Yargılanan avukatlar: Kadınların avukatı olarak iyi ki varız
17:08
JINHA
İSTANBUL - Haklarında MİT tarafından hazırlanan rapor tarafından "örgüt üyesi" oldukları iddiası ile dava açılan EHB avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar bugün çıkarıldıkları mahkemede gerçekleştirdikleri savunmalarında, “Avukatlığın yapılış biçimine açılan bir dava olarak değerlendiriyoruz bu davayı ve ezilen halkların, kadınların avukatları olarak da iyi ki varız diyorum” dedi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatlarından Sezin Uçar'a ve Özlem Gümüştaş'a örgüt üyeliğinden MİT raporuyla açılan davanın ilk duruşması Çağlayan Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisi (SKM), SGDF, Ölümsüzlerin ve tutsakların sesi platformu (ÖTSP), Limter İş, DİSK, Suruç Aileleri, Özgür Hukuk Bürosu (ÖHB), Asrın Hukuk Bürosu, Adalet İçin Hukuk Bürosu Demokrat Avukatları da davaya katıldı.
Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş'ın avukatı Ercan Taner, "Ceza mahkemeleri kanunun 223/9 kararı için beraat kararının verilmesini talep ediyoruz" dedi. Gerekçe olarak avukatların meslekleri gereği görevlerini icra ettiklerini, bunu yaparken de savunmanın bağımsızlığını teminat altına alan uluslararası sözleşmelerin kanun ve kurallarından örnekler veren Av. Ercan, "CMK esas kuralları, Turin İlkelerinde, Avrupa Komiserliği’nde avukatlara dair olan kuralların, CMK 179 ve 174. maddeler iddianameyi iade etmediğiniz için ihlal edildi" dedi.
Öncesinde ağırlıklı olarak siyasi davalarda Kürtlerin ve sol cephenin yargılandığını dile getiren Ercan, AKP süreciyle avukatların yargılanır olmasına dikkati çekti. Özellikle ceza davalarında görev alan avukatlara düşmanca tavırların geliştirildiğini ifade eden Ercan, "Avukat meslektaşlarım görevlerini icra etikleri için burada sanık yerindeler. MİT raporuyla açıldı bu dava. MİT'in davalara dosya verme gibi bir yetkisi yoktur bu usul yasal değildir" diye belirtti.
‘Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadı’
"KCK davalarında olduğu gibi CMK 58. Maddesi’nin yargının savcının, hepimizin iyi çözümlemesi gerekir. Parlamentodaki milletvekili için dokunulmazlık ne ise 58. madde avukatlar için aynı anlama gelmektedir. 58. madde gereği avukatlara dava açılması için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerekirken alınmamıştır. Bu anlamda 58. madde ihlal esilmiştir" diyen Ercan, haklarında usulsüz şekilde dava acılan avukatların hak ihlallerini dile getirdi. Ercan ayrıca avukatların mahkeme karşısında halkı temsil ettiğinin altını da çizdi. Davaya ilişkin gizli tanık beyanlarını da değinen Ercan, gizli tanıklığın bir sis bombası gibi ele alınması gerektiğini ve gizli tanık olan şahsın söylediklerinin doğru olup olmadığının iyi araştırılması gerektiğini vurguladı.
Ercan, müvekkillerinin derhal beraat edilmesini ve müvekkillerinin sadece görevlerini yaptıklarını avukatlık kapsamı içinde görev tanımının ele alınması gerektiğini talep etti. Ercan’ın talepleri mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
‘Kadınların avukatları olarak mesleğimizi yaptık’
Örgüt üyeliğine ilişkin öne sürülen iddialara karşılık Özlem savunmasına, "Avukatlık yönünden savunmalarımızın bütün taleplerini reddettiniz. Avukatlığın yapılış biçimine açılan bir dava olarak değerlendiriyoruz bu davayı ve ezilen halkların, kadınların avukatları olarak da iyi ki varız diyorum. İyi ki adalet tanımını siyasi iktidarın tasarrufuna bırakmıyoruz" diyerek meslekte onuncu yılına girdiğini ve on yıl boyunca baktığı davalardan yargılanmasına dikkat çekti.
