Türkiye'nin kapatmaya çalıştığı dosya AİHM'de açılacak
09:01
Rojda Oğuz/JINHA
İSTANBUL - Polisler tarafından infaz edildiğine dair sağlam deliller olmasına rağmen Dilan Kortak dosyasında herhangi bir ilerleme sağlanmıyor. Başvuru yaptıkları Anayasa Mahkemesi'nden de bir sonucun çıkmayacağını düşündüklerini belirten dava avukatlarından Ömer Çakırgöz, BM ve AİHM'e başvuracaklarını söyledi.
Dilan Kortak, İstanbul'da 4 Aralık 2015 tarihinde bir eve polisler tarafından düzenlenen baskında vurularak katledilmişti. Dilan'ın katledilmesinin ardından dosyaya gizlilik kararı getirilmiş, avukatların operasyona katılan polislerin ifadelerinin alınması yönündeki başvuru talepleri ise reddedilmişti. Bütün hukuki yolların tıkatıldığı dava hakkında bilgi veren Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarından Ömer Çakırgöz, "Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuzu yaptık. Hem pozitif hükümlülüklerin ihlali hem usulü hükümlülükler hem de negatif hükümlülüklerin ihlalleri bakımından yaşam hakkına dair, aynı zamanda babasının da bir gün sonra Dilan'ın cenazesinde gözaltına alınması nedeniyle işkence ve kötü muamele yasasının ihlaline dair bir başvuru gerçekleştirdik. Bu aşamada Anayasa Mahkemesi'nden sonuç çıkmadan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veya BM mekanizmalarına başvuru yapmayı avukatlar olarak tartışıyoruz" diye belirtti.
'Dosyayı inceleme yetkimiz sınırlandırıldı'
Dilan'ın dosyası hakkında bilgilerin kısıtlandığını söyleyen Ömer, "İlk operasyonla infaz gerçekleştirildikten sonra dosya hakkında gizlilik kararı alınmış. Bu gizli karar çerçevesinde avukatın dosyayı inceleme, belgeleri alma şeklindeki yetkileri sınırlandırılmıştı. Buna ilişkin olarak bu kısıtlılığın kaldırılması talebimiz de reddedilmiştir. Delillerin toplanması, polislerin ifadesinin alınması diğer bir kısım parmak izleri, doku örneklerindeki taleplerimiz reddedilmiştir. Bu taleplerimizle ilgili herhangi bir karar verilmemişti" diye anlattı.
'Delil araştırması yapılmadan dosya kapatıldı'
Ömer, uzun bir süre dosyanın Memur Suçları Bürosu'na gönderilmesine ilişkin başvuruları olduğunu fakat dosya Memur Suçları Bürosu'na gönderildikten sonra yetki uyuşmazlığının oluştuğunu aktardı. "Herhangi bir delil araştırması yapılmadan dosya kapatıldı" diyen Ömer, "Takipsizlik kararı verildikten sonra bile 'dosyada kısıtlı kararı vardır' şeklinde bir not düşürülerek takipsizlik bürosuna gönderildi. Bu nedenle dosyada takipsizlik kararı sonrası itiraz ve Anayasa Mahkemesi'ne başvuru sürecinde dahi belgelere ulaşmamız mümkün olmadı" şeklinde konuştu.
'Dosyayı bizden kaçırarak takipsizlik kararı verildi'
Dosyaya takipsizlik kararı verildiği bilgisini hatırlatan Ömer, sözlerine şöyle devam etti: "Delillerin toplanması yönündeki talebimiz yerine getirilmedi, etkin soruşturma yürütülmedi, bağımsız bir heyet tarafından soruşturmanın yapılması yönündeki talebimiz yine aynı şekilde kabul görmedi. Bununla ilgili herhangi bir karar da verilmedi. Birleşmiş Milletler yargısız infazları önlemeyle ilgili, sözleşmede böyle bir ihlal iddiası şikayeti varsa doğal olarak bir bağımsız heyet tarafından soruşturma yürütülmesi talebinin de yerine getirilmesi gerekirdi. Aile yakınlarının ve diğer hak savunucuların da etkin olarak soruşturmaya katılabilme hak ve yetkilileri varken, hiçbir şekilde dosyaya etkin soruşturmada yer alma, soruşturmayı yönlendirme hakkı tanınmadığı gibi dosyayı bizden tamamıyla kaçırarak takipsizlik kararı verildi."
