'Kadın bedeninin teşhiri insanlığa karşı suç işlediğinin ispatıdır'
09:02
Sarya Gözüoğlu / JINHA
AMED - Uluslararası Ceza Mahkemesi cinsel işkence suçlarını insanlığa karşı suç olarak görürken, Kürdistan'da yaşananların da insanlık suçu olduğunun birçok göstergesi olduğuna dikkat çeken avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, "Yapılması gereken tek şey eldeki tüm belge ve bilgilerin toparlanarak uluslararası ceza mahkemelerine Türkiye'nin savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle başvurmaktır" dedi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Demokratik Kongo Cumhuriyeti eski Devlet Başkan Yardımcısı Jean Pierre Bemba'yı, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 2002-2003 döneminde işlenen savaş ve insanlık suçlarından mahkum etti. Tarihi kararda mahkeme ilk kez tecavüzü savaş suçu olarak gördü. Yanı sıra askerler tarafından sistematik bir şekilde işlenen tecavüz, öldürme, yağma suçlarında, komutanların bu suçlar işlenirken durumdan haberdar oldukları ancak suçların işlenmesinin önlenmesi veya etkili soruşturulması için gerekli adımları atmadığı gerekçesiyle komutanları da suçlu buldu. Bu kararla ilk kez bir uluslararası mahkeme cinsel saldırı suçunu insanlığa karşı suç olarak gördü.
'TCK'da savaş suçu olarak görülmüyor'
UCM'nin bu kararıyla Türkiye'de ve Kürdistan'da işlenen savaş suçlarının neden görülmediği gündeme geldi. Konuyu değerlendiren Avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, Türk Ceza Kanunu'nda cinsel saldırı suçunun, 'siyasi, ırki saiklerle toplumun belli bir kesimine karşı planlı ve sistematik şekilde işlenmesi halinde insanlığa karşı suç' olarak görüldüğünü söyledi. Elif, devam eden maddelerde de cinsel saldırı suçunun 'bedene karşı cinsel amaçla verilen zarar' olarak tanımlandığını, savaş suçu olarak kabul edilmediğini ifade etti. Ancak Türkiye'de 7 Haziran'dan bu yana Kürdistan'da devreye konulan savaşın bir parçası olarak cinsel saldırı suçlarının işlendiğini ifade eden Elif, devlet güçlerinin kadın bedeni üzerinden bir savaş yürüttüğünü vurguladı. Cizre, Yüksekova, Sur'da kadınların bedenlerinin teşhir edilmesi ve Cizre'de devlet güçlerinin karargah olarak kullandıkları bir evde ortaya çıkanların da bunu ispatladığını belirten Elif, "JİTEM, JÖH, PÖH gibi bizzat devletin silahlı güçlerinin sosyal medya hesapları üzerinden direkt fotoğraflarının paylaşılması devletin insanlığa karşı suç işlediğinin ispatı" diye konuştu.
'Savaş suçu işleniyor'
Türk Ceza Kanunu'nda geçtiği üzere planlı ve sistematik şekilde siyasi ve ırki sebeplerle bu teşhir fiillerinin gerçekleştiğinin altını çizen Elif, teşhir edilen kadınların "örgüt üyesi" diye lanse edildiğini ancak zaten kim olursa olsun bu fiillerin savaş suçu sayılması gerektiğini vurguladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ismiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı aracılığıyla Cizre deki devlet güçlerine gönderilen yazıda 'operasyonlarda silah kullanmaktan çekinmemeleri ve savcının karşısına çıkmaktan korkmamaları gerektiği' bildirimi yapıldığını hatırlatan Elif, bu durumun her fiilin devletin bilgisi ve koruması altında gerçekleştiğinin açık göstergesi olduğuna dikkat çekti.
'En üst düzeyden yargılanmalı'
Devlet güçlerinin daha sürecin başında soruşturmaya tabi tutulmayacaklarının sözünün verildiğini, bu sebeple de devletin insanlığa karşı suç işlediğini belirten Elif, bu durumun devletin savaş suçlarında en üst düzeyden başlanarak yargılanması ve mahkum edilmesi gerektiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Elif, "Bu sebeple yapılması gereken tek şey eldeki tüm belge ve bilgilerin toparlanarak uluslararası ceza mahkemelerine Türkiye'nin savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle başvurmaktır" dedi.
(gc)