Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Raporu açıklandı
12:39
JINHA
ANKARA - ÖHD Ankara Şube Cezaevi Komisyonu, 'Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı.
Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD), Ankara Şube Cezaevi Komisyonu tarafından açıklanan 'Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Raporu' Türkiye'de cezaevlerinin geldiği durumu gözler önüne seriyor. Rapor, Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'ne çeşitli şehirlerden değişik tarihlerde sevk edilerek getirilen çocuk mahpusların ilk gözaltı, cezaevine giriş, sevkleri ve Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'nde hak ihlallerine maruziyete ilişkin aktarım ve tespitleri kapsıyor. Yapılan açıklamada "Ziyaretler sonucu çocuk mahpusların anlatımlarına dayalı olarak hazırlanan rapora dayanak görüşmelerin, çocuk mahpusların Ankara'ya sevklerinin insan hakları örgütleri tarafından komisyona iletilmesi ve çocuk mahpusların istem ve onamları sonucu, hak ihlali araştırma ve tespiti için gerçekleştirilmiştir" denildi.
Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Raporu'nda şunlar belirtildi:
2. ÖHD Ankara Şube Cezaevi Komisyonu üyeleri Avukat Nilay Nayman, Avukat Özlem İzol, Avukat Arzu Günhan, Avukat Hülya Yıldırım, Avukat Ayhan Güneş, Avukat Süheyla Oğuz, Avukat Ceren Şimşek, Avukat Candan Dumrul, Avukat Hürmüz Biçer tarafından Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevine (Sincan) belirtilen tarihlerde gidilerek, çocuk mahpuslarla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çocuklarla ayrı ayrı yapılan görüşmelerde hak ihlallerine maruz kalan çocuk mahpuslarla gerçekleştirilen görüşmeler üzerine rapor hazırlanarak tespitlerin kamuoyuyla paylaşılması zorunluluğu doğmuştur.
'Çocukların sevkleri istemleri dışında yapılmıştır'
Raporun ilk kısmında belirtildiği gibi, görüşme gerçekleştirilen çocuk mahpuslar, Mersin, Batman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Van gibi şehirlerden Ankara'ya sevkler sonucu istemleri dışında getirilmiştir. Çocuk mahpusların temel hak ve özgürlüklerini ihlal eden sevk işlemlerinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından hukuka uygun gerekçelerle ve zorunlu durumlarda tesis edilmesi gerektiği açıktır. Bununla birlikte, idare tarafından çocuklar ve ailelerine sevkler ve gerekçeleri ile ilgili somut, tutarlı herhangi bir sözlü/yazılı bilgilendirme yapılmamıştır. İdarenin tutuklu/hükümlünün konulacağı cezaevini belirleme yetki ve görevi bulunmakla birlikte; bu yetki ve görevin kullanımının, keyfilikten uzak ve hukuka uygun olması gerektiği; idare işlemleri ile tutuklu bulunan çocukların AİHS, insan haklarına ilişkin temel belgeler ve Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edilemeyeceği ortadadır.
'Sevklerle adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir'
Sevklerin gerçekleştirildiği zamanda, çocukların tutuklu bulundukları ceza soruşturmasının yürütüldüğü yerden çok uzak bir yere sevk edilmeleri ile yürütülen ceza soruşturmasında hukuki savunma geliştirebilme, delillerin toplanmasını sağlama, avukatın bilgi, destek ve görüşmesinden yararlanma gibi adil yargılanma hakkının özünde mevcut haklarının ihlaline yol açılmaktadır. Nitekim, ceza soruşturmalarında özel vekaletname ile yahut CMK uyarınca zorunlu müdafilik sistemiyle savunmalarını üstlenen avukatlar tarafından Sincan Cezaevinde çocukların ziyaret edilmediği belirtilmektedir. Tutuklu çocukların avukatları ile serbestçe ve ihtiyaç duyulan her an görüşme hakkı bulunmakta iken; bu hakkın kullanımının fiilen ortadan kaldırıldığı; dahası, çocukların CMK uyarınca atanan zorunlu müdafilerinin isimlerini dahi bilmemeleri/hatırlamamaları ile yeterli hukuki destekten yoksun oldukları da anlaşılmaktadır: İki ayrı dosyanın birleşmesi sonucu yerel mahkeme kararı ile 8 yıl, 5 ay, 20 gün ceza aldığını söyleyen M.D.Ö. (17), kararın temyiz edilip edilmediğini bilmemektedir.