'ATK talepte bulundu, savcı kabul etmedi'
ATK'nin infazdan hemen sonra çıkardığı rapora dikkat çeken Ömer, baş bölgesinin bitişiğe yakın mesafeden atış yapıldığı ve toplamda vücuda isabet eden 27 atışın olduğu, bu 27 atışın 21'i her birinin öldürücü nitelikte olduğuna ilişkin bilgilerin yer aldığını söyledi. Ömer, "ATK, elbiselerin olduğu bölgeye yapılmış bir kısım atışların öldürücü nitelikte olup olmadığına ilişkin savcılığın kıyafetleri göndermesi halinde araştırma yapabileceklerine ilişkin talebi savcılık tarafından kabul görmedi. Bunun dışında gene balistik raporunda da aynı şekilde bazı atışların hangi silahlardan yapılıp yapılmadığı değerlendirilmesinde savcılıktan bu silahların gönderilmesi halinde araştırma ve inceleme yapılacağı ifade ediliyor. Fakat savcılık bunun üzerine herhangi bir işlem yapmış değil" dedi.
'Hukuka uygun bir kararın çıkmasını beklemiyoruz'
Anayasa Mahkemesi başvuru sonuçlarından beklentileriniz nedir? sorumuzu Ömer, "Ciddi bir karar çıkmasını beklemiyoruz açıkçası. Anayasa Mahkemesi son olarak iki üyesini de KHK gereği görevden aldı. Dolayısıyla yargıç bağımsızlığı bu adaletin olmazsa olmazıdır. Yargıç bağımsızlığını, tarafsızlığını sağlama görevi olan bir mahkeme iki üyesinin gözaltına alınmasına bir şey demiyorsa, KHK gereği iç bir değerlendirme yapmaksızın görevden alınıyorsa bu mahkemeden etkin ve hukuka uygun bir kararın çıkmasını da beklemiyoruz" şeklinde yanıtladı.
'Deliller çok sağlam bir şekilde ortada'
Delillerin bu kadar net olduğu bir davada tıkanıklığa gidilmesinin sebebi nedir? sorumuzu da yanıtlayan Ömer, şu sözleri kullandı: "Deliller çok sağlam, ihlal iddiasına ilişkin çelişkiler son derece açık bir şekilde ortada. Bu kapsamda çıkarılacak bir karardan ihlal kararın çıkmasının mümkün olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Yaşam hakkına ilişkin olarak devletin pozitif-negatif hükümlüğü var. Aynı zamanda usullü hükümlülükleri de var. Etkin soruşturma yürütmek gibi pozitif hükümlükler bakımında terörle mücadele kanununda değişiklik yapılması gereken bir operasyon yürütülürken kamera kullanımının zorunlu olduğuna ilişkin iddialarımız var. Son derece siyasallaşan bir mahkemeden bahsediyoruz. Sadece polisin tuttuğu tutanakla, otopsi raporunda ki çelişkiler gözetilerek, belki 'usullü hükümlülük ihlal edilmiştir' şeklinde sonrasında da soruşturmaya etki etmeyecek bir karar çıkabilir ki bu da yeterli değildir."
'Kurgu keşif talebemiz var'
"Bizim bağımsız bir heyet oluşturmanın tekrardan yürütülmesi, ailenin, tanıkların dosyaya katılması gerektiği, polislerin ifadelerine başvuru, başvururken mağdur avukatlarının dinlenmesi, sorguya katılmaları, yüzleştirme yapması veya tekrardan kurgu olarak bir olayın doğruluğunun denetlenmesi bakımında böyle bir kurgu keşif talebemiz var" diyen Ömer, Anayasa Mahkemesi'nin taleplerini karşılayacak olumlu sonuç vermeyeceğini belirtti.
'STK'lara otopsi raporlarını sunacağız'
Ömer, Dilan'ın infaz edildiğine ilişkin otopsi raporunu sivil toplum kurumlarına da sunacaklarını aktardı. Yapacakları sunum hakkında bilgi veren ve yine Anayasa Mahkemesi'nden olumlu sonuç alamayacaklarına dair öngörüleri olduğunu dile getiren Ömer, "Anayasa Mahkemesi belki sivil toplum kuruluşlarına sunacağım otopsi raporlarında negatif hükümlülüğünün ihlali bakımından bir sıkışma hali yaşayabilir. Ancak bu da yeterli değildir. Bizim esas itibariyle pozitif hükümlülüğünü de ihlal edilmiş olduğuna ilişkin bir iddiamız var. Bu anlamda Anayasa Mahkemesi'nden olumlu bir sonuç çıkmayacağını düşünüyoruz. Birleşmiş Milletler yargısız infazlarla mücadele ile ilgili raportöre başvuru gibi bir düşüncemiz var. Yine aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru gibi bir düşüncemiz var" dedi.
(aa/mg)