KCK Ana Davası devam ediyor: Siparişle hazırlanan bir dosya
16:33
JINHA
AMED - Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen KCK Ana Davası'nın 61'inci duruşması devam ediyor. Duruşmada söz alan Avukat Mesut Beştaş, dosyanın konjektürel ve siparişle hazırlanan bir dosya olduğunu belirterek, "Bu dosya bölücülükle mücadele adı altında DBP, İHD, TAYDER tasfiye edilmeye çalışılıyor. DBP'nin kazanmış olduğu belediyelerin çalışmaları engellenmeye çalışılıyor. Yani burada MGK'nın yapın dediği mi yapılıyor yoksa adalet mi dağıtılıyor bilmiyoruz" dedi.
Diyarbakır'da 2009 yılında "KCK" adı altında gerçekleştirilen siyasi soykırım operasyonlarda bir süre tutuklu kalıp daha sonra tahliye edilen aralarında HDP milletvekilleri, DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle'nin de bulunduğu 187 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın 61'inci duruşması görülmeye devam ediyor. Dava, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi salonunun yetersiz olmasından kaynaklı 6. Ağır Ceza Mahkeme salonunda görüldü. Duruşmada ilk olarak söz alan KJA Diyarbakır İl Koordinasyon üyesi Zübeyde Zümrüt ile Ali Şimşek, Turan Genç, Hüseyin Yılmaz, Ahmet Ertak, Hüseyin Kalkan, Ramazan Debe, Zeynel Mat, Zülküf Karatekin, Hüseyin Yılmaz, Şehmuz Bayhan, Ahmet İlan, Musa Farisoğulları, Hasan Hüseyin Ebem, Nazım Çağlak, Kenan Doruk ortak bir savunma vererek, davanın daha sağlıklı ilerlemesi ve mütalaada yer alan eksikliklere yönelik savunma yapabilmek adına mahkemeden süre istedi.
Bu savunmaya ek olarak Kürt siyasetçi Hüseyin Yılmaz, "KCK davasının siyasi bir dava olduğu herkesçe bilinmektedir. Burada davayı tartışmak saatleri değil günleri alır. Burada bulunanların bir kısmı tutuklu bir kısmı tutuklu değildir ancak iddianame bütünlüklü olarak hazırlanmıştır. Bu nedenle arkadaşların bir kaç cümle ile savunma yapmaları mümkün değildir" diye konuştu.
Kürt siyasetçi Ali Şimşek ise, KCK Ana davasını önemli ve geniş bir dava olduğunu hatırlatarak, "Dosya ile ilgili karar verecek heyetin dosyaya hakim olması gerekir. Burada çıkacak olan karar önemlidir ve bütün yaşamımızı etkileyecektir. Bu nedenle savunma yapmak için ek süre talep ediyoruz" dedi.
Kadın siyasetçiler getirildi
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Eşbaşkanı Çimen Işık, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM üyeleri Pero Dündar ve Olcay Kanlıbaş getirildi.
Duruşmada ilk olarak söz alan Pero Dündar, X isimli gizli tanığın kendisi hakkında 2003 yıllında Türkiye sorumlusu olarak çalışma yürüttüğünü beyanını hatırlatarak, "Ben 2003 yılında cezaevindeydim. Kanıtlanabilir. Ayrıca Padişah isimli gizli tanık 2011 yılında verdiği ifadesinde benim o yıldan üç yıl önce yani 2008 yılında Amed'de örgütlenme çalışması yürüttüğüm yönünde ifade verdi. Ben 2008 ve 2009 yıllarında Hakkâri'de yaşıyordum. Bu da kanıtlanabilir. Bu konuda daha sonra detaylı savunmamı yapacağım" dedi.
Duruşmaya katılan Kürt siyasetçi Nadir Bingöl, Mehmet Güzel, İhsan Seviktek, Osman Ocaklık, Zeynep Boğa, Nesim Gültekin, Türki Gültekin, Çimen Işık, Olcay Kanlıbaş ve Mustafa Ocaklık, daha sonra detaylı ifade vereceklerini beyan ettiler.
