'Mahkeme siyasi konjonktüre göre karar verdi Dilek'i vuran polisi tutuklamadı'

09:05

JINHA

İSTANBUL- Dilek Doğan'ı katleden özel hareket polisi Yüksel Moğultay'ın tutuklu yargılanmasını istediklerini belirten Avukat Şükriye Erden, "Bugün bu kadar somut delil olmasına rağmen mahkemenin tutuklama kararı vermemesinin sebebi siyasi konjonktürün faaliyetleri çerçevesinde hareket etmelerinden dolayıdır" diye konuştu.

Evine yapılan polis baskını sonucu özel harekat polisi Yüksel Moğultay'ın silahından çıkan kurşun ile katledilen Dilek Doğan'ın ilk duruşması geçtiğimiz gün İstanbul Adalet Sarayı'nda görüldü. Mahkeme sonrası görüştüğümüz Doğan ailesinin avukatı Şükriye Erden, olay sırasında evde olan şüpheli polislerin delil kararttıklarını, sanık polisin ise çelişkili ifadeler verdiğini ifade etti. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya geldiklerinde polisler tarafından adeta olağan üstü hal ilan edildiğini ifade eden Şükriye, "Biz büyük salonu talep etmiştik ama talebimiz ret edilmişti. Ancak çok büyük bir yoğunluk olunca İstanbul Adliyesi'nin en büyük salonunda görüldü duruşma. Biz o koridora gelirken bile polislerle itişmek zorunda kaldık. Ben sanığın gelmeyeceğini düşünüyordum" dedi.

'Müdahil talebi reddedildi'

Davaya gelmek isteyen iki otobüs dolusu yurttaşın, adliye içende bekleyen yurttaşların ve duruşma sonrasında çok sayıda yurttaşın gözaltına alındığını ifade eden Şükriye, "Adliyede normal çevik kuvvet polisinin dışında Özel Tim görev almıştı. Gaz silahı ile adliye içine girmek yasaktır ama onlar bütün koridorları kapatmışlardı. Duruşmaya 7-8 baro başkanı, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği de müdahil olmak istedi. Bu talep reddedildi yalnızca ailenin müdahil olma talebi kabul edildi" diye konuştu.

'Kaçamak cevaplar verdi'

Sanık polisin kendini aklamaya yönelik konuştuğunu dile getiren Şükriye, polisin Dilek'i vurmadan bir hafta önce Şırnak'ta özel bir görevlendirmeden geldiğini söyledi. "Biz ona daha önce başka birini öldürdünüz mü diye sorduk" diyen Şükriye, sanığın kaçamak cevaplar verdiğini fakat 27 yıldır özel tim olan bir polisin daha önce suç işlememesinin imkânsız olduğunu ifade etti. Aile bireylerinin beyanlarının ise çok tutarlı olduğunu söyleyen Şükriye, "Görüntüler Mehmet Doğan'ın anlattığı ile aynı. Sanık öfkelenerek dışarıdan geliyor Dilek "Ne yapıyorsun?" diyor ve son cümlesi oluyor. Olayın akışına baktığımız zaman, görüntülere baktığımız zaman olayın açıklığı ortaya çıkıyor" dedi.

'Şüpheli birinin delil toplama hakkı yoktur'

Polislerin evin içinde ne kadar kaldığını sorduklarında kendilerine, "Arama yapmaya devam ettik ve temizlik yaptık" şeklinde cevap verdiklerini söyleyen Şükriye, "Ben Dilek vurulduğu zaman kamerayı aldım ve kendi çapımda keşif yaptım. Dilek sağ göğsünden vuruluyor, kurşun sırtından çıkıyor ve fayansa saplanıyor. Ben ısrarla baktım sadece birkaç damla sararmış kan gördüm. Kan olmamasına inanamadım. Meğer oraları temizlemişler. Bu suçtur delil karartmadır. Halbuki savcı gelene kadar kimse olay yerine dokunamaz. Şüpheli olan birinin orada delil toplama hakkı yoktur. Hatta şüpheli polis olmaları sebebi ile savcı tarafından özel görevlendirilen bir ekibin delil toplaması gerekir. Böylelikle olay yerinde delil kararttıkları da kanıtlanmış oldu" diye anlattı.

'Sanığın tutuklu yargılanmasını istiyoruz'

En önemli taleplerinin sanığın tutuklu yargılanması olduğunu belirten Şükriye, "Bugüne kadar ülkemizde polis kurşunu ile katledilenlere cezasızlık uygulandı hatta kamu görevlisi olarak ödüllendirildiler. Adaletin herkes için gerekli olduğunu söyledik ve 15 sayfalık bir dilekçe sunduk. Olayın nasıl olduğunu kendi gözümüzden anlatmaya çalıştık. Talebimiz sanığın tutuklanmasıydı. Bir diğer talebimiz hakimin olay yerinde keşif yapmasıydı. Polislerin kendi aralarındaki telsiz kayıtlarını istiyorduk. Birçok talebimiz reddedildi. Sadece sanığın disiplin soruşturması var mı diye ilgili birimden evrak istemeyi kabul etti" diye ifade etti.

'Davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz'

Mahkemenin genel yargı veya siyasi konjonktürden farklı bir tavır sergilemediğini dile getiren Şükriye, "Bugün bu kadar somut delil olmasına rağmen mahkemenin tutuklama kararı vermemesinin sebebi siyasi konjonktürün faaliyetleri çerçevesinde hareket etmelerinden dolayıdır. O mahkeme ne karar verirse versin önemli olan mahkemeye bizim irademizin nasıl yansıdığıdır. Biz halkız halkın gücüne güveneceği ve bu davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi.

(öç-ce/ck)