Cizre davası avukatı: Yargı siyasi iktidara yüzünü dönerek karar veriyor

09:02

Öykü Dilara Keskin/ JINHA

İSTANBUL - Cizre'de 90'lı yıllarda 21 sivilin yaşamını yitirmesine ilişkin aralarında emekli Albay Cemal Temizöz ve 8 JİTEM'cinin yargılandığı davanın beraatle sonuçlanmasına ilişkin dava avukatlarından Emel Ataktürk açıklamada bulundu. Emel, "Türkiye'deki ceza yargılamaları bir toplumsal yüzleşme olmuyor. Cezasızlık elden ele titizlikle geçen bir gelenek. Cezasızlık bir miras olarak devrediliyor yargı da siyasi iktidara yüzünü dönerek karar veriyor" dedi.

Türkiye'de 90'lı yıllarda devlet politikası olarak uygulanan faili meçhul cinayetlere karşı açılan davalar yine devlet politikası sonucunda cezasız kalıyor. Bu durumu son örneği ise faili meçhul cinayetlerle toplumun yüzleşmesi açısında önemli bir dava olan Cizre'de 21 insanın kaybedilme davasıydı. Cizre'de 90'lı yıllarda 21 insanın zorla kaybedilerek faili meçhul cinayetle öldürülmesiyle ilgili Emekli Albay Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu 8 JİTEM'cinin yargılandığı davada tüm sanıklar beraat etti. Davanın avukatlarından Hafıza Merkezi avukatı Emel Ataktürk, dava dosyasında yeterince delil olmasına rağmen beraatla sonlanmasına tepki göstererek, adalet arayışlarını sürdüreceklerini vurguladı.

'90'lı yıllardaki yaşananlar bu dava sayesinde açığa çıkabilirdi'

Emel, tarihi ve adalet arayışı açısından önem taşıyan bir dava olduğunu belirterek, "Yargılamada mağdurların adalet arayışları ne mahkeme salonlarında ne de toplumda yankı buldu. Bu dava sonucu bir kez daha gerçek bir yüzleşmeye yardımcı olabilecek, hakikati arayabilecek ceza yargılamalarının pekte mümkün olamayacağını gösterdi bize" diye konuştu. Yargılama boyunca olumsuz durumların yaşadığını kaydeden Emel, "Dava da sadece gizli tanık ifadeleri varmış gibi gösterildi ama bir çok delil vardı. Bu nedenle ümit ediyoruz bu durum Yargıtay sürecine değişir" dedi. Emel, "Sanıklar psikolojik üstülüğü elde edebilmek için her şeyi yaptılar ve mahkeme buna müdahale etmedi. Türkiye'deki ceza yargılamaları bir toplumsal yüzleşme olmuyor. Türkiye toplumunun görmeyi ret ettiği gerçekleri 90'lı yılların binlerce keyfi infazın ve kayıpların kaçırılmaların belki de bu dava sayesinde açığa çıkabilirdi" diyerek, son zamanlarda devlet yetkililerin yargılandığı davaların sonucunun beraat olduğunu bu durumun ise bir devlet konsepti olduğunu ifade etti.

'Cezasızlık bir devlet geleneği'

Emel, Cemal Temizöz'ün 1993-1995 yıllarında Cizre'de yaşanan olaylar hakkında ki söylemlerini hatırlatarak, "Cemal Temizöz, 'Cizre'de kuş uçurmayarak bir denetim sağlandı' diyor. O zaman bütün bu faili cinayetler nasıl mümkün oldu. Bunlar devlet otoritesi tarafından JİTEM yapılanmasıyla birçok davanın bağlı olduğu belli. Ama davalarda araştırma yapılmadı o bölgeye mahsus olarak ele alındı" diye belirtti. Devletin sorumluluğunu her zaman reddettiğini söyleyen Emel, "Umarım, davaların tekrar soruşturulması mümkün kılınır ve ceza yargılaması başlar ama şuan bir güzel tablo yok" şeklinde konuştu.

'Belgeleri toplayarak tarihe kayıt düşmeye devam edeceğiz'

Verilen beraat kararları nedeniyle devlet görevlileri hakkında açılan diğer davalarında bu şekilde sonuçlanma ihtimali olduğunu kaydeden Emel, "1991-2001 arasında 4 büyük bir parti iktidara geldi. 2001'den sonrada AKP iktidar ne o tarihte ne o tarihten sonra o zamanlardaki kayıpların sorumluları yargılamadı ve cezalandırmadı" diyerek cezasızlık politikasına dikkat çekti. Cezasızlık politikasının devlet politikası olduğunu belirten Emel, "Cezasızlık elden ele titizlikle geçen bir gelenek ve miras olarak devrediyor yargı da siyasi iktidara yüzünü dönerek karar veriyor. Bu gelenek kolay kolay kırılmaz ama insan hakları geleneği de böyle bir gelenek. Belgeleri toplayarak tarihe kayıt düşmeye devam edeceğiz" dedi.

Emel, hak ihlalleri ve infazlara, katliamlara karşı verilen insan hakları mücadelensin uzun soluklu olduğunu ve bu mücadeleyi umutlarını kaybetmeden devam edeceklerini vurgulayarak, "Yargılanırmış gibi yapılan duruşmalar yapıldığını görüyoruz, Türkiye'de yargının tarafsız olmadığını biliyoruz. Davalarda yaşananlarla umudumuzu kaybetmiyoruz. Bu alanda çalışanlar olarak ümidimiz kaybetmektense ısrarla devletin sorumluluğunu hatırlayacağız, tanık olduğumuz gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz" diye kaydetti.

(ml/dk)