DBP Hukuk Komisyonu'ndan faillerin yargılanması için yurttaşlara acil çağrı
12:44
JINHA
AMED - Kuzey Kürdistan'da uygulanan sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken DBP Hukuk Komisyonu Üyesi Feride Laçin, hukuk dışı uygulamalara maruz kalan tüm yurttaşlara uluslararası hukuk yollarına başvurabilmesi ve faillerin yargılanması için DBP, İHD, Mezopotamya Hukukçular Derneği ve Bölge Barolarına başvurmaları çağrısında bulundu.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Hukuk Komisyonu üyeleri Feride Laçin ve Muzaffer Özdemir, Kuzey Kürdistan'daki sokağa çıkma yasaklarında halka ve parti çalışanlarına yönelik saldırılara ilişkin genel merkez parti binasında basın toplantısı düzenledi. Basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Hukuk Komisyonu üyelerinden Feride Laçin, 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana bölgede her geçen gün dozajı artan şiddetli bir özel savaş politikasının yürütüldüğünü belirtti. Sivil siyaset içerisinde faaliyet yürüten DBP yöneticilerinin, belediye meclis üyelerinin ve parti üyelerinin 'terörist' ilan edilerek silahlı saldırılara maruz kaldığını ifade eden Feride, "Nitekim bu ortamda parti meclis üyelerimizden Sêvê Demir ve 3 arkadaşı Silopi'de katledilmiştir. Yine parti meclis üyemiz Mehmet Yavuzel ağır yaralanmış, Cizre Belediye Meclis üyemiz Hamit Poçal hayatını kaybetmiştir" dedi.
'Anne karnındaki bebekten yaşlılara kadar birçok yurttaş katledildi'
Bu güne kadar anne karnındaki bebekten her aylık bebeklere, her yaştaki çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşlılara ve yaralıları hastanelere beyaz bayrakla taşıyan dedelere kadar birçok yurttaşın katledildiğini söyleyen Feride, "Genelkurmay ve emniyet bültenlerinde bu sivil insanlarımız 'terörist' ilan edilerek 'etkisiz hale getirdik' denilerek basın ve medyaya servis edilmektedir. 24 Temmuz'dan bu güne kadar 21 belediye eşbaşkanımız tutuklanmış, 23 belediye meclis üyemiz görevden alınmış, 7 belediyemizin iş makinelerine el konulmuştur. Bilindiği üzere 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren başlayan haksız ve hiçbir yasal dayanağı olmayan valiliklerce ve kaymakamlarca il özel idaresi kanununa dayanılarak 52 kez verilen sokağa çıkma yasakları kesintisiz hale dönüştürülmüştür" diye belirtti.
'İç hukuk yolları kesintisiz hale getirilmiştir'
Adı konmamış bir sıkıyönetim ve olağanüstü hal rejiminin uygulandığını kaydeden Feride sözlerine şöyle devam etti: "Aynı zamanda tüm bir ilçe ve şehir cezaevine dönüştürülmüştür. Su, elektrik, gıda, sağlık, eğitim gibi temel insani ihtiyaçların hiç birisi karşılanmamaktadır. Devletin güvenlik güçleri işgal ordusu gibi hareket etmektedir. Yönetmelik çıkarılarak asker, polis ve özel harekat timlerine 'Cumhuriyet savcılarının karşısına çıkmaktan korkmayın' denmektedir. Türkiye'de hukuk kurumları, Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Savcılıkları işlevsiz hale getirilmiştir. Sokağa çıkma yasakları gibi konularda ret kararları verilerek iç hukuk yolları etkisiz hale getirilmiştir."
Tüm bu yaşananlar nedeniyle uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek ve Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler gereğince uluslar arası kurum ve mahkemelere başvurmanın zorunlu hale geldiğini aktaran Feride, yaşanan hak ihlallerini de şu şekilde sıraladı:
"*Silopi'de zorla evlerinden çıkartılarak göçe zorlanan yurttaşları götürüldüğü ve adeta bir toplama kampı işlevi gören Yenişehir Spor Salonu'nda tutulan yurttaşlar evlerinden çıkarıldıktan sonra elleri havada tek sıra halinde yürütüldükleri ve işkenceye maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Hitler Almanyası döneminin uygulamaları bölgemize taşınmıştır.
*52 kez sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerimizde evler tanklarla toplarla yıkılmış, binlerce ev hasar görmüştür. Bu şekildeki uygulamalar uluslararası sözleşmelerde belirtilen mülkiyet hakkının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.
*Yüzbinlerce kişi operasyonlarda olumsuz etkilenmiş ve zorunlu göçe tabi tutulmuştur. Devlet, yurttaşları güvenli şekilde tahliye ettiğini iddia etmiş ise de bu konuda hiçbir güvenlik sağlanmamıştır. Tam tersine insanlar sadece üzerlerindeki kıyafetlerle yerleşim alanlarını terk etmişlerdir. Diyaliz gibi daimi hastalığı olan yurttaşların tedavisi hiçbir şekilde yapılmamıştır, ilaçlarını dahi almalarına müsaade edilmemiştir.
*Sokağa çıkma yasakları boyunca okullar kışla haline getirilmiş, eğitim görmeyen çocuklar eğitime devam ediyormuş gibi gösterilerek açıkça suç işlenmiştir.
*24 Temmuz 2015 ila 21 Ocak 2016 tarihleri arasında 17 ilçede 52 kez kesintisiz sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Şu anda elde ettiğimiz verilere göre 65'i çocuk, 44'ü kadın, 44'ü 60 yaş üstü olmak üzere 259 sivil yurttaşımız katledilmiştir. Askeri sevkiyatlar ve hükümetin sertleşen söylemleri sonucu can kayıpları katlanarak artmıştır. Tankların yerleşim alanlarında kullanılmaya başlaması sonucu 40 yurttaşımız evlerinin sınırları içerisinde katledilmiştir. AİHM'in tedbir kararlarına ambulansların yaralı yurttaşları bulundukları yerlerden alınmalarına müsaade edilmemiş yalnızca 23 kişi bu şekilde engellemeler sonucu hayatını kaybetmiştir. Yurttaşlarımız katledildikten sonra dahi cenazelere yönelik saldırılar gerçekleşmiş, gömülmelerine izin verilmemiş, işkenceye ve kötü muameleye maruz kalmışlardır.
*Bu nedenle tüm bu hukuk dışı uygulamalara maruz kalan yurttaşlarımızın ulusal ve uluslar arası hukuk yollarına başvurulabilmesi faillerin yargılanması için DBP olarak partimizin il ve ilçe teşkilatlarındaki hukuk komisyonlarıyla, İHD, Mezopotamya Hukukçular Derneği ve Bölge Barolarına başvurmaları çağrısında bulunuyoruz."
(mt/mg)