Cizre'de savaş suçu: Katledilmiş kadınlar parçalara bölündü, yakıldı

10:52

JINHA

ŞIRNEX - Sokağa çıkma yasakları ve çatışmaların ardından incelemelerde bulunmak için Cizre’ye giden hukuk örgütlerinden avukatlar hazırladıkları raporla Cizre'de yaşanan savaş suçunu bir kez daha gözler önüne serdi. Rapora göre, yasak boyunca katledilmiş kadınların bedenine aşağılayıcı ve ırkçı yazılamaların yapıldı, bazılarının memeleri kesildi. Bir kadının bedeni parçalanarak katledildi, katledildikten sonra bedenine işkence edildi ve yakıldı.

Sokağa çıkma yasakları ve çatışmaların ardından incelemelerde bulunmak için Şırnak'ın Cizre ilçesine giden Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Mezopotamya Hukukçular Derneği, Asrın Hukuk Bürosu ve Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı’ndan avukatlar, ön inceleme raporunu yayımladı. Cizre’de 14 Aralık 2015' tarihinden bugüne dek yaşanan hak ihlallerine dair hazırlanan raporda, kadınların ve çocukların yaşadıkları da aktarıldı. Kadınların katledilişleri ve katledilmiş bedenlerine yapılan işkenceler Cizre'de nasıl bir savaş suçu işlendiğini gözler önüne serdi.

Hediye Şen’in yüzüne 6 kurşun

Raporda ilk olarak, 14 Aralık’ta yasak başladıktan hemen iki gün sonra,16 Aralıkta günü askerlerin ateşiyle ilk sivil ölümün gerçekleştiği belirtildi. Bu sivil ölüm Hediye Şen’di. Evinde bahçedeki tuvaletine çıktığı sırada bedeninin çeşitli yerlerine çok sayıda kurşun isabet etmesiyle katledilen Hediye Şen’in ardından eşi Mahmut Şen şunları aktardı: "Sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinden beri evimizin bahçesini gören Caferi Sadık Türbesi'nde zırhlı araçlar (kobra tipi) konumlanmıştı. Konumlanan araçları net görüyorduk, onlar da bizi görüyorlardı. Aramızdaki mesafe tahminimce 100-150 metre kadardı. Saat 18.30 sularında, lavabo ihtiyacını görmek için bahçede bulunan lavaboya giderken bağırmasıyla dışarı çıktım. Tahminimce eşime değen kurşunla birlikte elektrikler kesildi. Eşime 8 kurşun isabet etti. Yüz ve boğaz kısmına altı kurşun, bir tanesi omzuna bir tanesi de karın boşluğuna isabet etmişti. Anında 155'i ve 112'yi aradım. 112 bana 3 km uzaklıkta olan yere gelmemi söyledi. Ben de 155'i arayarak bulunduğum bölgede çatışma ve hendeğin olmadığını gelebileceklerini söyledim. 155'i 3 defa aradım. Gelen olmadı. Yarım saat sonra eşim kan kaybından vefat etti.”

Erken doğum, düşük bebekler ve anne karnında ölenler

Czire’de sokağa çıkma yasağı boyunca kadınların yaşadığı sorunlar şöyle raporda şöyle aktarıldı: Gebe kadınların gebelik takibi yapılamamıştır. Kimi kadınlar, erken doğum yaptı. Doğumların, çok yüksek bir oranı evde tıbbi olanaklar olmaksızın gerçekleşti. Bebeklerin bir kısmı, dünyaya ölü olarak geldi. Anne karnında annesiyle birlikte öldürülen bir bebek olduğu öğrenildi. Yasaklar boyunca, saldırı/savaş ortamının yarattığı travmatik hale bağlı olarak, düşük (bebek) oranlarında ciddi artış oldu."

Katledilmiş kadınların bedenlerine işkence

Katledilmiş kadınlara dair aktarılanlar ise Cizre'de devlet tarafından nasıl bir savaş açıldığını ve ne boyutta bir savaş suçu işlendiğini gözler önüne serdi. Rapora göre, kadınların ölü bedenlerinin çıplak haldeki fotoğrafları, JİTEM adlı hesaplar aracılığıyla, sosyal medyada paylaşıldı. Aynı şekilde, bu ölü bedenlerin üzerinde, kadına yönelik aşağılayıcı ve ırkçı yazılamaların yapıldığı görüldü. Bazı kadın cenazelerinde memeleri kesildi. Henüz 15 yaşındaki bir kadının gözleri çıkarılıp bedeni parçalanarak katledildi, katledildikten sonra bedenine işkence edildi ve hatta yakıldı. Bir başka kadının cenazesi de ailesince, kafası olmayıp dört parçaya bölünmüş halde bulundu.

Miray bebeği taşıyan dedesi de katledildi

Raporda çocuklara ilişkin de şunlar yer aldı: Anne karnında vurularak öldürülen ceninlerden, anne kucağındakine ve her yaştan öldürülen çocuklara rastlandı. Miray bebek, evin üst katından aşağı kata anne kucağında inerken vuruldu. Yaralı haldeyken ailesi 155’i arayıp yardım istendi. 155’ten alınan cevap ise; ellerine beyaz bir bez parçasını bayrak olarak kullanmak üzere almaları, İpek Yolu Caddesi’ne yürüyerek gelmeleri yönünde oldu. Yol üzerinde, Miray bebeği belirtilen noktaya götürmeye uğraşan dedesi ve annesinin üzerine tarama şeklinde ateş açıldı. Miray bebek olay yerinde yaşamını kaybetti. Bir süre sonra, anne ve dede yaralı hastaneye götürülmüşse de; dedesi, hastanede yaşamını yitirmiş, annesi de sakat kaldı. Miray bebeğin cenazesinin defnedilmesine 27 gün izin verilmedi. Morgta yer olmadığı için başka bir cenazenin üzerinde bekletildi. Bebeğin ‘terörist’ olarak anıldığına yakınlarınca şahit olundu.

Çocuklarda korku ve güvensizlik hakim

Yasak süresince bebeklerin aşıları yapılamadı. Kronik hastalıkları bulunan birçok çocuk tedaviden mahrum kaldı. Aralıksız saldırılar nedeniyle, bölgedeki çocuklarda psikolojik rahatsızlıklar görüldüğü ifade edildi.Ağır silahların kullanıldığı bölgede, çocuklarda ve birçok şahısta geceleri ağlayarak uyanma hali yaygın bir sorun olarak dile getirildi. Çocuklarda ciddi bir güvensizlik ve geleceğe dair kaygılar olduğu gözlendi. Her gün bomba ve ağır ateşli silah seslerine maruz kalan çocuklardan özellikle çok küçük yaşta olanlarının (0-5 yaştakilerin) çok yüksek bir ses duyduğunda dahi, ciddi bir korku ve kaygı yaşadıkları tespit edildi.

(sy)