'Aileler zor koşullar altında ziyaret gerçekleştirmekte'
Çocukların ailelerinin yaşadığı şehirlerde ya da bu şehirlere Ankara'ya göre daha yakın mesafede bir cezaevinde tutulmaları gerekli ve mümkünken; kilometrelerce uzakta bulunan Ankara'ya sevk edilmeleri, çocuğun üstün yararı ilkesi, özel hayata ve aile hayatına saygı ilkesine riayet edilmeksizin işlem tesis edildiğini ortaya koymaktadır. Çocukların, yalnızca ceza soruşturması kapsamında istisna, geçici ve en son uygulanması gereken bir koruma tedbirine bağlı tutukluluklarının amaçları ile bağdaşmayacak ağırlıkta sonuçlar ile karşı karşıya bırakılmaları açıkça hukuka aykırıdır. Aileler, zor ve kısıtlı koşullar içerisinde seyahat ederek ziyaret gerçekleştirebilmekte; pek çok durumda da uzun süre boyunca çocuklarını ziyaret edememektedir.
'Sözleşmelerde çocuklara yönelik kötü muamele yasak'
BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, BM İşkenceye Karşı Sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), işkence ve diğer kötü muamele biçimlerini mutlak olarak yasaklamaktadır. Anayasa, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği çocuklara yönelen tüm eylemler çocuğun yüksek yararı ilkesi gereği değerlendirilmelidir. BM Çocuk Adalet Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgari Standartlar, BM Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Kurallar, BM Çocukların Kanunla İhtilafının Önlenmesine İlişkin Rehber İlkeler, Ekonomik ve Sosyal Konsey'in Ceza Muhakemesi Sisteminde Çocuklara Yönelik Muamele için Rehber İlkelere dair Tavsiye Kararı ile BM Çocuk Hakları Komitesinin Çocuk Adaletinde Çocuk Hakları başlıklı Genel Yorumu ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Çocuk Dostu Adalete ilişkin Rehber İlkeleri gereği kanun uygulayıcıların çocuklara yönelik duyarlı yaklaşımı zorunlu kılınmakta ve çocukların belirgin ihtiyaçlarına ve hassas durumlarına odaklanmış, çocuk dostu bir uygulamaya işaret etmektedir.
'Aileden koparılan çocuk maddi ve manevi sıkıntı yaşar'
Öncelikle, tutuklu çocukların zorunlu sevk edilmeleri ile adil yargılanma hakkı, özel hayata saygı hakkı ve hiçbir kimsenin mahpusluğun ötesinde kötü muameleye maruz bırakılmama hakları ihlal edilmektedir. Ailelerinin ve kendilerinin bilgileri ve rızaları olmaksızın aile ziyaretlerini oldukça güçleştirecek yerlere sevk edilerek ailelerinden uzaklaştırılmaları ve bunu önlemek ve sonuçlarını hafifletmek hakkında herhangi bir sosyal politika yürütülmemesi ile birlikte düşünüldüğünde, bu sevkler toplum açısından sonuçları açıkça ağır bir işlemdir. Sevk edilen mahpusların çocuk olduğu değerlendirildiğinde ise; aileden koparılan çocuğun durumunun hem çocuk açısından hem de aile açısından maddi ve manevi olarak yaratacağı sıkıntının boyutuna ayrıca dikkat çekmek gerekmektedir.
'Çocukları darp eden yetkililer hakkında soruşturma açılmalı'
Çıplak arama uygulamasının; herhangi bir zorunlu, gerekli, özel, gerekçe belirtilmeksizin çocuklara zorla uygulanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 3'üncü madde bağlamında; kötü/onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve işkence olarak nitelendirilmelidir. Bu muamelenin çocuk mahpuslara uygulanması ihlalin boyutunu ayrıca ağırlaştırmaktadır. İnfaz koruma memurları yahut jandarmalar tarafından gerçekleştirildiği belirtilen darp olayları hakkında soruşturma açılması, açılan soruşturmaların etkililiğinin sağlanması gerekmektedir.
'Hak ihlalleri ciddi bir araştırmaya tabi tutulmalı'
Çocuklar tarafından belirtilen yemek; sağlık hakkına erişim gibi hizmetin içeriği kalitesi ve hizmeti sunan personelin niteliği/niceliği hakkında şikayetlerin; yine gazete, dergi gibi yayınlara, arzu edilen TV kanalına erişim; spor ve diğer sosyal faaliyetlerden yararlanma gibi konularda istemlerin; cezaevi yönetimi tarafından ilgili mercilere iletilmesi gerekli ve mümkün olmasına rağmen; şikayetler/istemlerin şifahi olarak ve doğrudan reddedilmesi, geçiştirilmesinin çocuklarda umutsuzluk ve mutsuzluğu çoğalttığının anlaşılmaması 'kötü idare uygulaması' olarak değerlendirilmelidir.Bütün bunlarla birlikte; çocuklar tarafından dile getirilen hak ihlalleri iddialarının ciddi bir araştırmaya tabi tutularak sonlandırılması, ilgililer hakkında gerekli idari/cezai soruşturma yürütülmesi; uygulanan disiplin sisteminin; onur kırıcı/aşağılayıcı muamele ve uygulamaların sonlandırılması gerekmektedir.
(mg)