Tutsak yakını: Cezaevindeki uygulamalar umut kırmaya dönük
09:06
Rojda Oğuz/JINHA
İSTANBUL- Adalet Bakanlığı'nın siyasi tutsaklara yönelik görüş yasakları getirmesine tepki gösteren tutuklu ailelerden Şükran Erol, "Fikir tutsaklarına bu tarz uygulamalar özgürlük ve barış anlayışına yapılan bir yaklaşımdır. Cezaevinde tutulan birinin ailesiyle görüşmesinden nasıl bir güvenlik zafiyeti oluşabilir?" diye sordu.
Darbe girişimi sonrası Adalet Bakanlığı, siyasi tutuklu veya hükümlülerin ikinci bir emre kadar avukatları ve aileleriyle görüşmesini yasakladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada söz konusu yasağın siyasi tutuklulara uygulanacağı ve ikinci bir emre kadar süreceği söylenmişti. Bu yasağa karşı avukatların itirazları devam ederken tutsak aileleri de duruma tepki göstermeye devam ediyor. Tutuklu ailelerden olan Şükran Erol, darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen OHAL kararının ilk mağdurlarının gene Kürt halkı olduğunu söyleyerek, "Kardeşim fikirlerinden ötürü dört duvar arasındadır. Var olan zorluğa yeni bir zorluk katmanın ne anlamı olabilir ki? Cezaevinde olan birine neyin tedbiri uygulanıyor? Bütün bu yıldırma politikalarına rağmen her zaman direneceğiz" şeklinde konuştu.
'Savaşa karşı direnen bir gençlik var'
Yaklaşık 2 yıla yakındır kardeşinin cezaevinde tutulduğunu kaydeden Şükran, Kürdistan'da yaşanılan hak ihlallerine değinerek, "90'lı yılları aratmayacak şeyler yaşıyoruz son zamanlarda. İnsanları birbirine kutuplaştıran bir hükümetle karşı karşıyayız. Bunlara karşı direnen bir gençlik var. Kardeşim de bu gençliğin içindedir. Yaşama, barışa sevdalı insanları dört duvar arasına tıkmak başka hiçbir ülkede yok sanırım" diye belirtti.
'Kardeşimi görmemiz kime zarar verir?'
Görüş yasağını duydukları an hissettiklerini anlatan Şükran, "Ben aslında Ankara'da yaşıyorum. Ankara'dan kardeşimi görmek için geliyorum İstanbul'a. İlk haberlerden izlediğimde 'bu kadarını da yapmazlar herhalde' dedim. Şimdi bizim kardeşimi görmem kime nasıl bir zarar teşkil ediyor? Okuduğum kadarıyla güvenlik gerekçesi altında böyle bir karar alınmış. Cezaevinde tutulan birinin ailesiyle görüşmesinden nasıl bir güvenlik zafiyeti oluşabilir?" diye sordu.
'Bu uygulamalar umut kırmaya dönüktür'
OHAL kararının en fazla Kürdistan ve Kürt halkı üzerinden hayata geçirildiğini belirten Şükran, "Yıllardır süre gelen savaş politikaları hala en sıcak şekliyle devam ediyor. Biz kendi topraklarımızdan sürgün edilmiş ve mücadele içinde yer alan bir aileyiz. Kardeşim İstanbul'da doğmuş ve büyümüş olmasına rağmen kendi halkına sadık davrandı. Bugün hak savaşı verirken bedeni dört duvara sıkıştırıldı. Bu uygulamalar umut kırmaya dönüktür ve yanılgıdan başka birşey değildir" şeklinde anlattı.
Şükran, son olarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde DHKP-C'li tutsakların darp edilmesinden ötürü endişe duyduklarını söyleyerek, "Fikir tutsaklarına bu tarz uygulamalar özgürlük ve barış anlayışına yapılan bir yaklaşımdır. Doğru değildir. Bu tür uygulamaları biz asla kabul etmeyiz. Bizim canımızı acıtır" dedi.
(ro/ck/mg)