Çilem Doğan'a ağırlaştırılmış müebbet isteniyor

19:34

JINHA

ADANA - Adana'da şiddet gördüğü eski eşini kendini korumak için öldüren Çilem Doğan hakkında hazırlanan iddianame 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcı özsavunma gerçekleştiren Çilem hakkında "Yakın akrabayı öldürme" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi ve meşru savunma maddesinin tartışılması talep etti.

Geçen yıl 8 Temmuz'da merkez Seyhan ilçesinde şiddet gördüğü fuhuşa sürüklemek isteyen eski eşi Hasan Karabulut'u öldüren Çilem Doğan (Karabulut) hakkında Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Çilem'in 9 defa şiddet gördüğü için adli makamlara başvuru yaptığına iddianamede yer veren savcı "Haksız bir saldırıdan kendini korumak için eylemini gerçekleştirmişdir" şeklinde belirtmesine rağmen "Yakın akrabayı öldürme" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi ve 'haksız tahrik' hükümlerinin tartışılmasını talep etti.

Savcılık iddianamesinde "Çilem Karabulut'un uzun süredir uğradığı şiddet, Hasan Karabulut'un çevreye saldığı korku ve suç işleme konusundaki cüretkarlığı, polis memurlarına karşı bile suç işlemekte tereddüt göstermemesi ve bunun da Çilem Karabulut'ta doğurduğu endişe ve olay günü de yine şiddete maruz kalması göz önüne alındığında kendisine haksız bir saldırıdan kurtarma amaçlı eylemini gerçekleştirmiştir" denilerek TCK'nın 27'nci maddesinde yer alan meşru savunma maddesinin tartışılması talep edildi. Çilem önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

Çilem, gözaltına alındığında gazetecilerin sorularına, "Hep mi kadınlar ölecek? Biraz da erkekler ölsün" diyerek hafızalara kazınmış ve öz savunmasının meşrutiyetini bu sözlerle dile getirmişti.

Çilem 'Haklılığımızı kimse suçlayamaz' demişti

Çilem 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde JINHA'ya gönderdiği mektupta ise şunları belirtmişti: "Tutsak olsam da düşüncelerim hiç değişmeyecek, bilmenizi isterim. Yine mücadele içinde olacağım. Ben ve benim gibi şiddete maruz kalan kadınların acılarının tarifi yok. Bir insan canı almak kolay değil. Bizlerin yaşadıkları ise hiç kolay değil. Fakat suçlu ilan edilen yine bizleriz. Oysaki şiddete, baskıya, tecavüze uğrayan biz kadınlarız. Bize şiddet uygulayan, her gün ölüm korkusuyla yaşatan birine karşı kendimizi savunmamız bizleri 'katil' ilan edemez. Keşke olmasaydı, öldürmek zorunda kalmasaydık. Ama bizim suçumuz değil bilmenizi istiyorum, 'namus' denilince sadece kadınları suçlayan sistemin suçu. Hiçbirimiz bunları yaşamak zorunda değiliz. Ama bize anca bu hayatı layık görüyorlar, çünkü kadınız. Annelerimizin yaşadıklarını bize de yaşatmaya çalışıyorlar. Bizim başımıza gelenlerin, Özgecan ve Cansu Koç'un başına genlerden farkı yok. Bir gün ben de katledilecektim, bugün ben de ölebilirdim. Yine suçlu ilan edilen bizleriz ne yazık ki. Bu sistem bizi her alanda yok saydı. Ahlakın sadece kadınlar için olduğunu vurguluyorlar. Kimse 4 duvar arasında olmayı istemez, bu bizim suçumuz değildi. Bizler katil değiliz.

Korkuyorlar bizden...

Haklılığımızı kimse suçlayamaz. Sorgulayan yine erkekler ve erkek egemen sistem oluyor. Psikolojik ve fiziksel şiddete uğradığımızda, tacize tecavüze maruz kaldığımızda susmamamız gerektiğini biliyoruz. Artık biliyoruz ve artık birbirimizin yarasından güç alıp birbirimizi iyileştiriyoruz. Bu dayanışma için okuyup etmeye büyük sözler söylemeye gerek yok. Gündelik hayat öğretiyor bize her şeyi. Her şeyi birbirimizden öğreniyoruz. Kurtuluş umudu olarak da yine birbirimizi görüyoruz. Birbirimizden güç alıyoruz. Belki şu an kaç kadın kaderine boyun eğip sessiz sessiz ağlıyordur.

Kaç kadın şiddete maruz kalıyor tahmin bile edemiyoruz. Ama milyonlarız, birbirimizin yarasına bakan onu iyileştirmeye çalışan milyonlarız. Korkuyorlar bizden artık: Tacize uğradığında sessiz kalmayan bizden, kardeşlik bağımızdan, benden, Nevin'den... Asla yalnız değiliz. Bu kapıları ittire ittire açacağız. İçeride dışarıda iki kişi kalsak dahi yeter bize. Merhem olur o diğer kişi güç olur bize. 'Hep kadınlar mı ölecek' sözü kulağınızdan gitmedi, biliyorum. En az sorun yaşayana bile umut oluyoruz, inanıyorum. Annelerim, kardeşlerim, ablalarım asla yalnız olduğunuzu hissetmeyin. Yalnız değiliz, yalnız değilsiniz. Haklılığımızın sonuna dek arkasındayız. Gelecek günler hepimizin elleriyle gelecek. Hepinizi çok seviyorum."

Çilem Doğan, mektubuna şu sloganlarla son verdi: "Katledilmek kaderimiz değil özsavunma hakkımız", "Bir erkek bir insan, bir kadın bir toplum", "Gelecek geçmişten daha güzel olacak", "Hep de kadınlar ölmesin", "Kadına şiddete, tecavüze, tacize son", "Kadın yaşam özgürlük", "Güçlü kadınlar güçlü yarınlar, dayağın, ezilmişliğin, savunmasızlığın, çaresizliğin olmadığı bir dünyaya merhaba demek üzere..."

(fz/fk)