen sistemden kaynaklanan eşitsizliğin ve temel sorunların göz ardı edilmesi sonucunu doğuracaktır."
(mg/fk)