LGBTİ'ler yok mülteci olarakta statü de yok!
09:06
Öykü Dilara Keskin / JINHA
İSTANBUL - Mülteci LGBTİ'lerin durumuna değinen avukat Fırat Söyler, Başbakanın ya da Cumhurbaşkanın deyimiyle mültecilerin 'misafir' konumunda olduğunu fakat mülteciler için bir hukuksal statünün olmadığını söyleyerek mülteci LGBTİ'lerin yaşadığı sorunların Türkiye'de yaşayan LGBTİ'lerden ayrı olmadığına dikkat çekti.
Türkiye'de ayrımcılığa maruz kalan kesimlerden biri olan LGBTİ'lerin yaşadıkları zorluklara bir de mülteci olması eklenince yaşadığı sorunlar daha da büyük oluyor. En çok dil sorunu yaşayan mültecilerin başka bir sorunu ise LGBTİ'lere duyulan eril zihniyet, bu zihniyet nedeniyle LGBTİ'ler saldırıya uğramasına rağmen hukuki bir yaptırım gerçekleşmiyor. Konuya ilişkin konuşan LGBTİ avukatı Fırat Söyler, ayrımcılık söyleminin mülteci LGBTİ'lerin yaşamlarını zorlaştırdığını belirterek, LGBTİ'lerin hayatın her alanındaki haklarından yararlanamadığını ve buna ilişkin düzenlenme yapılması gerektiğine değindi.
'Mülteciler için hukuki bir statü yok'
Fırat, Türkiye'nin taraf olduğu 1951 Cenevre Sözleşmesi gereğince sadece Batıdan gelenler mülteci olarak kabul edildiğini bu nedenden dolayı İran, Irak, Filistin, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Uzakdoğu Asya, Afganistan ya da Pakistan üzerinden gelenleri mülteci olarak görülmediğini ifade etti. Başbakanın ya da Cumhurbaşkanın deyimiyle mültecilerin 'misafir' konumunda olduğunu fakat mülteciler için bir hukuksal statünün olmadığını söyleyen Fırat, mülteci LGBTİ'lerin yaşadığı sorunların Türkiye'de yaşayan LGBTİ'lerden ayrı olmadığını söyledi. Sadece LGBTİ'lileri değil, diğer etnik, dini azınlıkları koruyan bir yasal düzenlenmenin olmadığını belirten Fırat, mültecilere Türkiye'de yaşayanlardan farklı yaklaşmamak gerektiğini yasal düzenlemelerin bu şekilde olması gerektiğini dile getirdi.
'Polislerde mülteci LGBTİ'lere siz nereden geldiniz algısı var'
Mülteci LGBTİ'lerin dil sorunu yaşadıklarına değinen Fırat, "İlk etapta bir olayla karşılaştıklarında polise gidip derdini anlatabilecek bir pozisyonları yok. Çünkü bu insanlar ya Arapça ya da başka bir dil kullanmaktalar. Polislerin bu alandaki eksikliği çok ve bu alandaki eksikliği giderecek mekanizmalar oluşturmaları gerekir" dedi. Adil bir yargılamanın ön koşulunun polis aşaması olduğunu belirten Fırat, bu nedenle polislerin yanında tercümanın olmasının önemli olduğunu fakat böyle bir durumun olmadığına dikkat çekti. Fırat, "Polisin ya da diğer kamu kuruluşlarının buradaki LGBTİ'lere bakış açısı neyse mülteci LGBTİ'lerde aynıdır. Tabi ki polisin olarak 'Mültecilere nerden geldiniz başımıza bir de siz eksiktiniz' gibi bir algı söz konusudur. Bu hem siz nerden geldiniz algısı var bu LGBTİ'lilerin işini daha da ağırlaştırmıştır" dedi.
