'İstanbul sözleşmesi 'arabuluculuk sistemi' ile ihlal ediliyor'
09:02
JINHA
İSTANBUL- Avukat Sibel Özen, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirterek, özellikle son dönemde gittikçe yaygınlaşan 'arabuluculuk sisteminin' sözleşmeye göre kaldırılması gerektiğini söyledi.
Uluslararası alanda bölgesel olarak hazırlanmış ilk Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede imzacısı bulunan ülkelerle yardımlaşma, dayanışma ve sürekli denetim mekanizması altında olmayı öngörüyor. Peki, 12 ülkenin imzasıyla 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi'ni Türkiye ne kadar uyguluyor, hangi maddeleri ihlal ediliyor? Avukat Sibel Özen, Türkiye'nin sürecin başına müdahil olması gereken kadınları sürecin dışında tutarak sözleşmeyi ihlal ettiğini söyledi. Ayrıca, sözleşmenin 'arabuluculuk sistemi' başta olmak üzere birçok şekilde ihlal ettiğini vurgulayan Sibel, GREVIO'nun bir yaptırım mekanizması olduğunu hatırlattı. Sibel, bu ihlallere ilişkin kadın ve LGBTİ örgütleri olarak Türkiye İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu oluşturduklarını söyledi.
'Aile içi şiddet değil ev içi şiddet'
Türkiye'nin, henüz en başta sözleşmeyi tanımlarken bile yanlışa gittiğini ifade eden Sibel, sözleşmede "ev içi" olarak geçen maddenin aile içi olarak yorumladığını belirtti. Sibel, "Halbuki sözleşme ev içi şiddetten söz ediyor. Yani sözleşme sevgilisinden, babasından, abisinden, ev arkadaşından şiddet gören tüm kadınları ve LGBTİ bireyleri kapsıyor. Sözleşmeden yararlanmak için mutlaka evlilik bağı olan kişiden şiddet görmesi gerekmiyor. Sözleşme ev içi şiddet derken; aile veya hanede, eski veya şimdiki eşler ya da partnerler arasında meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet eylemlerini kapsıyor. Ayrımcılık tanımında ise; cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği de bulunan sözleşmenin partner kavramını da ele alması LGBTİ bireylerin yaşadıkları ilişkilerdeki şiddet vakalarını da sözleşme kapsamında aldığını gösteriyor" diye kaydetti.
'Arabuluculuk sistemi İstanbul Sözleşmesine aykırı'
'Yargının iş yükünü hafifletmek, hem de özel hukuk uyuşmazlıklarında en kısa sürede uzlaşmayı sağlamak' amacı ile 2012 yılında hayata geçirilen 'arabuculuk sisteminin' İstanbul Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna dikkat çeken Sibel, "Arabulucuk sistemi şunu diyor: 5 yıla kadar hapis cezası gerektiren hakaret, tehdit, şantaj, yaralama, sarkıntılık, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz gibi kadınları yakından ilgilendiren suçların faillerinin, cezaları 1 yıla kadar indirilebilir, ertelenebilir, para cezasına çevrilebilir ya da kamu hizmeti gibi uygulamalara tabi tutulabilir. İstanbul sözleşmesi bu uygulamaların tamamen kaldırılması gerektiğini ve taraf devletlerin iç hukukunu buna göre düzenlemesi gerektiğini özellikle söylüyor" dedi.
'Davalara müdahil olma talebi reddediliyor'
Kadına yönelik şiddet ya da kadın cinayetleri davlarında kadın örgütlerinin davalara müdahil olmak için talepte bulunduklarını ancak bu taleplerin büyük çoğunluğunun reddedildiğini belirten Sibel, "Sözleşmenin 55. maddesinde, kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddetle ilgili suçlarda soruşturma ve kovuşturma aşamalarına dahil olabilmesi, kadınla dayanışması ve o süreci takip etmesi üzerine açıkça bir hükmü var. Ama mahkemeler İstanbul Sözleşmesi'ni tanımayan kararlar veriyor. Örneğin; İstanbul Sözleşmesi'ne dayanarak 'müdahillik' talebinde bulunan Ankara ve Antalya Kadın Dayanışma'nın müdahillik talebi kabul edilmişti. Fakat Değer Deniz davasında üç kadın örgütü müdahil talebinde bulunmasına rağmen üçü de reddedildi. Bu da İstanbul Sözleşmesi'ni tanımadıkları anlamına geliyor" şeklinde konuştu.
'Türkiye sözleşmeyi en başında ihlal etti'
Sözleşmenin uygulanmasını denetleyecek "GREVIO" adında uluslararası bir uzmanlar grubu oluşturulduğunu hatırlatan Sibel, "Sözleşmenin tarafı olan ülkeler buraya kendi ülkelerinden bir isim öneriyor. Ve bu isimler arasından 10 kişilik bir uzmanlar grubu oluşturuluyor. Fakat Türkiye sözleşmeyi daha en başından ihlal etti. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden, raporlar hazırlayan kadın örgütlerini bu sürecin dışında tutmaya kalktı" dedi.
'GREVIO bir yaptırım unsurudur'
"Eğer ki, taraflar bu sözleşmeyi ihlal edecek olursa GREVIO taraf ülkelerin kadına yönelik şiddete dair neler yaptığını inceleyecek" diyen Sibel, GREVIO'nun bunu şu an için, taraf ülkelere sorular yönelterek yaptığını belirtti. Sorulara aldığı yanıtlar doğrultusunda önerilerde bulunacağını ve bu önerilerin ne kadar uygulandığını denetleyeceğini söyleyen Sibel, bu anlamda GREVIO'nun bir yaptırım unsuru olarak tanımladıklarını kaydetti.
(ce/ck/dk)