Çilem: Onlarca kez gittiğim karakol yol göstermedi başka çarem yoktu - YENİLENDİ

12:08
YENİLENDİ" class="social-twitter">

JINHA

ADANA - Kendisine sistematik şiddet uygulayan eşine karşı özsavunma hakkını kullandığı sırada öldürmek durumunda kalan Çilem Doğan hakkında açılan davanın karar duruşmasında Çilem'e 15 yıl hapis cezası verildi. Çilem mahkemede gerçekleştirdiği konuşmasında "Burada aile ve sosyal politikalarından bahsediliyor. İlk defa duyuyorum. Keşke onlarca kez gittiğim karakolda biri bundan bahsetseydi ve yol gösterseydi. Başka çarem yoktu. Mecbur kaldım keşke olmasaydı" dedi.

Kendisine şiddet uygulayan Hasan Karabulut'u özsavunma hakkını kullandığı sırada öldürmek durumunda kalan Çilem Doğan hakkında açılan davanın karar duruşması Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davaya Çilem'in ailesi avukatları, Hasan Karabulun'un avukatları katıldı. Davada söz alan Hasan Karabulut'un müdafileri Çilem'in fuhşa zorlanmadığını şiddet görmediğini öne sürerek kasten ve planlayarak öldürme suçundan yargılanmasını talep etti. Yine Hasan Karabulut'un avukatları kadın dayanışması ile birçok kadın avukatın müdafi olarak davaya katılmasına ve Çilem'i savunmasına tepki göstererek, yaptıkları savunmanın kabul edilmemesini talep etti. Mahkeme başkanı tarafından bu talep ret edilerek tüm müdahil kadın avukatların savunma yapmalarına izin verildi.

Çilem'in müdafisi Çilem hakkında ağır haksız tahrik maddelerinden iddianame hazırlandığını belirterek, ancak yargılama neticesinde bu durumun aksine bir delil bulunmamış olmasına rağmen, iddianamenin gerisine gidilerek sadece haksız tahrikten yargılamanın yapıldığını ifade etti. Var olan durumun sıradan bir öldürme olayı olmadığının altını çizen müdafiler, Çilem'in uzun yıllar şiddet gördüğünü ve gidecek bir yeri olmadığının altını çizdi.

'Meşru müdafaadır'

Çilem'in defalarca polise şikayette bulunduğunu ve boşanma davasından yine şiddet uygulanarak vazgeçirildiğini hatırlatan müdafi, "Başından beri Çilem'in avukatıyım boşanma davası başvurusunu ve tüm koruma kararı dilekçelerini şikayet başvurularını birlikte yaptık. Boşanma davasından vazgeçtiği zaman bu seni ölüme götürecek ben vazgeçmiyorum. Eğer vazgeçeceksen kendin git ve dilekçeni yaz dedim. Ben tüm şiddet tehdit süreçlerinin de tanığıyım" diye konuştu. Çilem'in kesinlikle olayı tasarlayarak işlemediğinin altını çizen müdafi, "Eğer tasarlanan bir olay olsa bunun zeminini hazırlar kaçma olanaklarını sağlar ya da kendisi yüzünü morartıp büyük bir şiddet sonucu olayı işlediğini söylerdi. Ancak olan olaydan hemen sonra teslim olmuştur buda cinayetin tasarlayarak değil meşru müdafaa sınırları dahilinde işlendiğinin göstergesidir" diye belirtti.

Maktul Hasan'ın tehlikeli ve kriminal bir suçlu olduğunun aşikar olduğunu sözlerine ekleyen müdafi, "Eşi eve geldiğinde kendisinden çocuğu öbür odaya götürmesini istiyor ve bundan korku duyduğunu söylüyor ve kapıyı üzerine kilitliyor. Ve kilidi eline alıyor kaçma olanağı yok. Geçmişte de karşımıza şiddet yanlısı şiddete meyilli birisi varken içeride kilitlenen birinin ruh halini anlamak çok zor değil. Sanık maktulun kendisini öldüreceğinden emin hale geliyor. İçerisinde bulunduğu korku hali nedeniyle korku ve panik halinde meşru müdafaa sınırının aşılması maddesinin uygulanmasını uygun buluyoruz" diye konuştu. Avukat savunma ardından emsal öz savunma davalarında meşru müdafaa ve korku ve panik halinde meşru müdafaa sınırının aşılması maddelerinden yargılananların beraat ettiği davaları emsal olarak mahkemeye sundu.

