Gözaltında işkence artıyor doktor raporu engelleniyor
09:09
JINHA
AMED - Gözaltında cinsel şiddet, işkence ve hak ihlalleri vakalarının arttığını belirten avukat Muharrem Erbey, savcı hakimlerin şiddete maruz kalanlara bunu sorma gereği bile duymadığını vurgularken, SES Diyarbakır Şube Başkanı Selma Atabey ise doktorların üzerlerinderi baskı nedeniyle gözaltında şiddet olaylarında rapor veremediklerini anlattı.
Kürdistan'da ilçeler abluka altına alınırken, gözaltına alınanlara yönelik kötü muamele ve işkence haberleri sıklıkla görülmeye başladı. Gözaltında hak ihlallerine maruz kalanların yaşadığı başka bir şiddet biçimi de yaşadıklarını belgeleyip şikayetçi olamamak. Gözaltında hak ihlallerine ilişkin bilgi veren avukat Muharrem Erbey, bu vakaların 90'lı yıllardan daha sert şekilde görülmeye başladığını belirterek, son 7 ay içerisinde çok sayıda gözaltı, işkence ve şiddet vakalarına iştirak ettiğini dile getirdi. Muharrem, "Özellikle Silvan ve Diyarbakır'daki dosyalarla ilgili, Sur içerisindeki gözaltına alma işlerinde çok ağır işkenceler yapılıyor. Çenede inanılmaz tahribatlar ve pervasızca insan hakları ihlali var" dedi.
'Yüzleri ve vücutları morartılmıştı'
Gözaltına alınanların ağır işkencelerden geçtiğini cinsel saldırılar, tecavüzlere varan ağır işkence vakalarıyla karşılaştığını söyleyen Muharrem, "Erkek müvekkillerimden birine polisler silahla tecavüz etmişti. Gözaltına alınan başka 3 kadın ise alındıkları esnada darp edilerek yüzleri ve vücutları morartılmıştı" dedi. Muharrem, "Hukuk şuan ki dönemde hiçbir şekilde işlevli halde değil. İnsanların ifadesi yasak sorgu yöntemleri ile alınıyor. Gözaltındayken onlara zorla evrak imzalatılıyor. Gözaltına alınma sırasında polis otosuna götürülürken veya evden alınırken kaba dayak, tekme tokat, elindeki silah ile yüzüne rastgele vurma vakaları çok fazla yaşanıyor. Buna ilişkin çok sayıda başvuru aldık. Dava dosyası içerisinde de vakalar var" ifadelerini kullandı.
'Savcı hakim sorma gereği bile duymuyor'
İşkencelerin aleni bir şekilde yapıldığını vurgulayan Muharrem işkencelere ilişkin de şu örneği verdi: "Silvan'da gözaltına alınan 18 yaşında bir genç merkeze getirilene kadar polis otosu koridorunda uzatılıp, araçta bulunanlar çocuğa basarak üzerinden geçiyorlar. Taciz boyutunda çok ağır olaylar yaşanıyor. Savcılığa intikal ederken, savcı ve hâkimde işlem yapılmasını istemiyor" diye anlattı.
Yapılan işkenceleri gören hâkim ve savcıların sorma gereği bile duymadığını ifade eden Muharrem, "Yapılanlar savaş suçudur. İşkence görenler, evleri yakılıp yıkılanlar, başlarına ne gelirse gelsin tek isteğimiz herkes bunu yazsın. Savaş dönemindeyiz unutulabilir. Yazılanlar daha sonra bize getirilsin" sözlerini kullandı.
'Doktorlar baskı altında işkence belgelenemiyor'
Gözaltında işkencenin doktorlar üzerindeki baskılar nedeniyle belgelenemediğini ifade eden SES Diyarbakır Şube Başkanı Selma Atabey, son zamanlarda sağlıkçılara yönelik artan baskılardan dolayı gözaltında darp edilen ve işkence gören kişilere sağlıklı rapor verilmediğini söyledi. Meslek etiğini ve Hipokrat yeminini hatırlatan Selma, "Bizim yapmamız gereken temel şey bütün vatandaşlara eşit bir şekilde sağlık hizmeti vermek. Yaşanılan şiddet ve savaş ortamında sağlık hizmetinin kesintisiz sunulması gerekiyor ve halkın sağlık hakları hiçbir şekilde engellenemez" dedi.
'Doktor gerçek bilgileri rapora aktaramıyor'
Tüm sağlıkçıların bu konuda sıkıntı yaşadığını vurgulayan Selma, "Darp cebir sağlık muayenesinden geçirilen kişiler hakkında rapor tutulur ve bu rapor savcılığa iletilir. Fakat şuan sistem bu şekilde işletilmiyor. Gözaltında olan kişiler sağlık raporu almak için darp cebire gittiğinde polisin baskısından kaynaklı doktor ve kişiler bire bir görüşme yapamıyor. Bazen doktorlar dışarıda polis aracına çağrılarak gözaltındaki kişilere araç içinde ayaküstü rapor tutuyor. Gözaltındaki kişiler şiddete maruz kalsa da doktor o raporu düzeltemiyor, çünkü bu şekilde psikolojik baskı ile doktor kendini koruma adına gerçek bilgileri resmi rapora aktaramıyor" dedi.
'Hastanelere askeri gücün konuşlanması yasak'
Selma, sağlıkçıların dokunulmaz sağlık sembolleri olduğu vurgusunu yaparak,"Sağlık sembollerinin olduğu hastane gibi yerlerin içinde ve çevresinde askeri bir gücün konuşlanması yasaktır. Bu çerçevede Kürdistan'da devlet silahlı güçlerinin hastanelerin içine ve çevresine konuşlandırılması bir ihlaldir. Sağlıkçılar olarak yaşadığımız bu sıkıntıları Sağlık Bakanlığı'na, İnsan Hakları Derneği'ne ve Türk Tabipleri Birliği'ne aktardık. Bu protokolün sağlıklı işlenmesi adına hassasiyetlerimizi belirtmemize rağmen ne yazık ki sağlıklı bir şekilde darp raporu tutamıyoruz. Uluslararası insancıl hukuka riayet edilmesini ve sorumluluklarımızı yerine getirmemiz için sağlıkçıların dokunulmazlığına riayet edilmesini istiyoruz" diye konuştu.
(tt-şa-de/gc)