'Türkiye'de kalmak isteyenlerin tanınması kimlik verilmesi gerekiyor'
Türkiye'nin, 1951 yılındaki Cenevre Sözleşmesini kabul ederken koyduğu çekinceleri bir an önce geri çekmesi gerektiğini vurgulayan Fırat, "İnsanların sadece ara bölge olarak görülmesinin değişmesi gerekiyor. Dediğim gibi çekince olmasından dolayı sadece batıdan gelen insanlar mülteci olarak görülüyor. Böyle bir çekince olduğu için bu insanların hukuki sıfatları hiçbir zaman değişmeyecek" dedi. Hukukta misafir diye bir sıfatın olmadığına da dikkat çeken Fırat, "İnsanlar Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği'ne başvuru yapmaya gelen insanlar olarak görülüyor. İnsanların ne zaman döneceği ya da dönmeyeceği savaşların bitip bitmeyeceğine bağlı. Bu insanların Türkiye' deki kalışlarını hiç bilemiyoruz. Çok ciddi anlamda burada yasal bir değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Bunun içinde çekincelerin geri alınması gerekiyor. Burada kalmak isteyen insanlara kimlik verilmesi ve onların tanınması gerekiyor" diye belirtti.
'LGBTİ'ler karakolda mahallede hastanede ayrımcılığa maruz kalıyor'
Mülteci LGBTİ'lerin yaşadıkları mahallerde apartmanlarda şiddetle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Fırat, hem mülteci olmaları hem de eşcinsel oldukları için homofobik davranan polisin olaylar müdahale etmemesinin yeni olaylara sebebiyet verdiğini dile getirdi. Bir olaydan örnek veren Fırat, "Mahalleli eşcinsel olduğunu düşündüğü insanlara saldırıyor. Polis bu olayı görmesine rağmen müdahale de bulunmuyor hatta eşcinselleri suçlayan bir tavır sergiliyor. Hastaneye giden eşcinsellere hastane çalışanları da sıkıntı çıkartıyor. Adli vaka olmasına rağmen hastanede polis hiçbir şekilde işlemde bulunmamış. Kişiler kendi çabalarıyla yakındaki bir karakola başvurmuş fakat saldırıyı yapan kişiler bilinmesine rağmen haklarında hiçbir adli işlem yapılmamıştır" şeklinde anlattı.
'Herkesin birbirini ötekileştirmesi sınıfsal'
"Kürtler yıllarca önce köyleri yakıldığı için batıya göç ettiğinde, yerleşik olanlar da bu duruma tepki göstermişti. Şimdi Kürtler, Türkler ve diğer etnik yapıda ki insanlar gelen mültecilere aynı gözle bakmaya başladı" diyen Fırat, " Aslında daha öncesinde gelenlerin bakış açısıyla sonra onların yerini alanlara bakış açısı farklı değil. Herkes birbirini ötekileştiriyor. Aslında burada durum tamamen sınıfsal" dedi. Zengin insanların yaşadıkları sıkıntılar var mı yok. Onların her türlü ihtiyacı karşılanıp istediği her şey yapılırken yoksul olanlarda sınıfsal olarak alt tabakada oldukları için büyük sorunlar yaşıyor. Mültecilerin, ulaşım, sağlık hakkı, barınma sorunlarını yaşadığını dile getiren Fırat, "İşsizlik nedeniyle mülteciler suçlanıyor. Veya mültecilere ev sahipleri evleri 3-4 katına satıyor kiralıyor" diye kaydetti.
' Mültecilere suçlayıcı tavır yaşamlarını zorlaştırıyor'
"Zamanında bize yaşatılan sıkıntıları şimdi de biz mültecilere yapıyoruz. Kimileri savaş bittiğinde dönmekten bahsediyor, kimileri de burada kalmak istediğini söylüyor. Tabi ki burada yaşama uygunluğu tamamen sınıfsal bir durum" diyen Fırat, ekonomik durumu iyi olmayan mülteci LGBTİ'lerin zorunlu seks işçiliği yaptığını söyledi. LGBTİ'lerin eğitim de alamadığını dilden kaynaklı büyük sorunlar yaşadığını dile getiren Fırat, "Hem hastane çalışanları hem de yetkililerle iletişim kuramıyorlar. Bu yüzden de en büyük sorunları barınma, eğitim ve toplumun mültecilere bakış açısı. Hem onlardan faydalanmak isteyenler hem de onları suçlayıcı bu tavır yaşamı onlara daha da zorlaştırıyor" dedi.
(dek/zd/dk)