Vartinis davası: Beraat kararları yeni katliamların önünü açacak
09:05
JINHA
İSTANBUL- Vartinis davasında verilen karara ilişkin konuşan avukatlar, katliamlara ilişkin görülen davalardan çıkan beraat kararlarının yeni katliamların önünü açacağını belirterek, “Her beraat kararıyla, bir kez daha bu suçların mağduru olan insanların ne kadar yaralandığını görmek gerek. Aysel’in çığlığını duymak gerek” diyor.
Devletin katliam geleneğinde cezasızlık zırhı devam ediyor. Birçok faili meçhul cinayetten ve cinsel saldırıdan yargılanan Musa Çitil’in Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı’na terfi etmesi, 21 kişinin faili meçhul dosyasından yargılanan Cemal Temizöz ve diğer sanıklara beraat verilmesi, Ankara JİTEM davasındaki sanıkların tutuksuz yargılanması devletin cezasızlık geleneğinin aynası haline geldi. Devlet cezasızlık zırhını bu kez, kamuoyunda Vartinis katliamı olarak anılan, Muş'un Vartinis (Altınova) beldesinde yaşayan Öğüt Ailesi'nin, hamile bir kadın da dahil 9 ferdinin askerler tarafından yakılarak katledilmesine ilişkin davada sanıklar beraat ederek gösterdi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan avukatlar ise, davada delillerin olmasına rağmen beraatla sonuçlanmasına tepki göstererek karara karşı ses çıkarılması gerektiğini vurguladı.
‘Vartinis kararı cezasızlığı gösteriyor’
Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Sekreteri İlknur Alcan, Vartinis davası ve Kürdistan’daki katliamlara ilişkin görülen davalardan çıkan beraat kararlarının yeni katliamların önünü açacağını vurguladı. İlknur, “Bu karar Türkiye’deki cezasızlığı göstermektedir. Vartinis davası sanık avukatının savunmasında söylediği, ‘Eğer buradan beraat kararı çıkmazsa biz operasyona gidecek asker, personel bulamayız’ sözleri beraat kararının neden alındığını açıklıyor” dedi.
‘Musa Çitil Sur’daki katliamı yönetiyor’
Sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde görev yapan askeri personele gönderilen belgeyi hatırlatan İlknur, “Cezasızlığa ve keyfi uygulamalara zemin hazırlanmakta, işkencenin, katliamların önü açılmakta ve bölgede görev yapanlar ceza almayacağını bildiği için vahşi, katliamcı politika uygulamaktadır” dedi. Davaların beraatla sonuçlanmasının yeni katliamlar için cesaret verici olduğunu söyleyen İlknur, faili meçhul cinayetlerden yargılanmış olan Musa Çitil’in şu anda Sur’daki katliamları yönettiğini söyledi.
‘Cezasızlık hukuk mücadelesiyle son bulur’
Katliamların insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve zaman aşımının olmaması gerektiğine dikkat çeken İlknur, “Türkiye’deki hukuk sistemi siyasal sistemden, yürütmeden bağımsız olmadığı için siyasi iktidar ne derse hukukta onu uyguluyor. Verilen kararların da, gerekçelerinin de hiçbir hukuki dayanağı yoktur” dedi. Birçok dava tanık, görüntü olmasına rağmen mahkemelerin delil yetersizliği ile karar vermesine tepki gösteren İlknur, “İç hukuk yolları tükenirse, bu delillere dayanılarak dosyaların AİHM’e götürülecektir. Ama AİHM’inde son dönemdeki tavrı siyasi konjonktürden bağımsız değil” açıklamalarında bulundu. İlknur son olarak, cezasızlığın verilecek hukuk mücadelesiyle son bulacağını kaydetti.
‘Davada delil varken beraatla sonuçlandırıldı’
Cizre davasının avukatı Hafıza Merkezi’nden Emel Ataktürk, verilen kararın savaş konseptinden bağımsız olmadığını söyledi. Bir yıl öncesine kadar cezalandırma istemiyle yürüyen bütün davaların beraat kararıyla sonuçlandığını ifade eden Emel, Vartinis davasında çok fazla delilin olmasına rağmen soruşturma ve kovuşturma sürecinin gerektiği gibi görülmediğini dile getirdi. Emel, üstün körü yapılan soruşturmalarla bile ulaşılan çok fazla sayıda delil ile sanıkların cezalandırılması mümkünken beraatla sonuçlandığını kaydetti.
‘Aysel’in çığlığını duymak gerek’
Bu davaların, 90’lı yıllardaki faili meçhul ve yaşanan ağır hak ihlallerine ilişkin hakikatlerin ortaya çıkarılması için vesile olabileceğini belirten Emel, son dönem davalarının beraatla sonuçlandığını ve gerçek bir yüzleşme iradesi olmadığını aktararak, şöyle devam etti: “Her beraat kararıyla bir kez daha bu suçların mağduru olan insanların ne kadar yaralandığını görmek gerek. Aysel’in çığlığını duymak gerek. Bütün bir köyün tanıklığında yakılan bir evden ve yakılarak öldürülen insanlardan söz ediyoruz. Sözün tükendiği yer aslında bu karar. Bunlar tüm insanlığa, tüm halklara karşı işlenen ağır suçlardır.”
‘Her beraat bir sonraki suça davetiye çıkarır’
Cezasızlığın yeni katliamlara davetiye çıkarıldığını söyleyen Emel, devlet adına işlenen suçların gizlenmesinin bir devlet konsepti olduğunu belirtti. “‘Suçla mücadele ederken insan hakları ihlalleri olur bu normaldir’ gibi bir algı var. Bu yüzden savaşta görev alan ordunun, polisin ve askerin elini zayıflatmamak için bu davlar arka arkaya beraatla sonuçlandı” diye konuşan Emel, bu cezasızlıkların yalnızca mağdurların ihlalleriyle sınırlı olmadığını, tüm toplumu zehirlediğini ifade etti. Karara karşı ses çıkarılması gerektiğini vurgulayan Emel, “Mağdurlardan özür dilenmeli, yaraların sarılması için bu mekanizmalar devreye sokulmalı” dedi.
(ce/ödk/sy)