Avukatlar: Hukukun sınırlarına sıkışıp kalmamalıyız

09:05

Özlem Çiçek/JINHA

İSTANBUL - Kürdistan'da özyönetim direnişi ve buna karşı devletin saldırılarının hukuk sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirten avukatlar, yükselen direniş ve talebin tüm Türkiye'ye yayılması gerektiğini söyledi.

AKP ve sarayın devreye koyduğu savaş konsepti sonucu başta Sur, Cizre, Silopi ve Dargeçit olmak üzere devam eden sokağa çıkma yasakları sonucu pek çok yurttaş yaşamını kaybetti. Keskin nişancılara karşı beyaz bayraklar ile hastaneye ulaşmaya çalışan, cenazelerini bile defnedemeyen, sağlık, eğitim ve pek çok yaşamsal hakkından mahrum kalan halkın direnişi ise katliamlarla karşı büyüyor. Hukukun 'askıya alındığı', devletin halkla savaş ilan ettiği bu süreci hukukçulara sorduk.

'Hukukçu olarak değerlendiremiyorum'

Daha önce Silvan abluka altındayken yaşanılanları gözlemlemek için oraya gittiğini söyleyen Avukat Emel Diril, "Bunu yasal bir zeminle değerlendiremezsiniz çünkü insanlar katlediliyor ve bir işgal durumu söz konusu. Bunu hukukçu bakış açısı ile değerlendiremiyorum. Tankla, topla, tüfekle oradalar. Çocukları ve kadınları katlediyorlar. Önce onlar zarar görüyor. Bir an önce yasakların kalkması gerekiyor. İnsanlar evlerinden göç etmek durumundalar ve korkunç bir süreç yaşanıyor" dedi.

'İç hukukla bir yere varamıyoruz'

Yasaların ise yetersiz kaldığını dile getiren Emel, "Tutulan raporlar yetersiz. Bizler yasaklar kalkınca oralara gidiyoruz ve zaten taş taş üstünde kalmamış oluyor. Kadın cinayetlerinde de, işkencede de iç hukukla bir yere varamıyoruz. Ancak 10 sene geçecek AİHM gidilecek ve Türkiye'ye ceza çıkacak. Hukukun yetersiz kaldığını düşünüyorum. İnsanları yalnız bırakmamak gerekiyor. Öğretmenlerin gitmesi çocukları terk etmesi çok kötüydü. Avukatlarda halkı yalnız bırakmadan halkla birlikte mücadele etmeli" diye belirtti.

'Hukukun kalıplarına sıkışmamalıyız'

Avukat Candan Gözcü ise "Kürdistan'da yaşanan bir katliam var. Savaş koşullarının da sınırları açılmış durumda. Bizim hukukçular olarak şiddeti teşhir etmemiz elbette ki önemlidir ama yeterli değildir" dedi. Hukukun kalıplarına sıkışıp kalmamak gerektiğini söyleyen Candan, daha çeşitli mücadele yöntemlerinin denenmesi gerektiğini dile getirdi.

'Katliamın yanı sıra ayaklanma var'

Bu sürecin toplumsal muhalefetle aşılacağını söyleyen Candan, "Biz bu konuda bir halk ayaklanmasını desteklemekten yanayız. Kürdistan'da katliamın yanı sıra bir ayaklanma da var. Sadece katliam değil ayaklanma kısmının da üzerinde durulmalı. İnsanları korkutup sindirmek yerine dışarıya çıkaracak söylemler geliştirilmesi gerek. Hukuk bizi sınırlıyor ve sonuç elde edemiyoruz. İnsanlara 'haklısınız ve her türlü yöntemle bu haklılığınızı koruyabilirsiniz' dememiz gerekiyor. Bu ayaklanmanın bölgesel kalmaması tüm ülkeye yayılması gerekiyor. Bu noktada tüm Türkiye'ye yayılan bir ayaklanma ile sonuç elde edebileceğimizi düşünüyorum" diye konuştu.

(ck-öç/fk)