'60-70 kez dinleme kararı çıkarılmış'
Duruşmada söz alan Av. Cihan Aydın, Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne geçici olarak getirilen kadın tutsakların 12 kişilik koğuşta 22 kişi kaldığını belirterek, tutsakların tekrar Sincan F Tipi Cezaevi'ne gönderilmelerini talep etti. Ayrıca DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek'in Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulmasını istedi. Cihan, "Bazı müvekkillerimizin telefonlarının dinlenmesi için günde 60-70 defa karar çıkartılmış. Biz bu kararların ve tape kayıtlarının akademik heyetler tarafından hukuki uygun olup olmadığının incelenmesini talep ediyoruz" dedi.
Cihan, Yerel Yönetimler Komisyonu'nun yaklaşık 2 yıl boyunca hem izlendiğini hem de dinlendiğini belirterek, "Bu büro günde 20 saat boyunca izlenmiş, kameraya alınmış ve kayıtlardan fotoğraflar elde edilerek dosyaya konulmuştur. Ancak bu kayıtlar incelenmemiştir. Çok sayıda müvekkilimiz o büroya gitmediği yönünde itiraz etmiştir. Bu davada büroya ilişkin giriş çıkışların bilirkişiler tarafından incelenip rapor hazırlanmasını talep ediyoruz" dedi.
'Raporları kabul etmiyoruz7
Cihan, "Ortam ve telefon tapelerine ilişkin bilirkişi raporu sunuldu. Ancak ayrı ayrı hazırlanan telefon ve ortam tapelerinin çözümlemeleri bire bir aynıdır. Örneğin noktalama hatalarından parantez içerisindeki yorumlara kadar bire bir kopyalanmıştır. Buradan anlaşılıyor ki bu bilirkişiler gerçek bilirkişiler değil, tamamen teknolojinin nimetlerinden faydalanmıştır. Bu yüzden raporların hiç birini kabul etmiyoruz ve Adli Tıp Kurumu'na bağlı İhtisas Komisyonları tarafından yeniden çözümlenmesini istiyoruz" dedi.
'Sahte belgeler hazırlandı'
Sonrasında savunma yapan Avukat Mesut Beştaş da iddianamede Kürt siyasetçi Hüseyin Yılmaz'ın İş bankası hesaplarından örgüt adına para aktarıldığı hatırlatarak, "Ancak İş Bankası kayıtlarından da anlaşıldığı üzere para aktarılma kesinlikle olmamıştır. Bundan da anlaşıldığı gibi burada sahte belgeler hazırlanarak örgüt adına para aktarıldığı iddia edilmiştir. Biz bu belgeleri düzenleyenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz" dedi.
'Siparişle hazırlanan bir dosya'
Mesut, ayrıca Hüseyin Yılmaz'a ait yaklaşık 1 buçuk saatlik tape kayıtlarında iddianamede yer alan konuşmalar bir yana tek kelimenin dahi edilmediğini ifade ederek, "Bu tapelerle bir algı yaratılarak suç oluşturulmaya çalışılıyor. Bunların tamamını bir bütün olarak değerlendirdiğimizde bu dosya konjektürel ve siparişle hazırlanan bir dosyadır. İçeriği dinlenmeden algı operasyonu ile sanki suç işlenmiş gibi bir durum yaratılıyor. Bu dosya bölücülükle mücadele adı altında DBP'nin tasfiye edilmesi DBP, İHD, TAYDER tasfiye edilmeye çalışılıyor. DBP'nin kazanmış olduğu belediyelerin çalışmaları engellenmeye çalışılıyor. Yani burada MGK'nın yapın dediği mi yapılıyor yoksa adalet mi dağıtılıyor bilmiyoruz" diye konuştu.
(sg/gc)