'Biz neden bunları bu kadar kanıksadık'

16:44

JINHA

ANKARA - Cizre'de daha bu sabah 9 kişinin katledildiğini hatırlatan TİHV Avukat Senem Doğanoğlu, "Bizim sokağa çıkamadığımız binalar neden bombalanıyor. Biz neden bunları bu kadar kanıksadık? Birbirimizin yüzüne bakabilmek için bu ihlaller varken ne yapabileceğimizi düşünmeliyiz" dedi.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından, "İnsan hakları yönünden sokağa çıkma yasakları" adlı panel Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde düzenlendi. Toplantının başkanlığını Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı avukat Kazım Genç, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan (THİV) avukat Senem Doğanoğlu, Cizre İnsan Hakları Derneği ( İHD) Cizre Şubesi'nden Abdulkerim Pusat, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi avukatı Nuray Özdoğan, Şırnak Barosu avukatlarından avukat Rojhat Dilsiz ve Sendika. org'dan Murat Bay katıldı. Panelin başında Sur'daki halkla yapılan röportaj yayınlandı.

' İlk defa böyle bir durumu gördüm'

Abulkerim Pusat, 9 gün süren Cizre yasağını anlattı. İnsanların hendeklerin olmadığı yerde gerçekleştiğini söyleyen Abdulkerim, "90'larda bir sürü insan kaybedildi ama böyle bir durumu ilk defa gördüm. Toplu bir cezalandırmayla ilk defa karşılaştım" diye konuştu. Yurttaşların hastaneye kaldırılmadığı için hayatını kaybettiğini söyleyen Abdulkerim, yaşanan devlet terörüne tepki gösterdi. "Sokağa çıkma yasaklarında sokağa çıkarsanız katledilirsiniz. Cama bile çıkmak yasak.2 aydır ailemden ayrı yaşıyorum onların yanına gidemiyorum. Yaşananlar bir tecrihtir" diyen Abdulkerim, devletin kimyasal kullanmakla tehdit ederek halkı Cizre'den çıkartmak istendiğini söyledi. Çatışmalar olmadığı yerde ambulansların taradığını söyleyen Abdulkerim, sağlık çalışanların da hedef alındığını dile getirdi.

'Devlet zırhli araçların içine sıkışmış'

Şırnak Barosu'ndan avukat Rojhat Dilsiz, sokak çıkma yasakların ilan edilmesinin hendeklerle bir ilgisinin olmadığını kaydetti. Yaşananlar ilişkin yapılan başvuruların dikkate alınmadığını söyleyen Rojhat, faillerin korunduğunu söyledi. Eylemlere katılan çocukların cezalandırılmaya çalışıldığını söyleyen, Rojhat, "Çocukları koruyamadan cezaevine koyarsanız taş atan çocuklar silah atan çocuklara dönüşür" diye kaydederek, hukukçuların hukuksuzluklara ilişkin ses çıkarması gerektiğini vurguladı. Sendika.org muhabiri Murat Bay ise, 5 aydır Kürdistan'da çalıştığını söyleyerek, " Kobanê'de daha güvenliydik. Burada güvenlikten bahsedemiyoruz" dedi. Öz yönetim ilanlarına değinen Murat, öz yönetimin yerelin örgütlenmesi talebi olduğunu söyledi. Kürdistan'da bir savaşın yaşandığını vurgulayan Murat, " Tanklar Diyarbakır'ın kalbini bombalıyor. Kobanê'de de şehir savaşları yaşanıyordu birbirinin devamı gibi. Devletin bu kadar kişi öldürdük sözleri gençlerin dağ çıkmasıyla boşa çıkartıyor" dedi. "Devlet zırhlı araçların içine sıkışmış. Sur Silopi Cizre'de sokakta cenazeler bekletildi. Aileler çocuklarının cenazeleri için açlık grevindeler" diyen Murat, sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerde özgür basın çalışanlarında hedef haline getirildiğini vurguladı. Murat son olarak, " Gençler şunu diyor barış enkaz altında kalırsa bu günleri ararsınız" dedi.

'Bize vahşeti izlettiriyorlar'

TİHV avukatı Senem Doğanoğlu, Eyüp Ergen'in vuruluşuna tanık olan sağlıkçı bir yurttaşın ifadesini okuyarak konuşmasına başladı. Sağlık hakkının üzerinde durduklarını söyleyen Senem, "Bu salonda utancı paylaşıyoruz. Bu hakkın öznesi olduğumuz için BM sözleşmesinde sağlık hakkının hemen sağlanması gerektiğini söylüyor" diye kaydetti. "Cizre'de elektrik ve su verilmiyor 'alin görün burada neler yaşanıyor diyorlar zaten bati siz izliyorsunuz' diyerek bize bu vahşeti izlettiriyorlar" diyen Senem hastanelerinde karargaha çevrildiğini söyledi. Cizre'de çıkan yangında 9 kişi yaşamını yitirdiğini hatırlatan Senem, "Bizim sokağa çıkamadığımız binalar neden bombalanıyor. Biz neden bunları bu kadar kanıksadık" diye sorarak,"Birbirimizin yüzüne bakabilmek için bu ihlaller varken ne yapabileceğimizi düşünmeliyiz" dedi.

' AİHM'e karşı yapılan savunmada eski fotoğraflar kullanıldı'

ÖHD Ankara Şubesi'nden Nuray Ozdogan, "En çok canımızı yakan bu sessizliktir. Biz bu yaşananların gerçek olduğunu nasıl anlatacağımızı düşünüyoruz" dedi. Katliamların sessiz kalındığı için devam ettiğine dikkat çeken Nuray, "Başvuruları anlatmak zor geliyor. Askerlere savcının önüne çıkmaya korkmayın diyen belgeler yollanıyor. İnfazlara dahil belgeler elinde olmamız gerekiyor. Gerçeği ispat etmek gerekiyor. Biz hukuki mücadele vermek zorundayız. Anayasa uygulanmıyor, AYM'e başvuru yaptık ama hepsi reddedildi. AİHM'e yapılan başvurularda bize neden başvuru yapılıyor diye soruyordu. Hüseyin Paksoy'dan sonra 4 kişi için tedbir kararı verildi. Ama bu kararlar uygulanmadı. Türkiye ambulansın geçişine izin verilmemesinin terör yüzünden gidemedi diye savunma yapmış. Ama gösterdiği fotoğraflar eski" diye kaydetti.

Panel soru cevap kısmının ardından sona erdi.

(ödk-he/fk)