Türkiye'nin yine çok karanlık bir döneminde mesleğine başladığını aktaran Özlem, siyasi hegemonyanın yargı üzerindeki etkisini de şu şekilde ifade etti: "Ezilenlerin Hukuk Bürosu adında politik bir büro kurduk. Biz büroyu açtığımızda yüzlerce insan tutukluydu. Biz hak ve hukukların korunmasında mücadele ederek gerçek adaleti sağlayabilmek için ezilenlerin, LGBTİ'lerin, kadınların yer aldığı kesimin avukatlığını yaparak mesleğimizi yerine getirmeye çalıştık."
‘Müvekkillerimiz büyük değerlerdir’
Özlem telefon görüşmelerine ilişkin sorulan soruları yanıtlamayacağını söyledi ve Yılmaz Selçuk ve Serkan Tosun gibi Rojava Devrimi'nde gerici faşist çeteler tarafından katledilen müvekkillerinin kendileri için büyük değer ifade ettiklerini belirtti. İddianamede yer alan suçlamalara ilişkin geniş bir şekilde savunmasını sunan Özlem, meslek hayatında on yıl boyunca İHD dahil birçok kurum ve kuruluşlarda faaliyette bulunduğunu ve EHB'nin da bunlardan biri olduğunu ifade eserek Sezin ile birlikte beraatını istedi.
Özlem'den sonra söz alan Sezin ise katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'yi anarak konuşmasına başladı. Avukatlara yönelik yapılan saldırılara değinerek meslektaşlarına yönelik yüzlerce soruşturmanın açıldığını söyleyen Sezin, Tayyip Erdoğan'ın avukatlarla ilgili verdiği demeç sonrasında bu baskı ve şiddetin arttığına dikkati çekti.
‘Ensar Vakfı davasını da takip edeceğiz’
"Gezi eylemlerinde ben de vardım. AKP'nin bütün gerici faşist uygulamasına karşı ezilen halkların yanında yer aldım. Katledilen kadınların davalarında görev aldım" şeklinde savunmasını yapan Sezin, özellikle artan kadın cinayetlerini ve çocuk istismarlarını AKP’nin kadın üzerindeki politik tavrının yansıması olarak değerlendirdi. Ensar Vakfı’nın çocuk istismarı suçuna da değinen Sezin, 20 Nisan'da Ensar Vakfı için yapılacak davayı birebir takip edeceklerini ve bu konuda çağrılarının olacaklarını da belirtti. Sezin, "AKP toplumu, yasamayı şekillendirmeye çalıştığı gibi baroları da şekillendirmeye çalışıyor . Cizre' de, Sur ‘da bodrum katlarında katledilen kişiler için yasa dışı uygulamaları raporlaştırma çabalarımız var" diyerek çalışma şekillerini aktardı. Son olarak Sezin, "Tutuklanan, şiddete maruz kalan arkadaşlarım hiçbir şekilde özgürlükçü çizgelerinden vazgeçmedi biz de vazgeçmiyoruz" diyerek savunmasını sonlandırdı.
Savunmaların ardından Gülsuyu'nda çeteler tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik davasından tutuklu olarak yargılanan Mesut Tarhan avukatların mahkemesinde tanık olarak söz aldı. Avukatları tanımadığını söyleyen Mesut, "Bunları tanımıyorum. Hasan Ferit Gedik davasından yargılanıyorum. Bu avukatları tanımıyorum. Ebru Timtik , Günay Dağ onları tanıyorum. Onlar burada yok" dedi.
Avukat savunmalarının sürdüğü sırada bir üye hakimin yerinden kalkıp savcının yanına giderek kulağına bir şeyler söylemesi üzerine Avukat Yıldız İmrek itirazda bulunarak, heyetin tarafsızlığını kaybettiğini, bu nedenle reddi hakim talebinde bulundu.
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Yıldız’ın reddi hakim talebini hatırlatarak diğer taleplerle ilgili karar vermediğini, Yıldız’ın reddi hakim talebini gerekçelendirmek üzere zaman istediğini açıkladı. Duruşma 12 Temmuz’a erteledi.
(öç/ck/dk)