'Kadına yönelik şiddette nitelik aranmış'

Önceki duruşmada verilen mütalaanın iddianameden farklı olduğunu ve aynı deliller üzerinde kurulmasına rağmen sanığın aleyhine hazırlanmış bir mütalaa olduğunu hatırlatan Müdafi, "Bu haliyle anayasada bulunan 25. Madde (meşru müdafaa) yarım yanlış ve dar değerlendirmiş. Geçmişten gelen saldırı ve şiddet silsilesi göz önüne alınmayarak olan anlık değerlendirilmiş. Bu durum kanunun ruhuna aykırıdır. Mütalaada sanık lehine hiçbir delile yer verilmemiş kadına yönelik şiddette nitelik aranmış ve şiddet yerine şefkatle bağdaşmayan durumlar ifadesi kullanılmıştır" diye konuştu.

Müdafi mütalaada Çilem'in şikayetlerinde kendi isteği ile vazgeçtiği ifadelerine yer verildiğinin altını çizerek, Çilem'in yıllarca nasıl bir tehdit altında olduğunun ve Çilem'in fuhşa zorlandığının mütalaada yer almadığını hatırlattı. Yine Hasan Karabulutun bir sivil ve bir de polis memurunu yaraladığını olaydan bir süre sonra bunların şikayetinden vazgeçtiğini ifade eden müdafi, "Bir polis memuru bile bu adamdan korkuyorsa Çilem'in korkmaması mümkün müdür" diye sordu.

'Kadınlar adaletli karar istiyor'

Yine o defa koruma kararı verilen ve her şiddet olayında polise başvuru yapan Çilem için mütalaada birkaç kez şiddete uğramıştır ifadesinin yer almasına tepki gösteren Müdafii, "Çilem'in 2013 yılından bu yana şiddet gördüğü fuhşa zorlandığı için yapmış olduğu şikayetler ve ifadeler mütalaada yer almamış yine Çilem'in silah dipçiği ile darp edildiğine dair bir bilgiye de yer verilmemiştir" diye belirtti. Yine erkeklerin en ufak durumlardan en kötü cinayet davalarına kadar hep indirim ile az ceza aldıklarını hatırlatan müdafii, "Birde Çilem'in hayatına bakacak olursak hem meşru müdafaa hem de ağır ve haksız tahrik indirimi almasını gerektirmektedir. Çilem kendini savunmasaydı şimdi Adana mezarlığında olacaktı. Eğer Özgecan bir fırsatını bulsaydı kendini savunmaz mıydı yaşamak istemez miydi" diye belirtti.

Müdafileri Çilem'in özgürlüğü hak ettiğinin altını çizerek, "O sadece kendini savundu. Bu davayı bütün kamuoyu takip ediyor ve herkes dışarıda Çilem'in tahliye haberini duymak istiyor. Türkiye'nin her yerinden kadınların selamını getirdim. Kadınlar adaletli bir karar istiyor. Bunun için buradayız" diye konuştu.

'Başka çarem yoktu'

Mahkemede son olarak söz alan Çilem, tüm tehdit ve zorlamalara rağmen fuhşu kabul etmediğini ifade etti. Çilem, "Bir yıldır kendimi sorguluyorum, iddianameye bakıyorum mütalaayı okuyorum savunmalarımı gözden geçiriyorum acaba yapabileceğim başka bir şey var diye kendimi sorguluyorum ama sonuç aynı. Gidecek yerim yoktu başka çarem yoktu. Şimdi burada aile ve sosyal politikalarından bahsediliyor. İlk defa duyuyorum. Keşke onlarca kez gittiğim karakolda biri bundan bahsetseydi ve yol gösterseydi. Başka çarem yoktu. Mecbur kaldım keşke olmasaydı" diye konuştu.

Çilem'in avukatlarının savunmalarını gerçekleştirmesinin ardından mahkeme heyeti Çilem hakkında 'kasten öldürme suçundan' müebbet hapsini istedi. 'Haksız tahrik' ve iyi hal indirimi' ile ceza 15 yıla düşürüldü.

Mahkeme başkanı "maktulün suç tarihi öncesi dosyaları göz önüne alındığında Çilem'e ceza verilmesine yer yoktur" gerekçesiyle karara karşı oy kullandı. Ancak karar oy çokluğu ile kabul edilerek Çilem'in cezalandırılmasına karar verildi.

'Kararı temyiz edeceğiz'

Dava sonrası Adana Adliyesi önünde bir araya gelen Çilem'in avukatları ve kadınlar adına avukat Fatoş Hacıvelioğlu, bir konuşma gerçekleştirdi. Fatoş, Çilem'in davasından asla vazgeçmeyeceklerini ifade ederek, "Türkiye'nin neresinde olursa olsun bizler bütün kadınların davasını sahiplenmeye devam edeceğiz. Çilem'i asla yalnız bırakmayacağız. Mahkeme başkanının muhalefet şerhi ile Çilem'in meşru müdafaadan tahliyesini istemesi bizim için umut vericidir. Kararı temyiz edeceğiz. Ve Çilem'in özgürlüğü için mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.

(sg-fz/dk)