Gizem Yerik: Kanatlarımı geri verdiklerini düşlüyorum

09:03

Sibel Yükler/JINHA

BURSA - Bir öğlen dersinden zorla çıkarılarak tutuklanan ve tek kişilik hücreden sonra Gebze'ye gönderilen Gizem Yerik'in 74 günlük tutukluluğunun ardından ilk duruşması yarın Bursa'da görülecek. "Güne bakan çiçekleri" dediği kadınlarla birlikte 14 adımlık avludan dünyanın tüm kadınlarına selam gönderen Gizem, yazdığı mektupta, "İlk mahkemede kanatlarımı geri verdiklerini düşlüyorum" diyor.

Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Gizem Yerik, 26 Şubat 2016 günü üniversitenin Mudanya'daki yerleşkesindeki dersinden polis zoruyla çıkarılarak gözaltına alındı. Mudanya Karakolu'na götürülen Gizem'e, çıkarıldığı mahkeme tarafından sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterildi. İfadesinin ardından 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' ve 'Örgüt propagandası' suçlamalarıyla tutuklanan Gizem, önce Bursa E Tipi Cezaevine gönderildi. Buraya ilk götürüldüğünde tek kişilik hücreye konulan Gizem, siyasi kadın koğuşu olmadığı için 6 gün sonra Gebze Kadın Kapalı Cezaevine gönderildi.

Gizlilik kararı bulunan dosyanın ilk duruşması 11 Mayıs Çarşamba günü Bursa Adliyesi'nde gerçekleşecek. "GizemYerikYalnızDeğildir" diyerek sosyal medyada bir araya gelen arkadaşları, Gizem'in özgürlüğü için Bursa Adliyesi önünde toplanacak.

'3'e 6 adım' tek kişilik hücre

Bir öğlen dersinden zorla çıkarılarak gözaltına alınan, düşünceleri suç unsuru ilan edildikten sonra adeta bedel ödetir gibi tek kişilik hücreye konulan ve en sonunda Gebze'ye gönderilen Gizem, tam 74 gündür tutuklu. Kitaplara ve oyunlara değen bedeni iki aydan fazladır tutsak. Önce tek kişilik hücreye konulan Gizem'in ruhu, bedenini de özgürleştirerek aylardır direniyor. Bedeninden ruhuna, "3'e 6 adım" dediği tek kişilik hücrede dahi direnişini kıramadıkları Gizem, gönderdiği mektupta "İlk mahkemede kanatlarımı geri verdiklerini düşlüyorum" diyor. Gizem'in mektubunda kadınlar, direnişler ve özgürlük yer alıyor. Umutsuzluğa dair tek bir kelime yok. Aynı koğuşu paylaştığı ve "güne bakan çiçekleri" dediği 6 kadınla baharı kucaklayarak dünyanın tüm kadınların selam gönderişlerini JINHA aracılığıyla şöyle anlatıyor:

'Dünyanın tüm kadınlarına selam gönderdik

"26 Şubat öğleni dersten aldılar beni. Akşamında 3'e 6 adım tek kişilik bir hücredeydim. Onlarla gözlerle geldiğim ilk an olacakları ön görmüştüm. Karanlık bir kuytu gibi içine çekti beni zaman. 6 gün 7 gece sonrasında buraya geldim, Gebze'ye. Koğuşta benimle beraber 6 kadınız. Birbirinden harika güne bakan çiçekleri. Sizin düşünüz ve onların gözleri ayakta tutuyor beni. Avluda 8 Mart'ı kutladık. Bağlamanın telinde türkü, bağlamanın telinde halay. Selvi'nin zılgıtları yıktı geçti bu duvarları. Dünyanın tüm kadınlarına selam gönderdik. 14 adım avludan duydunuz mu? Ve sonra Newroz…Demirci Kawa ruhuyla direnişi omuzladık. 6 kadın yan yana baharı kucakladık."

'Tutsak değiliz, özgürüz'

Gizem, "Tutsak değiliz" diyerek tebessümü kahkahayla doldurduklarını söylüyor. Çaresizliği böyle kırdıklarını söyleyen Gizem, mektubuna şöyle devam ediyor:

"Bir kez daha gördük ki tutsak değiliz. Özgürüz. Dünyanın açılan bir kapının eşiğinden atlıyoruz her gün ve her gece. Özgürüz hiç olmadığımız kadar. Bir teselli olarak değil, sahici; iyiyim ruhen ve bedenen… Günde ve gecede haberler yaralıyor bizi. O anlarda molekül gibi havaya karışıyor çaresizlik. Sonra birisi şarjörünü dolduruyor tebessümün, mermi gibi seke seke hepimizi vuruyor kahkaha. Koğuşumuz çok küçük. Bu darlık içerisinde eziliyoruz. Neyse ki hava ısınıyor gün içerisinde, avluda tutunuyoruz yaşama. Dilekçe yazdım, burada her şey dilekçeyle. Bana vejetaryen yemek geliyor. Anne yemeği değil elbette, olsun.

'Kanatlarımı geri verdiklerini düşlüyorum'

İlk mahkemede kanatlarımı geri verdiklerini düşlüyorum. Belki ütopya evet ama ütopyalar güzeldir. Dışarısının özlemi, yarım kalmış elma gibi günden güne kararıyor içimde. Besleğim kedi köpekler, yazmayı bitiremediğim tiyatro metnim, provalarından mahrum kaldığım ve festivallerde dolaşacak oyunumuz, Oğuz Atay 'Oyunlarla Yaşayanlar', okunmamış kitaplarım, sevmeye vakit bulamadığım erkekler, arşınlayamadığım yollar, kötüye dair ne varsa ilaç gibi sağıltıp dirence ve umuda dönüştürüyorum. Buna ihtiyacım var, en çok da sizin sesinize.

Başım hiç eğilmedi, eğilmeyecek. Çilem gibi, Nevin gibi, Reyhaneh gibi… Hiçbir şeye ihtiyacım yok, her şeyi temin edebiliyorum buradan. 'Biz bu kapıları ittire ittire açacağız.'"

(mg)